Maalesef Türk milli takımımız, Hollanda'ya karşı 2-1 yenilerek Avrupa Kupası'ndan elendi. Savunmada bir öncekimaçta bozkurt işareti yaptığı için iki maç ceza alanoyuncumuzun olmaması, dikkat çeken önemli bir eksiklikti. Milli takımımızın performansıyla ilgili eleştirimizi yapabiliriz.

Her zaman olduğu gibi hataları görür, başarıları takdir ederiz. Ancak Alman futbolcular gol attığında aslan pençesigöstermeleri, Sırp futbolcuların Bosna katliamının sembolüolan üç parmak işaretini yapmaları veya Amerikalı/Fransız futbolcuların kendi ülkeleri veya dini değerleri için işaretyapmaları halinde ceza almamaları veya komik cezalarlakarşılaşmaları, Türk futbolcusu olduğunda, Türklüğünsembolü olan bozkurt işareti yaptığı için iki maç cezaalmasının Avrupa'nın hala ırkçı ve taraflı olduğunun bir göstergesidir.

Ayrıca bu maçlarda gördük ki Hollanda'nın galip gelmesi için özellikle savunmadaki kilit oyuncuya verilen bu cezamasumca değildi.

Ancak asıl üzerinde durulması gereken nokta içeridekihainlerdir. Dışarıdaki hainleri tanıyabilir ve onlarla başaçıkabiliriz. Peki ya içeridekiler? Geçenlerde Portekizmaçından sonra eski bir vekilin, bugün de Hollanda maçısonrası "biji Portekiz" ve "biji Hollanda" şeklinde tweet atması, bu ülkede radikal değişikliklerin zamanının geldiğinigösteriyor. Özellikle Bozkurt olayından sonra yakalanan bubirlik havasını kullanarak radikal adımlar atmanın zamanı geldiğini düşünüyorum. Terör örgütü sempatizanlarınınyazdıkları ve konuştukları konulara takılmamayı tercihediyorum ama Almanya, Amerika, Fransa veya herhangi bir gelişmiş ülkede terör örgütü üyeliği veya sempatizanlığıdurumunda çok ağır cezalara maruz kalınması ve vatandaşlıktan çıkarılma gibi cezalarla karşılaşılması gözönüne alındığında, Türkiye'de bölücü faaliyetlerde bulunanveya sempati besleyenlerin bu faaliyetleri serbestçeyapabilmeleri ciddi bir sorun ve çözülmesi gereken acil bir durum olduğunu düşünüyorum. Bir sunucunun Türkiye golüne üzülmesi, gezi olaylarında hala bir ölü yokmu diyesitemler etmesi, Bir öğretmenin öğrencilerine terör örgütü propagandası yapması veya bölücü ideolojisini kamuyataşımış memurun hafif cezalarla karşılaşması da endişevericidir.

Üstelik sürekli Batılı değerleri kopyalamamızı isteyen buihanet zümresi, terör örgütü sempatizanlarına verilecek katıcezalara geldiğinde Avrupa'yı bırakıp aşırı ve bölücü bir demokrasi istemeleri de ironiktir.

Peki çözüm ne olmalı? Terör örgütü üyeliğinin zaten belli bir cezası vardır. Ancak artık bu ülkenin değerleriyle uyuşmayan, bölücü ve yok edici söylem ve eylemlerde bulunanlar için acilen bir kanun çıkarılması gerekmektedir.

Eğer bu ülkede birisi terör örgütü üyeliğine sempati duyarsa, onlara destek verirse veya bölücü ideolojilerini başkalarınaaşılamaya çalışırsa hafif cezalarla kurtulmamalı, Almanya, Hollanda, Fransa veya İngiltere'deki gibi bütün devlethaklarından mahrum bırakılmalı, vatandaşlıktan çıkarılmalı ve çok ağır cezalara çarptırılmalıdır.

Aksi takdirde geçtiğimiz günlerde bir öğretmenin yaptığı gibişehirlerin isimlerinin PKK’nın belirlediği gibi öğrencilerineöğretmesi gibi durumlarla karşılaşmaya devam edeceğiz. Terör örgütlerine sempati duyanlara karşı devlet yardımlarınınkesilmesi, memurların memuriyetten atılması ve hızlı bir şekilde cezalandırılması gerektiğini vurgulamak istiyorum. Bunu yaparsak Göreceksiniz ki bu bölücü partilerin taraftartoplamak için çabalarının sonuçsuz kalacağını göreceksiniz. 

Özellikle devletten yardımlar alıp devlete karşı ihanetedenlerin yardımlarının kesilmesi, güçlü denetleme ve kontrolile ihanet edenlerin belirlenip hızlı bir şekilde cezalandırılmasıgerekmektedir. Meclis, üniversiteler, okullar, kamu ve her alanda bu toprakların ekmeğini yiyip bu topraklara ihanetedenleri görmek istemiyoruz. Ülkemizin içinde ve dışındagüvenliğimizi tehdit eden her türlü hainlik ve ihanete karşı kararlı bir duruş sergilenmelidir. Yeni nesillerin yanlışyönlendirilmesine engel olmak için devletimizin, halkının güvenliğini ve ülkesinin bütünlüğünü koruması hayati önemesahiptir. Bu yasaların çıkarılması, ülkemizin hem iç hem de dış düşmanlara karşı daha güçlü ve kararlı bir duruşsergilemesini sağlayacaktır. Ülkemizin bütünlüğü için buadımların atılması artık ertelenemez bir gerekliliktir.