2023 yılında vizyona giren Sound of Freedom (Özgürlüğün Sesi) filmi, merkezi Amerika Birleşik Devletleri olan çocuk pornografisi  sektörünün gerçek yüzünü anlatan son derece etkileyici bir film...

Filmin başrol oyuncusu, yönetmenliğini ünlü aktör Mel Gibson’un yaptığı “Tutku: İsa’nın Çilesi (The Passion Of The Christ)” filminde  İsa Mesih rolünü  canlandıran Jim Caviezel...

Filmin senaryosu gerçek bir hikayeden esinlenerek yazılmış. Filmde on iki yıl boyunca CIA’de ajanlık yapan Tim Ballard’ın başından geçen yaşanmış olaylar anlatılıyor.

Ajan Ballard, çocuk pornografisi videoları çeken ve bunların dağıtımını küresel çapta yapan bir çeteyi yakın takibe alıyor.

İşin içine girdikçe bu çetelerin, ABD derin devletiyle olan ilişkilerini, CIA’nın  bunları nasıl koruduğunu, ajanların bizzat çocuk kaçırarak çetelere teslim ettiğine şahit oluyor.

Hayatını riske atma pahasına bu karanlık bağlantıların üzerine giden ajan Ballard, çocukları istismar edip vidolarını çeken  fuhuş çetelerinin ABD Hükümeti tarafından nasıl  kontrol ve finanse edildiğini tüm dünyaya duyurma kararı alıyor.

İşte filmde de Tim Ballard’ın başından geçen bu olaylar anlatılıyor. Filmin vizyona girmeden önce herhangi bir tanıtımı yapılmamış. Nedeni ise başta CIA olmak üzere ABD hükümetinin filmden hoşnut olmaması. Tanıtımı yapılmamasına rağmen Sound of Freedom, beklentilerin çok üzerinde bir gişe başarısı elde etmiş.

Başrol oyucusu Jim Caviziel, senaryoyu okuduğunda çok etkilendiğini, kendisine yönelik her türlü baskı ve tehdide rağmen bu projede yer aldığını söylüyor.

Ünlü aktör, hâlâ tehditler aldığını ve  CIA tarafından taciz edildiğini de belirtiyor. Bir röportajında ise çocuk istismarı/fuhuşu ve pornografisi sektörünü koruyan güç odaklarına şu ifadelerle meydan okuyor:

“Yaptıklarınızın bedelini ödemek zorunda kalacaksınız. Medya, senden hiç korkmuyorum. Sen şeytansın! Küresel çocuk kaçakçılığı insanlığın en büyük belasıdır ve ne Kongre ne de 3 harfli kurumlar, çocukların annelerinden koparılmasına karşı çıkmıyor.

Çocuklara ne için ihtiyacınız var? Organlarını çalmak için mi? Kanlarından adrenokrom çıkarmak için mi? Tüm bu dünya sistemini, siz Amerikalıların bilmediği kişiler yönetiyor. Ve kendilerine ‘seçkinler’ diyorlar.”

ABD’de her yıl 800 binin üstünde göçmen çocuğun kaybolduğu ve bu çocuklardan bir daha haber alınamadığı düşünülürse ABD çocuk pornografi sektörünün hangi kaynaklardan beslendiği rahatlıkla anlaşılabiliyor.

Dünyanın dört bir yanında küresel pornografi çeteleri, uyuşturucu ve organ mafyaları ve bunlarla beraber hareket neden gizli istihbarat örgütleri yüzbinlerce çocuğu kaçırıp kötü emelleri için kullanıyor.

Küresel çocuk pornografisi organizasyonun başında ise Siyonist odaklar ve CIA, Mossad gibi istihbarat örgütleri yer alıyor. Hollywood da beyaz perdenin sihirli gücünü kullanarak bu ahlaksızlığın en önemli aktörlerinden...

Tüm dünyaya sözüm ona adalet, demokrasi, hümanizm ve özgürlük dersi veren Batı, perde arkasında şeytana hizmet etmeye devam ediyor.