Ellerimiz, ayaklarımız, gözlerimiz… Çiftmiş gibi görünen uzuvlarımızın yapısına baktığımızda işlevleri aynı gibi görünür. Düşündüğümüzde, en azından yönlerinin farklı olduğunu görürüz. Birbirlerinin eksiklerini gideren tamamlayıcı görevlere sahiptirler. Evliliklerde de eşler arasındaki durum bundan ibarettir. Araştırmalarımıza baktığımızda çoğunlukla farklı karakterlerin bir araya gelmiş olduğunu görüyoruz. Rabbim, öyle ayarlamıştır ki; biri sessiz ise diğeri konuşkan, biri girişken ise diğeri çekingen, biri sinirli ise diğeri sakin, biri iş bitiricilikte tez ise diğeri yavaş. Bunun gibi örnekleri çoğaltmak mümkündür.
Eşlerimiz ile farklı olduğumuzu kabullenmek gereklidir. Öncelikle eşimiz ile farklı olduğumuz fikrine kendimizi alıştırmalıyız. Farklılık güzeldir aslında. Seninle aynı düşünen, aynı davranan biri seni tamamlayamaz. Ancak, yönü farklı olursa tamamlama gerçekleşebilir. Bazen eşimizi kendimize benzemesi için zorlarız. Oysa onun farklı bir kişiliğe sahip olduğunu düşünebilseydik, mutlu bir hayatımız olabilirdi. Kişinin karakteri altı yaşında tamamlanır. Peygamber Efendimiz bir hadis-i şerifinde şöyle buyurmuştur. ’’Bir dağın yerinden ayrıldığını işitirseniz tasdik edin. Ama bir kişi huyunu değiştirmiştir derlerse tasdik etmeyin. Çünkü insanın yaradılışındaki huy devam eder.’’ Bu hadis-i şerifte de olduğu gibi insanın karakterinin değişmeyeceği bildirilmiştir. Fakat saygı duyarak gönül kırmayarak yapılan yönlendirmeler ile kişinin karakteri değişmeden de faydalı hale getirilebilir. Örneğin Hz. Ömer (r.a.) sert mizaca sahip biriydi. İslamla tanıştıktan sonra mizacı değişmedi. Fakat güzel ve faydalı hedeflere yönlendirildi. Hz. Ebu Bekir (r.a.) Yumuşak karakterliydi. O da farklı şekilde islama hizmet edenlerdendi. Peygamber efendimiz ne Hz. Ömer (r.a.)’ i, ne de Hz. Ebu Bekir (r.a.)’i değiştirmeye çalışmadı. Onları karakterlerine uygun olarak görevlendirdi. Mısır, buğday olmaz; buğday da mısır olmaz. Fakat verilen güzel emek karşısında kaliteli bir ürün elde edebilir sonra da kaliteli üründen daha çok faydalanabiliriz. Eşlerimizden de değiştirme mücadelesi vermeden karakterlerine uygun halde faydalanabiliriz.
Bir hadis-i şerifte ‘’Kadın kaburga kemiği gibidir. Onu doğrultmaya kalkarsan kırarsın. Eğer ondan faydalanmak istersen bu haliyle de faydalanabilirsin.’’ buyrulmuştur.
Gerek eşimize gerek çocuklarımıza yaptığımız en büyük hatalardan biridir karakterinin değişmesini istemek. Karakterine saygı duymayıp değiştirme mücadelesi verirken ne yazık ki hepimiz için mutsuzluk üretiyoruz.
Bazen kişi eşinin farklı düşünüşünü, farklı davranışını yadırgar. Kendisi gibi olmayışını sorgular. Çoğunlukla evliliklerdeki mücadele, tartışma, hatta kavgalar eşlerin birbirlerini olduğu gibi kabullenmeyişinden ve eşini değiştirme yarışından kaynaklanır. Eşine sadece saygı duyup onu eleştirmeyen onu olduğu gibi kabul edebilen kişiler mutluluğu yakalayabilirler.
SAYGI unsuru tüm evlilikler için en önemli olandır. Eşler arasında her ne olursa olsun saygı her şeydir. Saygı olduğunda sevgi de, güven de arkadan gelir. Ancak gönlü kırılmayan insanların kalpleri birbirlerine ısınabilir. Bu da saygı ile mümkündür.
İnsanın karakteri altı yaşında tamamlanır. Oysa eşler neyin kavgasını yapıyor. Eşinin yıllarca oturmuş olan karakterinin değişebileceğine inanmak mümkün mü?.. Eşinin karakterine saygı duymayıp onu değiştirme mücadelesi veren kişiler hem kendileri mutsuz oluyorlar hem de eşlerinin hayatını karartıyorlar. Kendisine uymayan karakteri değiştirmeye çalışmak, beceremediğinde de “mutlu değilim’’ deyip boşanmak yerine Rabbinden mükafatını bekleyerek, farklı olanla mutlu olmayı başarmak gerekir bazen. Mutlu olmayı beceremezsek mutsuz ailede yetişen evlatlar da kendi ailelerini kurduklarında yetiştiği ailede gördüklerini uyguluyorlar. Bu durum nesiller boyu mutsuz insanlar demek oluyor. Gelin bir değişiklik yapalım ve eşimize saygılı olalım. Onun farklı oluşuna güzel bakıp, tebessüm ile yüzüne bakalım. Eşler birbirini tamamlar. Saygı sevgiyi, sevgi de mutluluğu getirir bunu unutmayalım.