Erzurum’da başlayan ardından da Konya mitinginde yaşanan ve zamanında alınan önlem ile büyümesi önlenen gelişmeler, tehlikeli bir yola girdiğimizi gösteriyor.
Hele ki huzurun adresi ve kardeşlik şehri diye tarif ettiğimiz Sakarya’mızda Evrenköy’de yaşanan hadiseler, tedirginliği attırmakla birlikte dikkat kesilmemiz gereken başkaca adres olduğunu işaret ediyor.
Erzurum, milliyetçi ve muhafazakâr kimliğiyle bilenen Dadaşlar diyarı ile adlandırılan, bir dönem doğunun Paris’i diye tanımlanan şehrimiz. Son dönemlerde bu özelliğini yitirmiş gelişmişlik ve refah pay sıralamasında 81 ilimiz arasından 62 nci sıradan yer alan bir ilimiz olmuş. Yani gerilemiş ve irtifa kaybetmiş.
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun, Erzurum’da düzenlediği miting ve yaşanılanları endişe içerisinde takip ettik. Kaygılanmamak mümkün değil, özellikle sonrasında iktidar erklerince yapılan açıklamalar kaygıyı birkaç kat daha arttırdı.
Tepkilerin merkezinde ne yer alıyor; sözüm ona kendini milliyetçi tanımlayan küçük bir grup İmamoğlu ve arkadaşlarını, CHP’yi terör örgütü ile ilişkilendirme çabası. Beslendikleri adres hepimizce malum.
Bu hususta İmamoğlu’nun ne dediği ortada, tüm terör örgütlerine sarf ettiği sözler son derece anlaşılır. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Amacı ne olursa olsun, terörü yapanın da yaptıranın da destek olanın da ocağı sönsün, nesli kurusun!” ve “Terör bir insanlık suçudur ve kimden gelirse gelsin teröre karşıyız. Teröre lanet olsun. Terör örgütleriyle kucak kucağa olanların da Allah bin belasını versin” sözleri ortada dururken.
Terör örgütünün silahlı saldırısına maruz kalmış ve bir askerimiz şehit edilmişti.
Maksadı belli olan bu türden girişimlerin yarattığı tahribatı test etmiş bir toplumuz, bunun kimseye faydası yok. Bir an evvel bu yanlıştan dönülmeli, özellikle iktidar çevreleri bu tutumdan süratlen vazgeçmeli.
Çok eski tarihe dayanmaz, adına çözüm süreci denilen döneme dönmeden olan-bitene bakılınca manzara olanca netliği ile anlaşılmakta.
Malum devletin resmi kanalı olan TRT’de kimlerin ve ne için misafir edildiği, terör elebaşının mektubunun ne maksatla okutulduğu ve istenilen destekler çok geride kalmadı. Kimler tarafından destek arandığı sanırım ortada ve bilmeyeni yoktur.
İstanbul seçimi için aranan destekler hatırlanmak istenirse önümüze çıkar neyin ne olduğu, Binali Yıldırım’ın, “AK Parti HDP’yle birlikte bölgeden Kürt vatandaşlarımızdan en fazla destek alana partidir. HDP’nin adayı olmadığına göre HDP’nin oylarına talip olduğunu” belirtmişti.
Yine yakın tarihe denk düşer, Adalet Bakanı Bekir Bozdağ başkanlığındaki AKP heyeti, HDP grubunu ziyaret etmiş ve yasal düzenleme için destek talebinde bulunmuşlardı. Parlamento da grubu bulunan siyasi parti diye de son derece doğru bir savunma yapmışlardı bu ziyarete ilişkin.
Bu türden örnekleri arttırmak mümkün.
Dedim ya kimseye faydası yok, hele ki seçim kazanmak adına var olanı yok göstermek, yok olanı da varmış gibi göstermek çabası, derinleşen ayrışmayı daha da arttırır. Bunu yapmayın, kimsenin milletçiliğini ya da inancını sorgulayacak durumda değilsiniz.
Sakarya’da kardeşçe yaşamasını en gergin dönemlerde dahi başarmış bir topluluğuz, 80 öncesi çatışma ortamından yara almadan çıkmış ve bugünlere birlikte geldik. Kardeş, dost, arkadaş ve ahbap olmuş, birlikte sevinmiş birlikte üzülmüş, farklılıklarımızdan zenginlik edinmiş insanlarız.
Bize yapmayın bunu, yarın birlikte yaşamaya devam edeceğiz. Kaygıda ve kıvançta ortak olacağız, Evrenköy’de yaşanan gerilim üzerimize gölge etmesin.
CHP milletvekili adaylarının sağduyu çağrısı ve emniyet güçlerinin müdahalesi ile olaylar büyümeden engellenmiş. Yaşanılanları hak etmiyoruz…
Yazıyı yazarken henüz Kemal Kılıçdaroğlu, mitingi düzenlenmemişti. Umuyorum ki bir taşkınlık yaşanmasın, provokasyona maruz kalınmasın, Sakarya şehrinin hoşgörüsü ile misafir etmiş olalım.