Hepimizin hayatında özel olmasını istediğimiz önemsediğimiz  anlar vardır.Düğün hayali tatile gitmek istediğimiz ülkeler..Bazen herşey umduğumuz gibi olabilir bazen de olaylar  göze aldığımızın  dışında da gelişebilir..Genelde o anı  en yakınlarımızdan birisi burnumuzdan getirebilir.Peki neden en mutlu olduğu günler  zehir ediliyor.

Günlük rutinin dışına çıktığımızda kendimizi koruyamayız.Herkes mutluluğumuza şahit olsun isteriz.Bazen dengeler bozulur bu bizi strese sokar.Sadece kötü olaylarda değil organizasyon yaparken bile travmatize oluruz .Bizi mutlu etmesini istediğimiz  çabalar  bizi yorar.Bu bağlamda mutluluğun peşinden koşmak yanlıştır çünkü mutluluk aranılınca bulunan bir şey degildir.İlk bakmamız gereken bedenimizdir.Çünkü fiziksel ve ruhsal olarak olaylardan etkileniriz.

Can sıkıcı olay yaşayınca tahammül seviyemiz düşer.Ulaşmak istediklerimize ulaşamayınca yıkıma uğrarız.Fiziksel olarak yorulunca ruhsal dengemiz de bozulur.Tatil planı yaparken nerede dinlenilebilceğimizi yanımıza aldığımız kahve ve birtakım sürprizlerle karşılaşabilceğimizi göze almalıyız.Yeni bir eve taşınmak veya bilmediğimiz bir yere tatile gitmek bizi hem mutlu eder aynı zamanda strese sokar.Fiziksel sağlığımız varsa karar verme ve tahammül seviyemiz vardır.

Uykumuzu almak beslenmemiz bu bağlamda önem arz etmektedir.Bizler acıdan kaçıp mutluluğa yöneldiğimiz  zaman manevi olana ve kendi gelişimimize yöneldiğimizde daha tatminkar olabiliriz .Mutluluk dengede kalma halidir.Yorgun olunan dönemde sabır seviyesi düşer ,duygusallık artar sınır koyamayız ve denge kaybolur.


Çoğu  tasavvufi veya felsefi öğretide bedensel olarak dinlenme kendine dönme olduğu gibi önce kendimiz ile ilgilenip frekansımızı istediğimiz boyuta getirirsek dengede olma halini yaşayabiliriz.Sevgiler..