Âlimler neden çok önemli ve neden alimlerimize saldırıyorlar biliyormusunuz? Çünkü işgal altında bile olsanız, “Ey Cemaat, minbere Cuma Hutbesi için çıkmadım bilesiniz. Cuma namazı hür insanlar için farzdır. Kalesinde kendi bayrağı dalgalanmayan bir memlekette Cuma Namazı kılınmaz.” diyerek sizi işgalden kurtarabilir. Daha da önemlisi sizi ve sevdiklerinizi sonsuz cehennem azabından koruyabilir.
Yine bu âlimler önümüzde olduğu sürece hiç bir sapık düşünce ve hareket hayat bulamaz, madde ve internet bağımlılığı azalır, insan kendinden kaçarak kendini bilmesi, bulması ve olması öğretilir. Dünyanın bütün şeytani düzenlerini yok edecek, ön alacak, dağın arkasını bize gösterecek âlimleri zihinleri işgal edebilmek için yok ettiler.

Peki sonra ne oldu. Celladına aşık ,batının terk ettiklerine sahiplenen, özünü kaybeden, kazanmak için onu durduracak olan bütün maddi ve manevi değerleri hiçe sayar bir toplum oluverdi bazılarımız.

Bu gözler Diyanet İşleri Başkanımızın hutbeden Lut kavminin başına gelenlerini anlatan ayetleri okuduğu için Chpli avukatlar tarafından mahkemeye verildiğini gördü. Eğer bu toplumu tekrar ayağa kaldırmak istiyorsanız son 200 yıldır köksüzleştirildiğimiz eğitim programlarını yeniden gözden geçirmeli çağın gerektirdiği argümanları kullanmalı, izmlerin hakikat güneşini kapatmaya çalıştığı bu son 200 yıllık dönemde hakikat ışığını istikamet yoluna tutarak aydınlatacak hakikat neferlerine ve onları yetiştirecek alimlerimize ihtiyacımız var.  Sinsi sinsi İslam adına ekranlara çıkıp Şia ajanlığı yapanlara, Lgbt belasını normalleştirenlere, ahlaksızlığı modernlik olarak gösterenlere, evlatlarımızı çağın teknolojik silahlarıyla elimizden alanlara ve en önemlisi rızkın Allahtan geldiğini unutturanlara karşı bizi kurtaracak yegane ışık İslam ateşidir.

Fiili emperyalizm zihni emperyalizme dönüştü şuan . Sadece bizim değil dünyanın da bize ihtiyacı var. ikra,,,, yaratan Rabbinin adıyla oku. Bütün yaratılış ve sırrını çözecek bir okuma idraktan bahsediyor. Batılılar okumasını bilmez, bilmiş olsalar insanın canına kastedemezdi, Yunusları Mevlanaları yok. Okumak bir dokuma eylemidir. Özene bezene bir hakikat sarayını inşaa etme çilesidir. Okumanın gayesi: varoluşun sırrını çözme gayesidir.
 

Fahr-i Kâinat Efendimiz Aleyhisselâm da bir hadis-i şeriflerinde, “Müminler birbirlerini sevmekte, birbirlerine acımakta ve birbirlerini korumakta bir vücudun azaları gibidir. Vücudun bir uzvu hasta olduğu zaman, diğer uzuvlar da bu sebeple uykusuzluğa ve ateşli hastalığa tutulurlar” buyuruyor.  Hadisini toplumun bütün kesimlerine öğretebilecek, komşusu açken evinde rahat oturamayacak, kiraya zam yaparken Allahtan korkacak, hayatın bütün şubelerinde Allahın onu gördüğünü ve zerre miktar bile olsa hayır ve şerrin karşılığını göreceğini bilecek bir toplum için âlimlerimize sahip çıkmak ve çok acil bir şekilde eğitim sistemimizi değiştirmek zorundayız. Bir kuşa yüzmek bir balığa uçmak öğretilmemeli, ahlak temeline kurulu, köklere inen, geçmişini bilen, insanlığın derdiyle dertlenebilen  nesiller yetiştirmek zorundayız. Biz bu topraklarda ise günden güne batı gibi ruhunu yitirmiş evlatlar yetiştiriyoruz. Batı gibi düşünen batılı gibi davranan Bu toprakların ve islamın gözünden dünyaya bakacağına batının gözünden islama bakan bir nesil ile karşi karşıyayız. Batı Sadece yıkmayı bilir yapmayı değil, imha etmeyi bilir ihya etmeyi değil. Ruhunu yitiren bir millette vicdan olmaz, yitirmeden yitmeden hakikati bulamaz bulduğunuz hakikatin değerini bilemezsiniz.. Tekrar ayağa kalkmak zorundayız. Bunun için alimlerimize kulak vermeliyiz

Dualarla üniversiteye yolladığımız çocuklarımızın Allahı inkar eden, köklerine küfreden ,batı aşığı haline getiren ,bir partinin manifestosu olan eğitim sistemimizi değiştirmek zorundayız. İlk  öncelikli olarak kendini tanıyamama sorununu gidermeli, insanımızı  içine doğru yolculuk edememe sorunu çözmeliyiz.

Bugün aslında dünyada tek bir savaş vardır. Müslümanlık (Ehli Sünnet) ve diğerleri.

İnsanın Çok acelesi var çok. Kendini inşaa edemeyen insan nasıl bir dünya inşaa edecek ki ?

Son olarak günümüzde yaşadığımız bütün sorunların temelinde rızık korkusu yattığınızı söyler Abdulkadir Geylani Hazretleri. Rızkın aslanın ağzında değil Allahın arzında olduğunu hatırlatacak alimlere ve o alimleri yetiştirecek sisteme geçmek zorundayız. İyi bir eğitim sistemi ,köklere inerek göklere çıkabileceğini idrak etmiş, hayatın bütün problemlerini vahiy süzgecinden geçirebilen bir kişiye hangi izm ve sapkın düşünce Allah istemedikçe zarar verebilir ki?