Arabayla yolculuk yaparken radyo spikerinin ilk haberinin döviz fiyatlarında ki artış olmasını söyleyince ülkem adına üzüldüm. Paranın tarihi, gücü, değeri gibi birçok husus fertleri olduğu kadar, devletleri de ilgilendirmektedir. Her ne kadar şimdi para yerine kart vs kullanılsa da nihayetin de ödeme ve alışveriş aracı olarak para anlam ve kıymetini korumaktadır.
Bağımsızlık sembolü olarak görülse de paralar bağımsız değildir. Başka ülke parası karşısında bir değer veya değersizlik söz konusudur. Maalesef Cumhuriyet döneminde siyasi tartışmaları bir kenara bırakırsak yüzümüzü ak edecek bir para başarısı ve politikası olmamıştır. İster milliyetçi olsun ister ümmet kavramıyla hayata bakın gerek ülkemiz ve gerekse İslam ülkeleri para konusunda sınıfta kalmışlardır.
Avrupa birliği dahi Euro para birimine geçerken bazı ülkeler birlikten ve para politikasından memnun olmadığı gibi ayrılmışlardır. Maaşları TL olarak alsak da devlet dahil birçok alım ve satım döviz üzerinden yapılmaktadır. Mesela kur korumalı sistem buna örnektir. İnsanlar gelirlerini Türk parasında biriktirmenin zarar olduğunu öğrenince üzülse de başka değer araçlarına koşmaktadırlar. Ülkemizde sanki iki para kullanılmaktadır, biri herkese açık TL diğeri ise ekonomi bilenlere açık döviz denen para çeşitleridir.
“İslâm öncesi Arap yarımadasında bunca itibar ve imtiyazlarına rağmen cahiliye dönemi Arapları, tüm ticarî faaliyetlerinde bölgenin tamamında geçerliliği bulunan Bizans’ın Dinarları ve Sasanî’nin Dirhemlerini kullanmışlardır. Kendilerine ait bir paraları olmamıştır. Hz. Peygamber, Hulefâ‐i Râşidîn ve sonrası dönemlerde para hususundaki durumun, yukarıda bahsettiğimiz cahiliye dönemi Araplarındaki durum minvalinde devam ettiği, Emevi halifesi Abdülmelik b. Mervan dönemine kadar bu konuda ciddi bir girişim ya da değişikliğin olmadığı söylenmektedir.
Hz. Peygamber büyük bir devrim yaparak ölçü ve tartılarda, özellikle para cinsinde bir birlikteliğe gitmiştir. İç ve dış kaynaklı farklı ölçü birimlerini “… mizanımız Mekkelilerin mizanıdır” diyerek terk etmiştir. Belirlenen ölçüler dışında, paralarda bir eksiltmeye gitmeyi de kesinlikle yasaklamıştır. Güçlü bir iktidar ve medeniyetin ürünü olan para basma işlemi fiilen Hz. Peygamber döneminde gerçekleşememiştir.
Fakat asıl gerçek daha çok yeni bir toplum yapısı oluşturma, yeni bir devletin temellerini atma konularına ağırlık verilmesi, yabancı güçlerin inanış ve iktidarını yansıtan paraları kullanmada şartlar gereği bir mahzur görülmemesidir.” (Bk; Cahiliye dönemi Araplarında para ve ilk İslam paralarının tedavüle giriş süreci Mehmet şimşir)
Kısacası İslam’ın ilk döneminden itibaren alınan tedbirler sonucu İslam dinarı piyasaya sürülmüştür. Peygamberimiz ve Raşit halifeler döneminde başlangıç seviyesinde bazı adımlar atılmıştır.
“İslâm Dinarı. Suriye ile yapılan ticaret dolayısıyla (Kureyş 106/1-2) İslâmiyet’ten önce Araplar tarafından bilinen ve kullanılan Bizans dinarı, İslâm’ın doğuşu ve yayılışı sırasında bir süre daha tedavülde kaldı. Orijinal İslâmî sikke olarak ilk dinar darbının Halife Abdülmelik b. Mervân tarafından 77 (696) yılında gerçekleştirildiği bilinmektedir. Bu arada Bizans altınının kullanımı da devam etti ve para darbı gerektiğinde mevcut alışkanlıklara ters düşmemek için İslâm darphânelerinde yine Bizans altını basıldı. Bizans dinarı darbedilirken ilk zamanlarda, üzerindeki Hıristiyanlık sembolü olan haçların tâdili veya kaldırılmasıyla yetinildi. Daha sonra bunların üzerine İslâm inancını belirten yazılar kazındı ve sonunda da resimsiz İslâmî dinarlar darbedildi.” (TDV İslam Ansiklopedisi)
“Paran kadar konuş” darbı meselini hepimiz biliriz. Bu sebeple paramız değer bakımından zayıf, olmayan parayı kullanıyoruz, paramıza güvenemiyoruz, çalışmayı sevmiyor ve israf ediyoruz bir de seçim kazanmak için para politikalarından taviz verince cebimiz bol rakamlı kâğıt dolsa da alım gücü ve değeri düşmektedir.
Kamu işçisi ile, asgari ücretli işçi arasında para tartışması olduğu gibi emekliler arasında da utanç verici farklılıklar vardır. İktidar kim olursa olsun, para daima parası olanları arayıp bulmaktadır. Para sahibi olmak bakımından kardeş olamadık. İşte bir ayet: “(Servet) içinizden sadece zenginler arasında dönüp dolaşan bir şey olmasın diye böyle hükmedilmiştir.” (Haşr, 7)