Elazığ ve Malatya bizi kendimize getirir mi. Elazığ’ın Sivrice ilçe merkezli 6.8 şiddetinde ki deprem Malatya’da da etkili oldu. Birçok yıkım ve can kaybına yol açtı.
Hayatını kaybeden yurttaşlarımıza Allah’tan rahmet yakınlarına başsağlığı dilerim. Depremden yaralı kurtulan yurttaşlarımıza da acil şifalar diler, bir an evvel sağlıklı yaşama kavuşmalarını temenni ederim.
Fiziksel hasarın yanında, yaşamda kalanlar için ciddi psikolojik sorunlar yaratabilen bir felakettir. Yaraların sarılması, doğal yaşama geçilmesi temin edilmeli.
Asrın felaketini yaşamış, birçok yıkıma ve ölüme tanıklık etmiş bizler, yaşanan acıyı ve çaresizliği biliriz.
Hele ki depremin ilk günleri ölüm haberlerinin sıradanlaştığı, güncelin parçası olduğu acıların basitleştiği günleri yaşayan bu coğrafyanın insanları, sizleri en iyi biz anlarız!
Elazığ depremi 17 Ağustos 1999 tarih ve Saat 03:02 ye döndürdü bizi bir an!
Marmara bölgesine kâbus gibi çöken deprem, şiddeti ve etkilediği alan açısında ‘asrın felaketi’ olarak nitelendi, ‘yüzyılın en şiddetlisi’ olarak da ilan edildi.
Deprem kuşağında yaşadığımız bir gerçek, ülkenin önemli bölümü deprem tehdidi altında.
Depremle yaşamak var olan gerçek, önceden tespit edebilmek henüz mümkün olmadı. Önlemi depreme dakikalar kala alamayacağımıza göre deprem gerçeğine uygun yaşamalı!
Elazığ ve Malatya depremi gösterdi ki, hatta asrın felaketinden sonra yaşanan tüm depremler gösterdi ki ( Düzce, Bingöl, Van ) hazır değiliz. Depreme uygun yaşam alanları planlanmamış.
Her deprem felaketi can kaybına sebebiyet veriyor oysaki deprem gerçeği peşimizi hiç bırakmıyor. Her fırsatta kendisini bize hatırlatıyor.
Asrın felaketinin üzerinden 20 yıl geçti, geçen bu süre içerisinde dersler almadığımız ortada.
Sakarya içinde durum çok farklı değil, sayısını bilemediğim hasarlı konut olduğu, hatta devlete ait yapıların olduğunu biliyoruz.
Son ayların bitmek bilmeyen tartışma konusu hasarlı okullar gerçeği var ki, beton tabutluk olarak orta yerde duruyor.
Yer bilimleri Profesörü Ve Bilim Akademisi Üyesi Naci Görür, Türkiye’de depremlerin ‘ iki fay üzerinde meydana geldiğini ve Erzincan, Amasya, Bolu, Adapazarı’nın tehdit altında’ olduğunu ve ‘Devlet bir şeyler yapıyor. Deprem olduğu dönem devlet diyor ki, gideriz her türlü destek veririz, göçükten kurtarırız, bina yaparız’ devlet bütün planlarını deprem sonrasına yapmaz.
Prof. Görür’ün dediği gibi devlet varlığını ve gücünü depremden önce hissettirmeli, gücünüz ile övünecekseniz meydana gelen deprem felaketinden sonra yıkım olmayan binalar ve ölü yaralı olmadığı bilgisini paylaştığınız anlar olmalı!
Elazığ ve Malatya depremi gösterdi ki önceliğimiz maalesef deprem gerçeği olmamış!
Oysaki en temel haktır insanın yaşam hakkını temin etmek.
Önceliğiniz deprem şartlarına uygun yaşam alanları imar etmek.
18 yıl içerisinde ortaya çıkan iç dış borç stoğunun çok az bir kısmı ile kentsel dönüşümler hayata geçirilebilir, güvenli yaşam alanları planlanabilirdi.
Mesele; hiç kuşku yok ki önceliklerinizde!