Trump’ın yeniden başkan seçilmesi, dünya siyasetinde ve özellikle Orta Doğu’da yeni bir dönemin habercisi olabilir. Kendi kabuğuna çekilerek Amerika’nın iç meselelerine odaklanmak isteyen Trump, özellikle Çin ile olan ticaret savaşını hızlandırarak, üretimi yeniden Amerika’ya taşıyıp Amerikan ekonomisine ivme kazandırmayı amaçlıyor. Bu politika, “Amerika’yı Yeniden Büyük Yap” sloganı etrafında şekillenen bir dizi değişikliği de beraberinde getiriyor. Ancak bu değişikliklerin etkisi sadece Amerika’da değil, Avrupa’dan Orta Doğu’ya kadar uzanacak.

Trump’ın Avrupa’yı kendisi için bir yük olarak görmesi ve NATO’ya olan desteğini sorgulaması, özellikle Avrupa’nın savunma bütçelerine daha fazla kaynak ayırmasını gerektirebilir. Bu, Avrupa ekonomilerinin savunma harcamalarını artırmalarını zorunlu kılacak ve savunma sanayisinin gelişmiş olduğu ülkelere yeni pazar fırsatları yaratacaktır. Türkiye, bu noktada, savunma sanayiindeki gelişimini hızlandırarak Avrupa için güçlü bir alternatif haline gelebilir.

Trump’ın Orta Doğu’dan çekilme isteği ve bu bölgedeki askeri varlığı azaltma politikası da Türkiye’ye önemli bir fırsat sunuyor. ABD’nin bıraktığı boşluk, Türkiye’nin kendi stratejik çıkarlarını gözeterek daha etkili bir rol oynamasına olanak tanıyabilir. Özellikle terörle mücadele kapsamında, Türkiye’nin daha fazla inisiyatif alarak bölgedeki istikrarı sağlaması mümkün. Aynı zamanda Trump’ın küresel anlamda LGBT lobisine karşıt bir duruş sergilemesi, Türkiye’deki muhafazakar kesimler tarafından desteklenebilir ve iki ülke arasındaki ilişkilerde yeni bir zemin oluşturabilir.

Trump’ın Başkanlığının Muhtemel Kazananları ve Kaybedenleri

Trump’ın bu yeni dünya düzenine geçiş sürecinde bazı ülkeler ve liderler kaybederken, bazıları da bu süreçten kazançlı çıkabilir:
•Muhtemel Kaybedenler:
•Zelensky: Ukrayna’nın Amerika’nın desteğine olan bağımlılığı, Trump’ın dış politikadaki izolasyonist yaklaşımı nedeniyle zayıflayabilir.
•İmamoğlu: İç politikada Türkiye’nin güçlü liderleriyle çatışan figürler, Trump’ın daha otoriter liderleri tercih etmesi nedeniyle desteğini kaybedebilir.
•YPG/PKK: Trump’ın Orta Doğu’dan çekilme eğilimi, bu örgütlerin ABD desteğine erişimini kısıtlayabilir.
•Avrupa Birliği: NATO’ya verilen desteğin azalması, Avrupa’nın savunmada kendi başına kalmasına yol açarak ekonomik yükünü artırabilir.
•İsrail: Orta Doğu’daki dinamiklerin değişmesi, ABD’nin İsrail’e olan desteğinin azalmasına ve Türkiye gibi ülkelerin bölgede daha fazla söz sahibi olmasına yol açabilir.
•Çin: Trump’ın ticaret savaşlarını hızlandırması ve yüksek vergi politikası Çin ekonomisini doğrudan hedef alacaktır.
•Muhtemel Kazananlar:
•Cumhurbaşkanı Erdoğan: Türkiye’nin bölgedeki rolünü artırma fırsatı yakalarken, ABD ile yeni bir stratejik iş birliği zemini oluşabilir.
•Putin: Amerika’nın küresel sorumluluklardan çekilmesi, Rusya’nın bölgedeki etkinliğini artırabilir.
•Orban: Trump gibi milliyetçi ve muhafazakar bir liderin başkanlığı, Macaristan gibi Avrupa’da benzer görüşlere sahip liderler için destek sağlayabilir.
•Elon Musk: Amerika’nın iç üretimi ve teknolojiye yaptığı yatırımlarla ön plana çıkan iş insanları, Trump’ın üretim odaklı politikasından fayda sağlayacaktır.
•İran: ABD’nin Orta Doğu’dan çekilme politikası, İran’ın bölgesel etkinliğini artırmak için İsrail’le kapı arkası ilisikisi artar
Sonuç olarak, Trump’ın başkanlığı dünya düzeninde ciddi bir değişim anlamına geliyor. Türkiye, bu yeni düzende hem askeri hem de ekonomik olarak güçlü bir konum elde edebilir ve bölgedeki etkinliğini artırabilir. Avrupa’nın savunmada yalnızlaşması, Orta Doğu’daki boşluklar ve Amerika’nın içe dönük politikasından doğan sonuçlar, Türkiye’ye bölgesel liderlik rolünde yeni kapılar açabilir. Türkiye, bu değişimlere hazırlıklı ve proaktif bir yaklaşımla, küresel arenada stratejik bir güç olarak konumunu güçlendirebilir.