Gelişmeyi tarif eden, gelişmişliği simgeliyen genel kabul görmüş kriterleri vardır.
Bunların en önemlilerinden bir tanesi de ulaşımdır.
Hava, deniz, demiryolu ve kara taşımacılığı. Gelişmiş batılı toplumlar sorunlarını çözmüş ve tüm taşımacılık araçlarını kullanarak sorunlarını en aza indirgemişlerdir.
Bu hususta tespitin haricinde değerlendirmeler üzerinden de bir sonuca ulaşırsınız.
İncelendiğin de görülecektir ki abartıya müracaat etmeden mütevazı koşullarda ulaşım sorunu halletmişler.
Havalimanı dendiğinde en büyüğünü inşa ettik, Avrupa’nın en büyük havalimanına sahibiyiz diyen, böbürlenen batılı toplumlara rastlamazsınız.
Kaldı ki bununla da meşgul değiller, bir havalimanı ile birçok kente hizmet eden çok sayıda havalimanı görürsünüz.
Uluslararası uçuşa hizmet eden ortalama büyüklükte hatta ve hatta bizim illerimizde bulunan birçok havalimanından küçük alanlarda hizmet üretmekteler ve bunu da sorunsuz yapmaktalar.
Elde ki değeri pul edip, batılı hayranlığı peşinde değilim. Var olanı doğru ve ekonomik kullanılması derdindeyim.
Söylemeye çalıştığım, Cengiz Topel Havalimanı hemen yanı başımızda bulunan ancak varlığıyla yokluğu belli olmayan, verimli kullanamadığımız alana dair tespitte bulunup, dikkat çekmek.
Yaklaşık 3 milyon nüfusa hitap edebilecek bir bölgede ancak gel gör ki adı var kendi yok hükmünde kullanılmakta.
Uçuş gün ve saatleri doğru planlanmayan, sağlıklı hizmet vermekten uzak, atıl bir görüntü sergilemekte.
Oysaki bölgenin dinamikleri dikkate alındığında çok daha verimli kullanılacağı aşikârken, görmezden geliniyor olması anlaşılır gibi değil.
Planlı uçuşu tarif etmenin diğer önemli bir tarafı da havalimanlarından şehir merkezine ulaşımı da pratik hale dönüştürmektedir.
Gelişmiş toplumlar bu sorunu üstesinden de raylı sistemle gelmişler, bunu yaparken de şehir nüfusuna bakmamışlar, karlı mıdır(rantabl) diye de ölçümde bulunulmamışlar.
Ulaşımın sosyal devlet sorunu olduğunu, sosyal devlet olmanın gereğinin de ticaret yapmak olmadığını bilmişler.
Son günlerde sıkça paylaşılan “devlet kumaş satmaz, devlet tank yapmaz” söyleminden hareketle devlet ticaret yapmaz.
Yurttaşın güvenliğini, vaktin daha verimli kullanılmasını temin eder.
En önemlisi; elde ki değerleri doğru kullanmak, yine moda değimli israfa terk etmemek devletin görevi olmalı.
Rayları var, garı var ancak treni yok ve buna alıştırılmaya çalışılıyorsa, havalimanı var uçuşa açıkmış gibi davranılıyor olması da çok ta şaşıracağımız bir durum olmasa gerek!!
İtiraz etmeyi bilmeli, değişimi zorlamalı, yetinmemeliyiz.
Bu sayede belki sorunların çözüme kavuşturulmasını zorunlu kılar, çözümün parçası oluruz.
Aksi halde, böyle gelmiş böyle gider.
En büyük havalimanını inşa ettik efsanesine teslim olur, kaderimize razı oluruz.
Var olan havalimanını verimli kullanamayan, var olan ray ve garı kullanamayan anlayış, ulaşım sorununu çözemez.
Yerel seçim gündemi içinde yerini alır da, tartışılır kılırsak belki yol almış oluruz, umarım…!
Havaalanı yaptık diye, bir sonra ki dönem seçim beyannamesi içinde böbürlenecek yatırım olur!