“O insanı yarattı ve ona beyânı (düşündüğünü açıklamayı) öğretti” (er-Rahmân 55/3-4)
Belâgat, bir düşünce ya da duygunun yerinde ve zamanında manası en açık şekilde ve akıcı bir dille ifade edilmesidir. Belâgat kitaplarında sözün fasîh (=açık, anlaşılır ve akıcı) olmak şartıyla muktezâyı hâl ve makam denilen (a) söyleyenin, (b) söze muhatap olanın, (c) dile getirilecek düşünce, duygu ve hayalin durumuna uygun şekilde söylenmesi olarak tanımlanır.
“Muktezâyı hâl ve makam”, lafızların gösterdiği anlamların belirlenmesi ve anlaşılmasında da önemlidir. Çünkü dilde aynı kelime farklı bağlamlarda farklı anlamlar kazanabilir. Söz söylenilmesi gereken durumlar, ifade edilecek duygu ve düşünceler sayısız ve birbirinden farklıdır. Ayrıca, bunları ifade edecek şahsın önünde de kendisinin ve karşısındakinin fikrî, zihnî ve psikolojik hâline, eğitim durumuna göre değişen ve çeşitlenen çok farklı ihtimaller vardır. Söz, ifadesi kastedilen tek bir manayı birden fazla şekilde dile getirebilir. Mananın bu ihtimallerden kendisine en uygun olanıyla birleşmesi sonucu belâgat gerçekleşir.
Belâgat için öncelikli şart fesâhattir. Fesâhat ilgisini daha çok lafzın (tek veya ibare hâlinde) niteliklerine yöneltir; belâgat ise tek tek lafızla ilgilenmez, cümledeki kelimeleri birlikte ifade ettikleri mana ile ele alır. Daha sonra da bu ilgisini bütün metne yayar. Diğer bir ifade ile cümle ögeleri arasındaki ilişkiye yönelttiği dikkat tek bir cümlede kalmaz, o metindeki diğer cümlelere ve onların ögelerine de uzanır. Belâgatin terimlerinden ve kurallarından bahseden bilim dalına “Belâgat ilmi”denir.
Câhiz’e göre lafızla mânanın güzellikte birbiriyle yarışması, yani mânadan önce lafzın kulağa, lafızdan önce de mânanın zihne süratle ulaşmasıdır. Rummânî’ye göre ise mânayı güzel ve uygun ifadelerle zihinlere ulaştırmaktır.
Belâgat bir ilim olarak üç kısma ayrılır: Meânî, beyân ve bedî‘.
“Me’ânî” sözün duruma uygun bir şekilde nasıl ifade edileceğini,
“beyân ” bir maksadın birbirinden farlı usullerle ne şekilde dile getirileceğini,
“bedî” ise maksadı ifadede yeterli olan söze mana ve âhenk açısından güzellik verme yollarını gösterir.
Ahmet Cevdet Paşa Okuma Çalışması Belâgat-ı Osmâniyye'den Fesâhat, elfâzın telaffuz ve istimâ'ı tatlı ve ma'nâsı zâhir, ya'nî telaffuz olunur iken ma'nâsı zihne mütebâdir olmaktır. Bunun alâmeti dahı elfâzın kavâ'id-i lisâna muvâfık ve elsine-i üdebâda kesîrü'l-isti'mâl olmasıdır. Çünki ehl-i lisân olan üdebâ lisânı ince elekten geçirip o misilli elfâzı taharrî ve intihâb ederler ve lisâna sakîl ve kulağa kerîh gelen ve ma'nâsını anlamak için lügat kitabına ve fikr ile zihnin it'âbına muhtâc olan elfâzın isti'mâlinden ictinâb ederler. Ve kelâmın ahseni odur ki 'avâm onun ma'nâsını anlar ve havâs dahi fazl u meziyetini takdîr eyler, derler.
Belâgat, sözün fasîh olmak şartıyla muktezâ-yı hâle mutâbık olmasıdır. Fesâhat ile kelime ve kelâm ve mütekellim muttasıf olur. Belâgat ile yalnız kelâm ve mütekellim muttasıf olur.
İslam’da sözün değeri ve çeşitleri vardır. Şöyle ki namazın tadili erkânı gibi, sözünde tadili erkânı vardır. Nasda söze dair birçok ayet ve hadis mevcuttur. Birçok Salih amel sözle icra edildiği gibi, bazı günahlarda söz vasıtasıyla yapılmaktadır. Kavli maruf, sedid, beliğ, leyyin, kerim ve benzeri söz çeşitleri vardır. Söz ve ses muhataba göre seçilir ve söylenir. Söz bir tahılı toprağa ekmek gibidir. Hububatın (tohumun sağlığı) dikmeye elverişli yapısı, ekilecek toprağın seçimi ve ekme usulü ile ancak nebatat yetişebilir. Üfleyerek ateşi tutuştururken, elin yangınının acısını da dindirmeye çalışırız. Bu sebeple hitabet bir silahın hedefine doğrultulmasından daha çok dikkat istemektedir. Göz, gez ve arpacık bir doğrultuda kesiştiği zaman hedef olan avda eklendiğinde, bu dört unsur bir eksende buluştuğunda, tetiğe basılırsa mermi hedefi bulur.
Hâsılı kelam söz kirlendi ve ses yükseldi. Sesimizden, nefesimizden ve sözümüzden sorumluyuz. Kuran harflerinin lazimi ve arizi sıfatlarını bilmeden harfi doğru teleffuz etmemiz mümkün değildir. Bu sıfatlarda 18 adettir. Kuranı güzel okuyana gereken kendi dilini de güzel konuşmasıdır. Sesin ve sözün kalıbı selim kalbe daha çok isabet eder.