Organ ve doku bağışı konusunda toplumsal duyarlılığı arttırabilmek için ülkemizde her yıl 3-9 Kasım tarihleri Organ ve Doku Bağışı Haftası olarak çeşitli etkinliklerle kutlanmaktadır.
Bu tür etkinlikler sayesinde, organ bağışının ne kadar önemli bir konu olduğu tekrar hatırlanmakta ve toplumumuz bağış konusunda daha da bilinçlendirilmektedir.
Son yıllarda yapılan kampanyalar ve tanıtımlar sayesinde, Türkiye’de eski yıllara nazaran organ bağışında ciddi bir artış olmuştur. Buna rağmen ülkemiz, organ bağışı konusunda Batılı ülkelerin düzeyine hâlâ ulaşamamıştır. Organ ve doku bağışı bilincinin, ülkemizde bir an önce geliştirilmesi ve yaygınlaştırılması hayati bir öneme sahiptir.
Ülkemizde yapılan tüm organ ve doku nakillerinin, %75'i canlı donörlerden, %25'i ise kadavradan alınan organ ve dokulardan yapılmaktadır. Oysaki Avrupa ülkelerinde, canlı vericiden ziyade daha çok kadavradan alınan organlarla nakil ameliyatları gerçekleştirilmektedir.
Türkiye’de organ ve doku bağışı oranı milyonda dört iken, Almanya’da bu oran milyonda on dört, Fransa’da milyonda yirmi beş, Belçika’da milyonda yirmi sekiz, İspanya’da milyonda otuz beş civarında seyretmektedir. Bazı Uzak Doğu Asya ülkelerinde ise Şintoizm, Konfüçyüsçülük ve Taoizm gibi organ bağışına sıcak bakmayan inançlardan dolayı organ bağışı yok denecek kadar az seviyededir.
Ülkemizde her gün 8, bir yıllık süreçteyse toplamda 2928 kişi organ ve doku beklerken hayata veda etmektedir. Yapacağımız organ ve doku bağışları sayesinde, bu ölümlerin bir kısmının önüne geçebilir mutlu sonla biten eşsiz bir hikayenin başrol oyuncusu olabiliriz.
Organ Bağışının Dini Yönü
Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından yayınlanan, 3 Mart 1980 tarih ve 396/13 sayılı fetvaya göre; İslam dini açısından organ ve doku nakli caiz görülmektedir. Beyin ölümü vakaları ile ilgili olarak da 14.02.2006 tarihinde toplanan Diyanet İşleri Başkanlığı Fetva Kurul’u, eğer uzman doktorlardan oluşan bir heyet, yapacağı her türlü tetkik, tahlil ve değerlendirmeler neticesinde hastada tıbben kesinleşmiş bir beyin ölümü tanısına karar verirse söz konusu hastanın yaşam destek ünitesinden çıkarılmasında ‘dinen bir sakınca yoktur’ fetvasını yayınlamıştır.
Ayrıca, Kuveyt Vakıflar ve Din İşleri Başkanlığı'nın 14 Eylül 1981 tarih ve 87/81 sayılı fetvasıyla İslam Konferansı Teşkilatı İslam Fıkhı Akademisi'nin 11 Şubat 1988 tarih ve 4/1 sayılı fetvasında da belli şartlar çerçevesinde organ ve doku nakli caiz görülmüştür.
Aynı şekilde Mısır el- Ezher Üniversitesi Fetva Kurulu ve Suudi Arabistan merkezli Dünya İslam Birliği de organ ve doku nakline cevaz vermiştir.