Necâşî, Allah Resûlü"ne duyduğu sevgiyi, “Üzerimdeki hükümdarlık görevi olmasaydı gider ayakkabılarını taşırdım.” diyerek ifade eder.
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
- “Cennet size, ayakkabınızın bağından daha yakındır. Cehennem de öyledir.”
- “Ölüm insana pabucunun bağından daha yakındır”
- “Sizden herkes, ihtiyaçlarının tamamını Rabb'inden istesin, hatta kopan ayakkabı bağına varıncaya kadar istesin”
- “Sizden birisinin ayakkabısının bağı koparsa, onu düzeltinceye kadar tek ayakkabı ile yürümesin. Tek mesh ile de yürümesin. Sol eli ile de yemesin. Tek bir örtüye de sarınmasın ve elbisesini tersine çevirip giymesin.”
- "Yakışıklı bir adam Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm‘a gelerek: "Ben güzelliği seviyorum. Gördüğünüz gibi bana güzellik de verilmiş. Kimsenin beni, ayakkabı bağı bile olsa bu hususta geçmesinden hoşlanmıyorum. Ey Allah‘ın Resülü! Bu (haram olan) kibre girer mi?" diye sordu. Aleyhissalâtu vesselâm:"Hayır! buyurdular. Ancak kibr, hakkı ibtal, halkı tahkirdir!"
- “Yırtıcı hayvanların ve cansız varlıkların insanlarla konuşması. Kişinin kamçısı veya ayakkabı bağı sahibiyle konuşur, kişinin baldırı kendisinden sonra ailesinin yaptıklarının haber verir.”
- Sevgili Peygamberimiz, mala çok düşkün olan insanoğlunun bu zafiyetinin farkında olarak bir sahâbîsine şu şekilde duyuru yapmasını emretti: “Aldığınız şey bir iğne, bir iplik bile olsa onu geri getirin. (Ganimete) ihanet, hem ayıptır, hem utanç vesilesidir, hem de kıyamet gününde kendini ateşe atmaktır.” Daha sonra, Allah Resûlü, ashâbıyla birlikte, Vâdi"l-kurâ mevkiine yöneldi ve oraya vardığında az önceki sözlerinin ne kadar isabetli olduğunu gösteren bir olay gerçekleşti. Allah Resûlü"ne hediye edilen Kerkere isimli siyahî kölesi, Hz. Peygamber"in (sav) devesinden eşyalarını indirdiği sırada, atılan serseri bir okla vurulmuştu. O esnada etrafta bulunan insanlar da onun şehit olduğunu düşünerek, “Cennet ona mübarek olsun!” dediler. Bu sözleri işiten Allah Resûlü, “Hayır, nefsim elinde bulunan (Allah)a yemin ederim ki, Hayber gününde ganimetler arasından paylaşımda kendisine düşmediği hâlde aldığı bir elbise, şimdi üzerinde ateş olarak onu yakmaktadır.” buyurdu.
Resûlullah, Kerkere"nin bütün mücahidlerin çabasını hiçe sayarak herkesin hakkı olan ortak bir maldan çaldığı bir parça elbisenin, azap görmesine sebep olduğunu bildiriyordu. Bunun üzerine, orada bulunan herkesi bir korku sardı. Şahit oldukları olay ve bununla ilgili olarak Allah Resûlü"nün söylemiş olduğu sözler âdeta herkesin aklını başına getirmişti.
- Kerkere gibi, düşünmeden ganimet malından bir veya iki ayakkabı bağı alan bir kişi de biraz utanç biraz da pişmanlık içerisinde huzura gelerek, “Yâ Resûlallah! Bunu Hayber gününde almıştım.” diyebildi. Allah Resûlü de, “İşte ateşten iki ayakkabı bağı!” buyurarak bu davranışın vahim sonucunu dile getirdi ve ganimet gibi üzerinde kamu hakkı bulunan mallardaki haksız kazanç konusunda insanları uyarmış oldu.
- Evet, hakikati ve hakkı öğrenmek isteyen kişi, bir ayakkabı bağından dahi kendine doğru yolu bulabilir. Ayakkabı bağının sosyolojisini ve psikolojik tesirini düşünmek gerekir. Ağırlığı ve pahası olmayan bir şey gibi düşünülse de iki yakayı bir araya getiren ve tüm vücudun huzuru için ayağın sebat ve hareketini temin eden ayakkabı bağı misalinden yola çıkarsak yürüdüğümüz yol ve huzur ile istikameti çok önemsemeliyiz.