ADALET VE CEZA SİSTEMİ, PROFESYONEL KATİLLER YETİŞTİRİYOR (!)

               Başlıktaki ifade, size alabildiğine rahatsız edici, irkiltici ve abartılı gelebilir.

               Böyle bir görüşü ileri sürmeyi, özellikle zihnimizde pekişmiş bulunan devletin “kutsallığı” ve “tartışılmazlığı” çerçevesinde çok “sivri” ve “uç” bir yaklaşım olarak değerlendirebilirsiniz.

               İster kabul edin, ister etmeyin! Ama ne yazık ki böyle…

               Bu nasıl olabilir? Adalet ve ceza sistemi, yani sonuçta devlet, hiç katil yetiştirir mi veya katillerin yetişmesine izin verir mi?

              Tam da ifade edildiği gibi, yetiştirir… Nasıl mı?

               Önce profesyonel kavramının tanımına bakalım: “Geçimini mesleğinden kazanan, belli bir alanda ustalaşmış, uzmanlaşmış ve ehliyet kazanmış kişi…”

               Hangi alanda olursa olsun, kişinin profesyonelleşmesi için, ilk deneyiminden başlayarak adım adım kendisini geliştirmesi, acemilikten ve amatörlükten çıkarak işinde uzmanlık ve ehliyet kazanması gerekir.

               Bu, insan öldürmekte de böyledir.  Sık sık basında şu tür haberlere rastlıyoruz:

               -“Cezaevinden izinli çıktı, eski karısını öldürdü”

               -“Cezaevinden kaçtı, husumetlisini öldürdü”

               -“Cezaevinden afla (veya ‘iyi halden’) tahliye edildi iki kişiyi öldürdü.

               -Cinayetten sabıkası olan şahıs, bir işyerini bastı iki kişiyi öldürdü”

               -“Silahını çekip sokakta tartıştığı vatandaşı öldüren şahsın, daha önce cinayetten sabıkalı olduğu anlaşıldı”

               Tüm bu örneklerden, katilin daha önce de cinayet işlediğini ve insan öldürmede deneyimli olduğunu anlıyoruz.

                Profesyonel katiller için adam öldürmek bir meslektir.

                Tesisatçılık, berberlik, operatörlük gibi… Geçimlerini, bir başkasının canını almaktan sağlarlar. Bu işi, para için olmayıp, “psikopatça duygularla” veya “canavarca bir tatmin sağlamak” amacıyla yapsalar da sonuç değişmiyor.

                 Her şeyde olduğu gibi, zor olan ilk cinayettir. Bir defa insan öldürdükten sonra, gerisi gelir. Katiller, her bir cinayetten sonra işlerinde uzmanlaşırlar ve giderek kıdem kazanırlar.

                 İnsan öldüren biri olmak için, mutlaka cinayeti bizzat işleyen, maktulü bizzat ateş ederek öldüren kişi olmak gerekmiyor. Azmettirerek veya “kiralık katil” tutup öldürterek bir insanı hayatından etmek de aynı anlama geliyor.

                 Kasıtlı, planlı, sadistçe, bir para veya çıkar uğruna insan öldüren (veya öldürten) kişi, işlediği cinayetin cezasını, bir daha cinayet işlemeye imkân ve fırsat bulamayacak kadar uzun süre çekecek şekilde cezaevinde kaldığı sürece bir sorun yoktur.

                 Bu mantık ve düşünce silsilesi sonucunda geleceğimiz nokta şudur:

                 Alanında uzman ve ehliyetli, profesyonel katilleri yetiştirebilecek tek güç vardır; o da adalet ve ceza sistemidir, yani devlettir

                 Gerek kendi karar veya tasarrufuyla, gerek başkasının yönlendirmesiyle, ilk defa cinayet işleyen kişi deneyimsizdir, yani amatördür.

                İkinci, üçüncü ve daha fazla cinayet işleyerek bu alanda uzmanlaşması, birikim ve kıdem kazanması ancak güvenlik, yargı ve ceza sisteminin yetersizliğiyle, yani yalnızca devlet sayesinde olur.

                 Bu neden böyledir?:

                 -Adam öldürme, bir simülasyon ortamında gerçekleştirilecek, sembolik ya da rol icabı bir eylem olmadığına göre,

                -Bir kişinin katil olması için, “gerçekten birini öldürmesi” gerektiğine göre,

                -Tek bir kez öldürenin, amatörlükten kurtulup yeni deneyimler edinmesi ve profesyonelleşebilmesi için; yetersiz ceza alma, hapisten kaçma, izinli çıkma, iyi hal, şartlı tahliye ve af yoluyla salıverilerek tekrar tekrar cinayet işlemesi için gerekli zaman, zemin, fırsat ve imkâna kavuşturulması gerektiğine göre, bu tartışmasız böyledir.

               İnsanların “şu kadar kafa kopardı” veya “şu kadar leşi var” diye kendilerinden köşe bucak kaçtığı kişilerin ortalıkta ellerini kollarını sallayarak ve kasılarak dolaşması, profesyonel katillerin yetişmesinde güvenlik ve hukuk sistemindeki vahim yetmezlik ve acziyetin ve dolayısıyla devletin rolünü hiçbir tartışmaya yer bırakmayacak şekilde ortaya koymuyor mu?

              Çeteler haraç almak istedikleri kişiyi, önce tehdit ediyor, sonra işyerini kurşunluyor, ardından yaralıyorlar. İstediklerini alamayınca da acımasızca öldürüyorlar.

Mafya gruplarının birbirleriyle sözlü çatışma ve düelloya girdikleri, karşılıklı tehditler savurdukları bir yığın YouTube videosu sosyal basında dolaşıyor; çok geçmeden ardı ardına ölüm infazları gerçekleştirdikleri haberleri geliyor.

              Adam öldürmekten içeri giren kişi, kısa sürede dışarı çıkıp tekrar yeni cinayet işleme planları yapıyor,

              Bütün bunlar neden oluyor?

              -Katiller yakalanıp adalete teslim edilemediği ve öldürülen birçok kişi “kim vurduya gittiği” için,

              -Yalan beyanlarla, sahte şahitliklerle, delillerin karartılmasıyla soruşturma ve yargılama süreçleri çarpıtıldığı ve gerçeklerden saptırıldığı için,

              -Hafifletici sebepler ve infaz yasası indirimleriyle katiller gerektiği şekilde yargılanıp cezalandırılmadığı için,

              -Kesinleşen cezasını hapiste yatan mahkumlar iyi hal, şartlı tahliye veya sık sık çıkan aflarla salıverildiği için.

              Kısacası, adam öldürmek “çok kolay” ve “çok ucuz” olduğu için…

               Cinayet suçları için yasada öngörülen cezalar ağır gözüksede, daha başlangıçta devreye giren bir sürü hafifletici mekanizma ve indirimlerle yatılacak sürenin alabildiğine azaltılması, daha sonra infaz dönemi içinde çeşitli gerekçelerle mahkumun erken salıverilmesiyle fiilen yattığı sürenin 8-9 yıla kadar indirilebilmesi, katillerin yeni cinayet işleme cesareti ve fırsatı bulabilmelerinin en büyük nedenidir.

              “Suç makinesi” olarak tanımlanan, cinayet de dahil düzinelerle sabıkaları olduğu halde serbest bırakılan psikopat ve cani ruhlu kişilerin, sabıka kayıtlarını ve cinayet serüvenlerini dışarıya gurur verici bir kariyer gibi yansıtmaları ve yeni cinayetler için bir popülarite ve rant aracına dönüştürmeleri bu sayede mümkün olabiliyor.

               Öte yandan, Cumhuriyet tarihi boyunca çıkarılan 15 civarındaki (ortalama 8 yılda bir) genel ve özel af yasaları kapsamında; katillerin bazen serbest bırakılmasının, bazen de yatış sürelerinin iyice kısaltılmasının, halkta “öldürme suçunun cezasız bırakıldığı” algısının doğmasında büyük payı bulunuyor.

               Diğer mesleklerle, profesyonel katiller arasında niye benzerlik kuruyoruz?

               Türkiye’deki güvenlik, yargılama ve ceza sisteminin garabetini ve katillerin defalarca insan öldürebilmelerindeki rolünü vurgulamak için.

               Bu acı gerçekler, insan öldürenlerin, cezalarını gereği gibi çekmedikçe, bir daha insan içine çıkarılmamaları gerektiğini ortaya koyuyor.

              Yazıda, “adalet ve ceza sisteminin ‘profesyonel katillerin’ yetişmesine fırsat ve zemin hazırladığına” ilişkin ortaya konan görüş, içinde acı bir ironi barındırsa da ceza ve infaz sisteminin artık iyice laçkalaşmış bu utanç verici pratiğine bir son verilmesi gerektiğine vurgu yapıyor.

             İlgililerce hiç vakit geçirilmeden konuya el atılmalı ve gündemdeki ceza reformu yasasında bu sorun kamu vicdanını rahatlatacak şekilde kalıcı bir çözüme kavuşturulmalıdır. (Pırof. Dr. Ulvi Saran’ın Karar ceridesindeki makalesi olup, iktibas edilmiştir)