Şu sıralarda ister yetkili, isterse de halk nezdinde olsun gündemden düşmeyen bir konu haline geldi ilimizde, kuraklık ve buna bağlı susuzluk endişesi…
Hal böyle olunca dikkatler öncelikle Sapanca Gölü’ne çevriliyor…
Son bir yılın kurak geçmesi nedeniyle oluşan sıkıntıyı önlemek ve tedbir almak adına yola koyulmanın, ihmale gelmeyeceği anlaşılıyor…
Bu endişeden kaynaklanan görüşler var gündeme düşen…
Sıkıntılı durum herkesi rahatsız ediyor…
Dün Ekrem Başkan’ın da katıldığı bir temizlik harekatı gerçekleşmiş Sapanca Gölü kıyısında…
Buna sevinmemek mümkün mü!
Susuz hayat olmayacağına göre, suyumuzu temiz kılmak sadece yetkili ve etkili kurum ve kuruluşların değil, halkımızın da önde gelen görevi olmalıdır…
Nitekim Ekrem Başkan şu sözleriyle bu önemli konuyu bir kez daha ve çarpıcı bir dille gündeme taşımış oluyor;
“Su, yaşamımızda her yönü ile hayati bir öneme sahiptir.
Ülkemiz ve şehrimiz için çok, çok önemli olan su kaynaklarımızın korunması ve muhafaza edilmesi elzemdir.
Sapanca Gölümüzün temiz kalması hepimizin sağlığı için büyük önem taşımaktadır.
O yüzden lütfen gölümüzü kirletmeyelim,
atıklarımızı doğaya atmayalım.”
Kuraklık böyle devam ederse işimiz bilin ki hayli zor…
Gün geçmiyor ki yerel medyada bu tehlikeyi gündeme taşıyan çarpıcı haberler yer almasın…
Bir zamanlar kuraklık bir yana düşüncesizce ve fütursuzca kirletilir haline gelen, içme suyu kalitesiyle Dünya’nın ilk beş gölünden biri olan, bu yönüyle Mevla’nın ilimize ve bölgemize bir lütfu olan Sapanca Gölü’ne karşı istisnasız hepimizin üzerine düşen görevler ve önemli sorumluluk vardır…
Yer yer ortaya çıkan kuraklık ve susuzluk tehlikesi, ilimizin yetkili ve etkili kurum-kuruluşlarını alternatif su kaynakları aramaya sevk etti…
Nitekim Akçay Barajı, böyle bir düşüncenin ürünü olarak hizmete girdi…
Bunun yanında hemen akla gelen bir büyük barajdan da söz etmeden geçmek olamaz elbette…
O da uzun süredir bitirilmeye çalışılan Ballıkaya Barajı’dır…
Şu sıralarda bu devasa barajdan haber yok, ne hikmetse…
Yılan hikayesine döndü…
Oysa bilinir ki bitirilip hizmete girse, cazibeyle gelecek ve içilebilir nitelikte, tatlı suyu ilimizin 100, bilemedin 150 senelik içme suyu ihtiyacını karşılayacak görüşü vardır…
Tehlike geliyorum demez…
Eğer almazsak sert ve kalıcı tedbirleri bir an önce, çalıverir kapımızı susuzluk…
O zaman da bakarsın geç kalınmış olur…
Bu takdirde saç baş yolmanın ne yararı olabilir!
Sapanca Gölü, yarım asrın ötesine taşan gazetecilik anlayış ve sorumluluğumun gereği, gündemimden hiç düşmedi ve böyle giderse hiç de düşmeyecek…
O nedenle Sakarya Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem Yüce’nin konuya verdiği önem, su gibi aziz bir varlığa karşı yürütülen aziz bir sorumluluk anlayışından kaynaklanır…
Nitekim Sapanca Gölü’nden sorumlu SASKİ’nin başına, başarılı olacağına inandığım, çalışkan bir bürokrat olarak Ali Oktar’ı getirmesi, bu konuda atılmış önemli adımlardan biridir…
Ekrem Başkan’ın aynı titizliği ve uygulamayı, örnek olması adına, farklı bir hizmet anlayışıyla, şehrin ortak kullanım alanlarında da hayata geçirmesinin son derece yerinde olacağını belirtmek isterim…
Açılan yeni yollar, yapılması planlanan kavşaklar ve park-bahçelerle, daha yaşanılabilir bir kent haline gelen şehrimizin bu tür toplumsal anlayışa ihtiyacı var hiç kuşkusuz, bugün dünden ziyade…
Sapanca Gölü’nün çekilmesiyle ortaya çıkan çirkin manzara, sanırım halkımızın içini acıtıyor olmalı ki Ekrem Başkan çizmeyi giyip düşmüş yollara…
Dileğim bu azmin eksilmeden sürüp gitmesinden yanadır…
Bu doğrultuda Ekrem Başkan’a ve beraberinde temizliğe katılan herkese, gösterdikleri hayati sorumluluk nedeniyle Sapanca’ya has “Nilüfer çiçekleri” gönderelim istedik…