23 Nisan 1920 TBMM açıldı. 12 Mart 1921'de Birinci TBMM tarafından İstiklâl Marşı olarak kabul edilmiştir. 1 Kasım 1922'de saltanatın kaldırıldı. 24 Temmuz 1923'te Lozan Antlaşması imzalanarak yeni Türk devletinin bağımsızlığı kabul edildi. 29 Ekim 1923 Cumhuriyetin ilanı. 3 Mart 1924 Hilafetin Kaldırılması 10 Nisan 1928 “Türkiye Devleti'nin dini İslam'dır” hükmü kanundan çıkarılmıştır.

“Prof. Dr. İsmail Kara: Bu metni (İstiklal Marşını) 1923 de Akif'te yazmazdı kesinlikle, yazsa bile kimseye vermezdi, verse bile kabul edilmezdi. Lozan sürecinden sonra iş değişiyor. 1925 de İstiklal Marşının yeniden yazılması çalışmaları başlıyor.”

Tarihçi değilim fakat aklıma gelen soruyu da sormadan geçemeyeceğim. İstiklal marşının kabul kutlamaları günümüzde yapılırken, istiklal marşının yazıldığı Türkiye ile marş öncesi ve sonrası siyasal yapı ve şartlar aynı mıdır? İstiklal Marşı Saltanat, Hilafet ve Devletin Dini İslam'dır gibi hususların bulunduğu dönemde yazılmıştır. Bizim kutladığımız bugün ise çok farklı siyasi ve toplumsal bir durum vardır. Marşın yazıldığı tarih şuuru ve şartları bugün geçersiz olduğuna göre hangi atmosferdeki marşı kutluyoruz. 1921 Mart Türkiye'si sosyolojisi ile 2022 Türkiye'si bir olmadığına göre kutlamalarda ne eksik ne fazladır? Marşın kutsallığı ve ruh hali bugün yaşatılmakta mıdır? Yoksa ruhu öldürülüp cesedi mi mumyalanıp yaşatılıyor. Zaten marşın bestesi de bir türlü toplumsal hafızada yer edinemedi. Laiklik ilkesiyle marşın siyasal anlamda farklı olduğunu da görmek gerekir. Akif laik bir siyasal atmosfer için bu marşı yazmamıştır.

Akif yaşasaydı bugünün Türkiye'sine bu marşı aynen yazar mıydı? Dünün masumiyetini bugün nasıl anlamlandırmalıyız. Cumhuriyetin ilanı ve laiklik gibi birçok husus İstiklal Marşın yazılmasından sonradır. Akif Marşı yazarken Türk hukuk, eğitim, siyaset, ordu vs sistemi Akif'in yaşadığı bir durum değildi. Akif 27 Aralık 1936 da vefat etmiştir ve cenazesine yeni düzen ilgi göstermemiştir. Peki, biz kutlamayla neyi amaçlıyor ve neyi kutsuyoruz. Günümüzün meşrutiyetini mi sağlıyoruz ya da dünün özlemini mi arzu ediyoruz. Veya yeni bir sentez mi yapıyoruz. Bu sorularda yanılıyor muyum? Rabbim Akif'e rahmet eylesin. Ama onu unutturan ve sürgüne mahkûm edenleri ve vefasızlığı da bize unutturmasın. Sanki Akif ne eski döneme (Saltanata) ve ne de yeni döneme yaranamamıştır. Aslında Akif'in hayatı ülkemizin hayatıdır. Akif hâlâ mahzun, mahrum ve mahkûmdur. "Korku" devam etmektedir. Protokol gereği, sadece ilk iki dörtlük beste eşliğinde günümüzde İstiklâl Marşı olarak söylenmektedir. Aslı ise on kıtadır. “İsmail Kara’ya göre ilk ve son kıta marş olarak okunmalıdır. ..İslam’ın paranteze alınması süreci devam ediyor. Adı kaldı kendisi zayıfladı.” İstiklal marşının yenisi yazılmak istenmiş fakat olmamış ama marşın ruhu unutturulmuştur. Mehmet Akif, İstiklal marşını 'Kahraman Ordumuza' yazmıştır. Ordunun ise marş yazıldıktan sonra ki tutum ve uygulamaları marş ile ne kadar uyumludur? Ayrıca İstiklal Marşı ilginçtir ki Anayasaya 80 ihtilalinden sonra giriyor.

Vatanından cüda istiklal şairi belge ve bilgileri için lütfen bakınız. Kod adı İrtica: https://www.gaziosmanpasa.bel.tr/userfiles/pdf/561-kodadiirtica.pdf

Not: (İsmail Kara hocanın; Bir Düşünce Tarihi Metni Olarak İstiklal Marşı kitabına bakılabilir.)