Her yıl 14 Mart “Tıp Bayramı” olarak kutlanıyor. 14 Mart’ın içinde bulunduğu hafta ise “Tıp Haftası” olarak kabul ediliyor.
1919 yılının 14 Mart’ında işgal altındaki İstanbul’da gerçekleşmiş ilk kutlama. O gün tıbbiye öğrencisi Hikmet Boran’ın önderliğinde, tıp okulu öğrencileri işgali protesto için toplanmış ve bu protesto eylemine günün doktorları da destek vermişti.
Bu sayede tıp bayramı, tıp mesleğinin mensuplarının yurt savunma hareketi olarak başlamasıdır bir diğer bakışla.
1919 özgürlük ve bağımsızlık hareketi olarak tarihimizde kutlanan ilk Tıp Bayramı olmuştur.
İtiraz ediştir, teslim olmamaktır.
Mücadele ediliştir, sisteme otoriteye aykırı duruştur bir tarafıyla.
Hekimlik mesleğinin kimliğini, karakterini oluşturur özgürlük ve bağımsızlık. Mesleki icranın alanı özgür olmalı, bu nedenle işgale karşı çıkan ilk meslek grubu hekimlerdir.
İnsan sağlığının temsilcileri özgür bireylerdir hekimler.
Hekimlik mesleğine ve ilk Tıp Bayramı tarihçesine baktıktan sonra ki herkesin bildiği süreci tekraren bugüne ve verdikleri mücadeleye değinmeden geçmek haksızlık olur.
11 Mart 2020 vakanın Ülkemizde ilk görüldüğü tarih. Henüz ne olduğunu bilmediğimiz ve gelecek günlerde bizi neyin beklediğini bilmediğimiz günlerdi.
Çin’in Vuhan kentinde başlayıp kısa sürede tüm dünyayı saran ve Mart 2020 tarihinden itibaren ülkemizi etkisi altına alan, binlerce yurttaşımızın ölümüne neden olmuş ve olmaya devam etmekte olan virüs.
Sürecin başından itibaren canları pahasına mücadele eden başta hekimler olmak üzere tüm sağlık çalışanları, yaşadıkları zorluklar destansı boyuta ulaşmıştır.
Yaşamını kaybeden hekimler ve sağlık çalışanları, verilen mücadele ve geride bıraktıkları ne ile ifade edilir.
56 yaşında hayatını kaybeden bir hekimin vasiyet niteliğinde ki son mesajı “kızlarım küçük, sahip çıkarsınız, değil mi” mesajı sanırım bir parça anlamaya yetecek boyuttadır.
İçimizi acıtacak benzeri birçok örneğe tanıklık ettik, bugün isimlerini hatırlamadığımız geride ne bıraktığını bilmediğimiz.
İnsan sağlığının temsilcileri olmak gibi kutsal görevi yerine getirmek ve kendi canından daha evla görmek.
Hekimlik meslek şiarı.
Dünyanın dört bir yanından dramatik görüntülere sahne oldu hekimler ve sağlık emekçilerinin mücadeleleri.
Özellikle hafızalardadır, uzun süreli takılan yüz maskelerinin oluşturduğu izler ve yaralar. Bakmakta bile zorlanacağımız görüntüler.
Aylarca anne ve babalarını göremeyen hekimler.
Asrın illeti ile verilen mücadelenin her anı zorlu ve çileli geçmekte, derin özveriler ile üstesinden gelinmeye çalışılmakta.
Gel gör ki tüm bu özverili çalışmalar basit bir umursamaz ve vurdumduymaz tavırla yerle yeksan ediliyor, mesafe kuralı hiçe sayılarak.
Hekimlerin tıp bayramı ve kutlamalarına katkı koymak, canı pahasına sergiledikleri performansa ve emeğe saygı, tedbirlere uymaktan geçer.
Maske, mesafe ve temizlik, evet ama tek başına sorunu çözmüyor.
Bunu elbirliğiyle yapmıyor isek hekimlerin mücadelesini gölgeliyoruz demektir ki “lebalep” kongreler ile mücadeleyi sekteye uğratıyoruz.
İnsanlık tarihinin içinden geçtiği bu zor günlerin sınavını hekimler veriyor, ya .........?
Kanunu/Kuralı koyanların sergilediği tutum!
İnsan yaşamından daha önemli ne olabilir ki!!!
Tıp Bayramı’nın kutlanması paylaşılan bir iki mesaj ve ilandan ibaret olmamalı.
İki süslü söz kutlamaya yetmez.
Bunun yolu asgari saygıdan geçer.
Ergün ÖZKAN