Dünyanın dört bir yanında hatta İsrail’in başkenti Tel Aviv’de bile Gazze’de yaşanan aşağılık soykırım protesto edilirken ülkemizdeki bazı kesimler, İsrail terörünü kınamak yerine Gazze için sokaklara dökülen vatandaşlarımızı eleştirerek meseleyi farklı yönlere çekmeye çalışıyor.
Esasında bu kesimlerin tek bir amacı var o da Filistin için yapılan barışçıl eylemleri itibarsızlaştırmak. Bunu yaparken de toplumumuz için büyük önem arz eden Doğu Türkistan konusunu öne sürüyorlar.
Normal zamanlarda Doğu Türkistan’ı ağzına almayan malum çevreler, Gazze konusu açıldığında sanki çok da umurlarındaymış gibi Uygur Türklerinden bahsederek duygusal manipülasyon yapıyorlar. Emin olun ki Doğu Türkistan’da yaşanan zulüm bu çevrelerin, zerre kadar yüreğini sızlatmıyor...
Bunlara Doğu Türkistan’ın haritadaki yerini sorsanız gösteremezler. Ya da Doğu Türkistan tarihi ile ilgili iki kelam et deseniz ağızlarını açamazlar. Altay Kartalı Osman Batur’u tanıyor musun deseniz şaşkın şaşkın yüzünüze bakarlar. Doğu Türkistan davası için ne yaptın deseniz kem küm eder hemen konuyu değiştirirler. Hatta birçoğu Doğu Türkistanlı soydaşlarımızı aşırı dinci olarak tanımlamaktan da imtina etmezler.
Şu tartışılmaz bir gerçektir ki Doğu Türkistan’da yaşanan zulüm için yıllardır sokaklara dökülen, Uygurlu kardeşlerimize yardım kampanyaları düzenleyen, Uygurlu öğrencilere burs veren dernek ve vakıfların çoğunluğu yine dini ve milli hassasiyeti yüksek sivil toplum kuruluşlarıdır. Sadece merhum Necmettin Erbakan Hoca’nın, merhum Muhsin Yazıcıoğlu’nun, İHH Vakfının Doğu Türkistan’a yönelik yardım ve lobi faaliyetlerine bakmak bile bu konuda yeterli delili oluşturacaktır.
Doğu Türkistan kanayan yaramızdır. Turan diyarı büyük bir zulüm altında inim inim inlemektedir. Komünist Çin’in insanlık dışı uygulamalarına maruz kalan Uygur Türkleri ölümcül bir asimilasyonun pençesinde soylarını ve inançlarını devam ettirebilme mücadelesi vermektedir. (Gazetemizin internet sitesinden bu konudaki yazılarımı inceleyebilirsiniz.)
Bir zulmü başka bir zulümle mukayese edip buradan sahte ve temelsiz bir milliyetçilik damarı oluşturarak Gazze protestolarını itibarsızlaştırmaya çalışmak iyi niyetli bir tutum değildir. Gazze için yapılan eylemlere Uygurlu kardeşlerimiz de katılmaktadır.
Dünyanın dört bir yanında Doğu Türkistan davasının sancaktarlığını yapan sivil toplum kuruluşları kendi sıkıntılarına rağmen İsrail’i kınayan açıklamalar yaparak Gazzeli mazlumların yanında olduklarını açıkça göstermektedir. Filistin sadece Türkiye Müslümanlarının değil tüm İslam dünyasının hassas noktasıdır... Doğu Türkistan’dan gelen görüntülerde soydaşlarımızın Gazze için ettikleri dualar ve yakarışlar insanın içini ısıtmakta, “Mazlumun mazluma ettiği duadan daha kıymetli ne olabilir ki...” sözünü akıllara getirmektedir.
Son dönemlerde kendini milliyetçi olarak tanımlayan İslamsız/seküler bir milliyetçilik düşüncesini özellikle gençlere empoze etmeye çalışan malum çevrelerin, gerek MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin, gerek BBP Genel Başkanı Mustafa Destici’nin, gerekse de Doğu Türkistan Milli Meclisi Başkan’ı Seyit Tümtürk’ün Gazze konusundaki duyarlı ve ilkeli tavrını örnek alması gerekmektedir.
"Canın o topraktan daha değerliyse üzerinde yürüdüğün yer senin vatanın olamaz." Uygur Atasözü