“İçinizden evli olmayanları, köle ve câriyeleriniz arasından da elverişli olanları evlendirin. Yoksulluk içinde iseler Allah lütfu ile onları ihtiyaçtan kurtarır. Allah’ın hazinesi geniştir, her şeyi bilmektedir.” Nisa, 32 Tefsirciler “evlendirin” emrinin muhatabı olarak velileri almış ve buradan hareketle velinin evlendirme hakkı ve ödevi üzerinde durmuşlardır. Burada muhatap yalnızca veliler değildir; yakından uzağa bütün ilgililerdir, toplumdur. Allah Teâlâ kullarına şu gerçekleri hatırlatıp yoksullara yardım etmeye teşvik etmektedir: Yoksulluk gelip geçici olabilir, bugün yoksul olanlar Allah’ın lutfu ve kendilerinin de gayretiyle yarın ihtiyaçlarını karşılar duruma gelebilirler. Ayrıca servet sahipleri, evlilik çağı geldiği halde yoksulluk yüzünden evlenemeyen kimselere yardım ödevlerini yerine getirirlerse yoksulluk bir engel olmaktan çıkar.

Evlenmek fıtri bir arzudur.  Dinin getirdiği kurallar evliliği sürdürülebilir kılmaktır. Dini hükümler kadar örfi uygulamalarda kendini hissettirmektedir. Toplum, aile ve iş hayatında ki geleneğe göre bu arzularını yerine getirmişlerdir. Ziraat toplumundan şehirciliğe ve kadının iş gücüne, işçi ve memur olarak katılımı da evliliği zorlaştıran hususlardandır. Fıkhi içtihatlarda bunu sağlamakta ve göstermektedir. Akıl, buluğ, rüşt, denklik, velinin izni, nafaka, mihr gibi birçok husus evliliğin oluşumunun temel tuğlalarıdır.

Baba çocuğunu evlendirmekle yükümlü müdür?

Hanefî ve Şâfiî âlimleri babanın, çocuğunu evlendirmesinin vâcip olmadığını söylerken, Hanbelî âlimleri, çocuğun nafakası babasına aitse, babası onu evlendirmek zorundadır’ demişlerdir. Meseleye dinen vâcip olup olmama noktasından bakınca durum böyle olmakla beraber, maddî imkânı iyi olan bir babanın kendi parası ile evlenme imkânı bulamayan evladını evlendirmesinin güzel bir davranış olacağında şüphe yoktur. Nitekim bazı rivâyetlerde bir evladın baba üzerindeki hakkı; kendisine güzel bir isim koyması, evlenme zamanı geldiğinde evlendirmesi ve okuma-yazma öğretmesidir, şeklinde zikredilmiştir. Yüce Allah; “Ey İman edenler, kendinizi ve ailenizi yakıtı insanlar ve taşlar olan cehennem ateşinden koruyun.” (et-Tahrîm, 66/6) buyurmaktadır. Buna göre, imkânı olan bir babanın, evlenmeye ihtiyaç duyan evladını evlendirerek onun günaha girmesine mani olması, yukarıdaki âyetin babaya yüklediği sorumluluklar arasında sayılmalıdır.

Ömer Nasuhi Bilmen merhum İlmihalinde  “Ana ile baba, çocuklarına yumuşak davranmalı, kendilerini isyana götürmeyecek şekilde onları terbiye etmeye çalışmalı ve onlara karşı güzel bir fazilet örneği olmalıdır. Dokuz yaşına giren çocuklarını yataklarından ayırmalı, on üç yaşına girdikleri zaman namaz kılmayan çocuklarını hafifçe döğmeli, on altı yaşına giren çocuklarını da bir engel yoksa evlendirmeye çalışmalıdır. İyi çocuklar, Allah'ın birer kıymetli ihsanı demektir.” Malum evlilik yaşı kültür ve geleneğe göre değişim yaşamaktadır.

Ülkemizde ortalama ilk evlenme yaşı yükselmiştir. Yıllara göre ortalama ilk evlenme yaşı incelendiğinde, her iki cinsiyette de ilk evlenme yaşının arttığı görüldü. Ortalama ilk evlenme yaşı 2022 yılında erkeklerde 28,2 iken kadınlarda 25,6 oldu. Evlilik ve boşanmada geleneğe bağlı iller ile moderniteyi temsil eden iller arsında büyük fark vardır. Beş haneden birisi tek kişi olarak yaşamaktadır. İlahiyat fakültesi mezunu bir bayan dahi ebeveyni aynı şehirde yaşadığı halde mücbir bir zaruret olmaksızın yalnız yaşamayı tercih ettiğini görmekteyiz. Tek kişilik hanelerin çoğaldığı, boşanmanın arttığı, evlilik yaşının ileri yaşlara kaydığı, anne babası yaşadığı halde ortalıkta kalan çocukların ziyadeleştiği,  huzur evi ihtiyacının çoğaldığı, bebekten çocuğa kreşlerde ve kimsesiz yurtlarda büyüyen gençlerin çoğaldığı bir dünyaya doğru evrilmekteyiz.

Şimdi ki özellikle okumuş kızlar Kpss, özel alan imtihanları, akademisyenlikte ki basamaklar, memurluk vs gibi kendi işini oluşturma adına çocuğu doğmayacak yaşa kadar evlilikleri ertelemektedirler. Geciken evlilikler eşler arası uyumu, çocukları büyütülüp hayata hazırlanması, evlendirmesi ve sağlıklı dede ve nine olacak hususlarda sıkıntılara sebep olabilmektedirler.

Geciken evlilikler sağlıklı çocuk büyütmeye ve uygun ebeveyn olmaya mani olduğu kadar, kreş vs gibi dede ve nine elinde büyüyen çocuklarda ebeveyn mahrumiyeti sebebiyle gelecekte stres ve travma yaşayan bir toplum sebebi olabilmektedir. Geciken evlilikle aynı zamanda geciken mutluluk ve hakkıyla yerine getirilemeyen sorumluluklar doğurmaktadır.

Evlenen Müslüman geleceğin iman teminatıdır. Zekeriya peygamberin örnek duası “Doğrusu ben, arkamdan iş başına geçecek olan yakınlarımdan endişe ediyorum; karım da kısırdır. Tarafından bana yerimi alacak bir halef ver; o, Ya‘kūb hânedanına da vâris olsun; rabbim, onu rızana erdir!” Meryem, 5-6   Hz. Zekeriyyâ, halef istemesinin gerekçesini de açıklarken, övünmek veya faydalanmak için değil, dini tebliğ etmek gibi yüce bir gaye için halef istediğini ifade etmiştir.

Gazze’deki şehit olan çocuklar ve yetim kalan bebelerde bizim derdimizdir, sorumluluğumuzdur.