Bu hafta çok sevdiğim bir genç kızımızın yazdığı şiiri okurlarımız ile paylaşmak istedim.
Ubudiyet yolunun günah yüklü biçareleriyiz
Şu alem-i dünyadan mutlak bir an göçeceğiz
Kanmayasın dostane gülüşlere, fani sevmelere
Leyla'da gördüğü Mevla'ydı Mecnun'u düşüren dillere
Dimağlar puslu, aldanıyor insanoğlu
Ahirzaman dedi bu asra Allah'ın rasulu
Savruluyor, kanadı kırık serçe misali çırpınıyor beşer
Gülabdanlarla sunulmuş zehirli bir bal ki etmiyor hazer
Aldı yürüdü dillerde bir 'elalem' safsatası
Yalan sevgilerin sana gülümseyeceği son yer kabir kapısı
İnmiş göze perdeler masivada boğulmuşuz
Prangalı ayaklarımızla derde düçar olmuşuz
Kalem yazar, övünen kağıttır
O Hakim-i Zülcelal'den gayrı yar var mıdır?
Ebedi sanma bu hayatı, ukba hak ölüm var
Dön bak aynaya, saçındaki aklardan ala haberci mi var?
Tesadüfün çocukları yaradılışa dedi:evrim
Sure-i tin'de buyurdu Hak teala:insan ki ahsen-i takvim
Dün gıyabında konuştuğunun bugün yüzüne gülersin
Ey insan, ölü kardeşinin etini yemekten tiksinmez misin?
Kün emrine ram olmuş topyekün kainat
Esmasını tanıtıyor her nakışta o yüce zat
Dün geride kaldı, dövünmek beyhude, yarın için çalışmalı
Geceyi gündüze katıyor alem-i islamın hasımları
Fatıma ol sen evlat, Osman ol hayasıyla melekleri utandıran
Yahut ol el-Karani gibi iki gönlü de kırdırmayan
Gönle sürur, mühürlü kalbimize ferahlık ver ya Rab
Sen razıysan gayrısı boş, yakındır vuslat
Merve küçükler-FTR 3