“Hakkında kesin bilgi sahibi olmadığın şeyin peşine düşme. Çünkü kulak, göz ve kalp, bunların hepsi ondan sorumludur.” (İsra, 17/36.)
Olmuş veya olmakta bulunan bir şeye dâir orada olmayanlara erişen bilgi, ondan ona nakledilen söze haber denir. Kalbim zaman zaman bu haberlerle burkulu, zihnim düşünceden dağınık, gözlerim dolu (Yahyâ Kemal Beyatlı v. 1958). Duyularla algılanıp nakledilen söz veya yazının içerdiği bilgiye de denir.
Evet, haber ilim sebeplerinden biridir. Habîr, Esmâ-i hüsnâdan olup “her şeyin iç yüzünden haberdar olan” mânasına gelen habîr ise kırk dört âyette yer almakta, bir âyette “bilen, vâkıf olan” anlamında kula nisbet edilmektedir.
Doğru haber kelâm literatüründe iki kısımda ele alınmıştır: 1. Haber-i Mütevâtir. Yalan söylemek üzere ittifak etmelerini aklın imkânsız gördüğü bir topluluğun verdiği haberdir. 2. Haber-i Resûl. Nübüvveti mûcize ile kanıtlanmış peygamberin verdiği haberden ibaret olup bu tür haberin kaynağını oluşturan kişinin gerçek peygamber olup olmadığını akıl yürüterek kanıtlamak gerektiğinden haber-i resûl ile zaruri değil istidlâlî veya iktisabî bilgi meydana geldiği ve bunun kesinlik açısından zaruri bilgiye benzediği kabul edilmiştir.
Buna göre haber üç kısma ayrılır: 1. Duyuların ve pratik akıl ilkelerinin ispat ettiği vâcibe dair haberler. Kâinatın varlığından ulûhiyyet ve nübüvvet konularına kadar duyu ve akıl yoluyla elde edilen bilgiler bu türün örneklerini oluşturur. 2. Ölülerin konuştuğunu ve iki zıddın bir arada bulunduğunu nakleden haberler örneğinde görüldüğü gibi duyular ve akıl vasıtasıyla imkânsız olduğuna hükmedilen muhale dair bilgiler. 3. Herhangi bir yerde bir insanın öldüğünü ve bir ülkenin ekonomik durumunun iyi veya kötü olduğunu bildiren haberler ki bunlar aklen imkânsız görülmeyen bilgilerdir.
ÜÇÜNCÜ SAYFA HABERCİLİĞİ
Basında genellikle üçüncü sayfa haberleri denen husus dinleyenlerin ve seyredenlerin akıl ve gönül sağlıklarını olumsuz etkilemektedirler. Üçüncü sayfa haberciliği, habercilikte, adını aldığı gazetelerin üçüncü sayfasında yayınlanan ve ağırlıklı olarak, kaza, yangın, gasp, darp, cinsel şiddet, bıçaklama, adam yaralama, öldürme gibi adli olayları işleyen haberlere verilen addır. Her bir gazete ve sosyal medya ile TV haberleri kendi ideolojilerine göre bu haberleri sunmaktadır. Tekrar tekrar seyrettirilen şiddet haberleri ve sunumları insanların psikolojisine olumsuz etki etmektedir.
Bir din görevlisi, öğretmen, akademisyen veya sivil hayatta farklı işlerde çalışan kişiler vazifelerinden önce haber dinlemeleri yapacakları işleri olumsuz etkilemektedir. Eskiden gazete okuyan imamın ardında namaz kılınır mı diye sorulurmuş, sonra radyo, TV vs denirken şimdi o sorular anlamsız kabul ediliyor. Zira haberler genellikle olumsuzluk üzerine inşa edilir. Olumlu gözükenlerde siyasi olarak olumsuz olarak eleştirirler. Ailece haber dinlemek dahi bazen olumsuz sonuçları ortaya çıkarabilir.
Ülkemizin ve insanlığın haber portali olumsuz ve negatifler üzerine inşa edilmektedir. Haberin değer ve önemini biliyorum ancak olumsuzluklarından da sakınmak gerekir. Bazı haberler inancı, ahlakı ve edebi en hafifinden zedelemektedirler. Haber kadar kimden dinlediğimiz de önemlidir, gerçi dinleyecek ve izleyecek haber kanalı bulmak da mümkün gözükmüyor. Dindar camianın maalesef saf, arı duru bir haber kanalı yoktur, var olduğunu iddia edenler ise sermaye, iktidar ve gücün yanında yer almaktadırlar. Özellikle yurt dışı haberler konusunda çok gerilerdeyiz. İnsanları gizli reklam gibi gizli haber mesajlarla yönlendirmektedirler. Ayrıca subliminal mesaj veya bilinçaltı mesaj, başka bir objenin içine gömülü olan bir işaret ya da mesajdır ve normal insan algısı limitlerinin altında kalmak, o anda fark edilmemek üzere tasarlanmıştır.
Hangi tür olursa olsun haberleri yaymanın özellikle manevi sorumluluğu vardır. Mesela, “Kendilerine güven veya korku veren bir haber geldiğinde onu yayıyorlar. Hâlbuki onu Resûlullah’a ve aralarından yetki sahibi kimselere götürselerdi, içlerinden haberin mana ve maksadını çıkarabilenler şüphesiz onu anlarlardı. Size Allah’ın lütfu ve rahmeti olmasaydı, azınız müstesna, şeytana uyup giderdiniz.” Nisa, 83 ayeti bize çok çeşitli sorumluluk ve ders vermektedir.
Sonuç olarak gazete ve TV haberlerinin genelinde bilgi aktarımından ziyade duygu ve tepki oluşturma gibi amaçlar söz konusu olmakta, aktarım çoğunlukla sorunu vurgulamakta, büyütmekte ve soruna ilişkin çözüm üretmeyen nitelik göstermektedir. Tüm bunlar kişinin sağlığını olumsuz etkilemektedir.
Peygamber (s.a.s.) “Her duyduğunu söylemesi kişiye yalan (bir başka rivayette günah) olarak yeter!” buyurmuştur.