Laik olan ülkemizde devlet parasıyla cami yaptırılması adetten değildir. Belki devlet adamlarının manevi gücüyle istenen yardımlar vasıtasıyla cami ve kurslar inşa edilebilmiştir. Cami ve kursların inşası ve hizmete devamı cami dernekleri tarafından yapılmaktadır. Bazı camiler ise vakıflara veya Diyanet vakfına aittir. Mesela Şerefiye Camii gelirleriyle beraber Diyanet vakfına ait olmasına rağmen, vakıftan cami için gereken bakım ve tadilat hizmetlerini görememektedir.
Cami dernekleri birkaç inanmış insanın fedakârlığı ile arsa temini ve cami inşasıyla başlayıp bitiriyorlar. Müftülük izniyle diğer camilerden de yardım toplansa da esas imkân dernek mensuplarının özverisiyle olmaktadır. İster Kuran Kursu isterse cami olsun, devlet tarafından verilen hizmet sadece görevlilerin teminidir.
Cami derneklerini üç kısma ayırmak gerekir. Öncelikle hepsinin ortak özelliği binanın inşası ve imarının devamlılığını sağlamaktır. Diğeri ise haklı veya haksız sebeplerle görevli ve müftülükle tartışmak ve geçimsizlik sebeplerine rol oynamaktır. Bu olumsuzluklar bazen resmi daire veya görevliler sebebiyle olduğu gibi bazen de dernek müntesipleri vesilesiyle olmaktadır. Takdire şayan olan ise cami ve kursun ruhuna uygun hizmetleri mahalle ve imkân dâhilinde din görevlisiyle ortak olarak devam ettirebilmektir.
Benim görebildiğim kadarıyla hayri ve dini derneklerimizin toplumda ki sosyal etkileri yok hükmündedir. Cami inşa ve boyasıyla elektrik ve ısıtma giderlerinin dışında bir iş yapanı yok gibidir. İstisnalar kaideyi bozmaz ancak istisnalar da çok azdır.
Benim özellikle merak ettiğim husus Diyanetin veya müftülüklerin cami ve kurs derneklerini muhatap alacak bir yapılaşması olup olmadığıdır. Yüzbinlerin üzerinde cami ve kurs merkezli vakıf ve derneği organize etmekten niçin çekinirler. Gerek Diyanette ve gerekse müftülüklerde “Dernek ve Vakıf Hizmetleri Müdürlüğü” kurulması gerekir. Bu müdürlük dernekler arası organizeyi, tecrübeyi, imkanı ve hizmetleri temsil ve organize etmelidir.
Ben cami imamı olarak dernek başkanlığı yaptım, şimdi de vakıf başkanı olarak bir kurs inşa etmekteyim. 46 yıl görev yapmış ve görev yaptığı camisi merkez olarak bilinen ve sonrada merkez camide görev yapan biri olarak maalesef profesyonel bir yardım alacak muhatap bulmak çoğu kere zordur. Mesele müftü beylerin şahsı ve muhatap olması değil her camide resmi görevlinin dışında bir o kadarda başkan var ki bu sayının Sakarya da üç bine yakın olduğunu sanıyorum. Bu güç yabana atılacak bir güç değildir. Cami ve kursu yapmanın çilesi ve zorluğu açılış programında bir fotoğraf ve taltifle ödenmiş olmaz. Bazen bir cami, bir kurs görevlisi ve dernek, vakıf başkanı, il veya ilçe müftüsünden daha çok kalıcı hizmetlere vesile olabiliyor. Bunun için sivil gücü doğru yönlendirecek bir müdüriyet ve organizasyon gerekir.
40 Yıla varan dernek, vakıf sorumluluğu ile üç adet kursun yapılmasına rehberlik nasip oldu. Halkımızın din samimiyeti ve hocasına güveni ile bu hizmetler devam etti. Bunların hiçbirinde resmi dairemizin bir katkısı olmadı hatta çok eski bir tarihte bir kursumuzun açılışına siyasi olan bakan gelirken, Diyanet başkanı şehirde olduğu halde gelmedi ve müftü bey ise derneğe ve bize sitem etti. Zamanla uyumlu çalışmalar olsa da din görevlisinin toplum nezdindeki itibarı ve güveni cami dernekleriyle birleşince çok faydalı hizmetlere vesile olmuştur. Mesela görev yaptığım bir camide Büyük Şehir ve ilçe belediye başkanlarının fedakârlığı ile dini alana kazandırılan iki dönüm mekân ve bunların hak sahiplerine paralarının ödenmesine sebep olmuşlardır. Bu konuda gerek Diyanet ve gerekse müftülük tarafının bir desteği ve ilgisi olmamıştır. Evet, cami imamı ve kurs görevlisi teşkilatın görevlisidir ancak bu hizmetleri yapmanın ayrı bir değeri ve ayrıcalığı olmalıdır. Bu ayrıcalık hizmetlerin devamında fikir alış verişinden başka bir şey değildir.
Bir tarihte Ankara’da ifade ettiğim gibi “Camiler ve Din Görevlileri Haftası”nın isminde cami “Cemaat”inin olmaması büyük bir nakısadır. Onlar olmazsa ne cami olur, ne imam olunur. Tekrar konumuza dönersek hangi dernek ve vakıf hangi konuda ihtisaslaşmış, neler yapıyor veya neye ihtiyacı var. Bu ve buna benzer konular dernek ve imamın heyecanı kadar müftülüklerinde heyecanı olmalıdır. Bu ise profesyonel bir idare ve teşkilatı gerektirir.
Cami görevlisi ve dernek arasında problemleri büyüterek değil, hizmetleri programlayarak hedefe varılabilir. Mahallelerde çeşitli hizmetler vesile olacak imkânların yeniden tesisi için sivil gücün desteklenmesi gerekmektedir.