Stratejik öneme haiz kurumlar özelleştirilmesin dedik, enerji gibi hassas ve kamusal bir hak kar/zarar üzerinden değerlendirilerek planlama yapılmakta ve enerji sistemi risk altına itilmekte.
Özelleştirme için gösterilen kaynak ise her dönem “kamu elinde zarar eden işletmeler” türünden koparılan yaygara ile özelleştirme zorunluluğu diye tarif edildi.
Oysaki enerji yaşamın değişmez unsuru ve kamusal haktır. Bu sebepledir ki kar/zarar ölçeğinde bir değerlendirme yapılamaz.
Bu güne kadar yapılan tüm özelleştirmeler piyasa uygulamaları ile karşılık buldu. Enerjiye yatırım yapacak kaynak yok denilerek yapılan özelleştirmeler sonucu, serbest piyasa uygulamaları neticesinde tüm kaynaklar özel şirketlere transfer edilmiş oldu, bunun karşılığında da enerjiden gelinen nokta daha derin mağduriyet yarattı.
Özelleştirmeye gerekçe edilerek kamuya yaptırılmayan yatırımlar, özel sektöründe karlılık kaygısı ile yapmaması enerjide kriz ve yetersizlik haline dönüştü. Altyapı yetersizliği artan nüfus yoğunluğuna verilemeyen cevap ve en ufak hava şartlarında ki değişim, enerji alanında ki durumumuzu gözler önüne sergiliyor.
Şirketlerin daha fazla kar elde etme hırsı ile yeni yatırımlar yapmaması, enerjide yaşanacak sorunların henüz başında olduğumuzu gösteriyor. Tüm dünya da enerji güvenliğinin korunması gerekliliği çalışmaları yapılırken, özelleştirmenin tartışıldığı bir dönemde ülke geleceğini yok edebilecek özelleştirme ısrarlarının bedellerini ödemeye başladık.
Pahalı elektrik kullanma zorunluluğu ve özensizlik sonucu yaşanan mağduriyetler kaçınılmazdı.
Özelleştirme ve serbest piyasa uygulamaları nedeniyle enerji açığı her geçen daha da artmakta, üstlenilen maliyetlerde kamunun sırtına yeni yükler yüklemekte. “Kamu elinde zarar eden işletmeler” diye girilen özelleştirme serüveni, zararı katlayarak yoluna devam etmekte.
Uzun uzun özelleştirme ve yansımalarını yazmakta ki kastım ise günler öncesinden uyarıları yapılan, hava koşullarında ki değişim ve yaşanılan elektrik kesintileri. Şehrin merkezi diye adlandırılan bölgelerde yaşanılan elektrik kesintileri ve elektronik eşyalarda meydana gelen arızalar. Henüz daha yanmayan sokak lambaları…
Serdivan için bitmek bilmeyen çiledir, elektrik kesintileri özellikle…
Kırsal bölgelerde neler yaşandığını varın siz düşünün.
Arızalarla mücadele edebilecek bir ekibin olmadığı ortada, hele ki enerji kesintilerinin alanın geniş olduğu düşünülürse onarımın süresi belki de haftalarla izah edilebilir. Daha fazla kar edebilmenin yolu, az yatırım ve çalışan üzerinden yapılacak tasarruf.
Meselenin bir başka boyutu ise enerji arızasını bildirebileceğiniz bir merci yok, dijital ortam da iletişime geçebiliyorsanız yani telefonun ucundan size bir cevap geliyorsa şanslısın demektir. Dakikalarca bekletilen ve oradan oraya aktarmalar neticesinde sorunu iletebilmek, serbest piyasa şartları gereği denilerek geçiştirilir.
Kamusal alanda gösterilmeyen hoşgörü ve olmayan sınırlar.
Sözün özü; enerji gibi stratejik öneme haiz kurumlar özelleştirilirse ve zamanında yapılan itirazlara haksız yakıştırmalar yapılmış ise bugünü yaşamakta, mutlak varılacak sonuçtu.
Ve daha acısı ise bugünler maalesef iyi günlerimiz, daha zor günler beklemekte bizleri. Her geçen gün artan nüfus yoğunluğu ve enerjiye artan gereksinim ve yapılmayan altyapı yatırımı zor günlerin işaretçisi.
Serbest piyasa şartları gereği daha fazla karlılık, daha az kaynakla kazanma arzusu. Bu yapıda ki özelleştirme karanlıkta kalma tehlikesi demektir ki aynı zamanda sanayi üretiminde durma noktasına geleceğidir.
Henüz mevsim kış değil, bugünle baş edemeyen yarını nasıl karşılar malumunuz…