Bu yaz komşunuz Maldivlere gitti ve eşinize biz de gidelim bizim neyimiz eksik mi diyorsunuz veya bir arkadaşınız bir şeyi başardı o yapıyorsa ben neden yapamayım kompleksine mi giriyorsunuz veya sürekli etrafınızdaki insanlar hakkında bilgi toplamaya, onların açığını bulmaya mı çalışıyorsunuz? O halde sizlere bu hafta kıskançlık konusundan bahsedeceğim.
İnsan yaratılış gereği duyguları zıddı ile kaimdir. Sevginin karşılığı nefret veya kıskançlığın karşılı dostluk ve paylaşma gibi. Kıskançlık duygusu hayattan zevk almamızın önündeki en büyük engeldir. İnsan anını yaşayamaz hale gelir.
Sürekli bir merak duygusu içerisinde duygu ve düşünceleri ile çatışır. Başkalarının mutluluğu ve başarısı üzerine olan bir kıyaslamaya girer ve kendisini mutsuzluk üçgeni içerisinde bulur. Adeta daha önce hiç olmadığı birine dönüşür.
Sahip olduklarımızın güzelliğine bakmayı, kendi değerimizin farkına varmayı, güzelliklere kendimizi layık görmeyi alışkanlık edinerek bu durumun üstesinden gelebiliriz. Aksi durumda b kendi içimizde çatışma yaşar, sürekli başkası ile kendini kıyas halinde oluruz.
Peki bu durumlarda ne yapabiliriz? Öncelikle kendimizi mağdur psikolojisine bürünmek ten kendini alıkoyup ilişkilerimizde bizi aşağı çeken insanlarla mesafe koyabiliriz.
Neticede kıskançlık duygusunun sonucu büyük kavgalar ve ayrılıklar olabilir. Kıyas ve ihmal duygusu ile baş edemeyen kişiler yorulur ve bu duygu onları duygu ele geçirir.
Kıskançlık duygusunun nelere yol açtığını fark edip bu duygunun hayatta ilerlemeyi, mutluluğu anı yasamayı, elimizdekileri fark etmeyi engellediğini ve bunu takıntı haline getirince de sahip olduklarımızdan da mahrum olabileceğimizi bilmeliyiz.
Gerekirse bir uzman yardımı alabilmeliyiz. Unutmayın ki insanlar birbirini sevince o sevgi bitmez veya ona iyilik yapınca da duygu bitmez size kadar da vardır mutlaka.