Ebû Hüreyre radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: "İnsanoğlu öldüğü zaman bütün amellerinin sevabı da sona erer. Şu üç şey bundan müstesnadır: Sadaka-i câriye, istifade edilen ilim, kendisine dua eden hayırlı evlat." (Müslim, Vasiyyet 14. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Vasâya 14; Tirmizî, Ahkâm 36; Nesâî, Vasâyâ 8)
Günümüzde çoğunlukla aileler evlatlarını daha az görmekteler. Bu az görüşme durumu özellikle ebeveyni tedirgin etmekte. Tüm gün evladından ayrı olan ve onunla vakit geçiremediği için vicdanı rahatsız olan anne ve babalar vicdanının sesini bastırabilmek ve biraz olsun suçluluk psikolojisinden kurtulabilmek için çocuklarını gördükleri andan itibaren her isteklerini yapmaya ve şımartmaya gayret eder…
Gerek anne ve babanın çalışması ve çocuğun başkaları tarafından büyütülmesi; gerekse televizyon, bilgisayar, telefon veya arkadaşları ile uzun süreli faaliyetler veya evin dışında fazla vakit geçirmeleri, çocukların yalnız kalmasına sebep olmakta... Özellikle annelerin kendilerini eğlendirecek faaliyetleri evladı okuldayken yapmaları ve okuldan gelen çocuğu ile sürekli iletişim halinde olmaları büyük bir kazanç olacaktır. Evladımızın duygusal gelişimi zihinsel gelişiminden daha öncedir. Zihinsel gelişimi genel olarak yaşı ile orantılıdır. Duygusal gelişim ise ilk yıllarda gördüğü, duyduğu, hissettiği ile olgunlaşır. Anne veya babanın çocuğu ile birlikte vakit geçirmesi, çocuğun gelişimine büyük katkı sağlar. Bizler evladımızı serbest bırakarak bilgisayar başında veya televizyon başında çokça vakit geçirmesine sebep olarak en büyük kötülüğü yapmış oluruz. Bir çok anne baba önce çocuğunu ya teknolojiye ya da bakıcıya bırakarak evladından uzak kalıyor. Sonra da suçluluk duygusu ile çocuğu ile geçirdiği kısacık vakitte her istediğini neredeyse sınırsız yapmaya gayret ediyor. Çocuk bu durumu fark ettiği zaman anne-babasının bu halinden faydalanmaya başlıyor. Her istediği yapılan çocuk, şımarmaya ve sınır tanımamaya alışıyor.
Evlatlarımızın belli yaşa kadar öncelikle anne şefkati ile eğitilmesi gerekir. İslam dininde çocuğun nesebi babaya bağlı olsa da belli yaşa kadar annenin sevgi, şefkat, güven, ahlak, mahremiyet, hoşgörü, helal-haram, dini inanç, vb. duygusal eğitiminden geçmelidir. Baba da işten evine geldiğinde evladını devralmalı, evladı ile hem oyun oynamalı hem de evladına ilim öğretmelidir.
Evlatlarımız asi ve şımarık olmuş ise bilelim ki ‘’çocuk bal mumu gibidir. Hangi şekli verirsek o şekli alır.’’ Anne- baba olmak kolay bir iş değildir. Evladımızın olacağına çok seviniriz fakat neye sevindiğimizi pek de düşünmeyiz. Her evlat yeni bir sorumluluk demektir. Evladımızın olmasını istiyorsak mutlaka nasıl yetiştireceğimiz ve Rabbimize hesabını nasıl vereceğimizi düşünmek zorundayız…
Hem evlat istiyoruz Rabbimizden, hem de onunla biraz oynayıp sevdikten sonra bıktığımız bir eşyamız gibi ilgiyi kesiveriyoruz. Eğer evlat vermişse Yaradan; mutlaka onu, Yaradan’ını bilen, İslam’a hizmet eden biri olması için yetiştirmemizi de istiyor…
Evlatlarımızla yeterince vakit geçiremiyoruz sonra da her isteklerini yaparak onları sınırsızlığa, kuralsızlığa alıştırıyoruz. Zannediyoruz ki, büyüyünce aklı başına gelir ve istekleri makul bir hal alır. Hayır, hiç de öyle olmuyor. Sınır konulmayan ve her istediği yapılan çocuklar büyüdüklerinde de kendisinden daha önemli kişilerin olmadığını düşünürcesine sınırsız isteklerine devam ediyor. Ailesi ne kadar çabalarsa çabalasın isteklerine yetişemez hale geliyor. İsteklerine yetişemeyen ailesini anlayamadığı için çoğunlukla aile ile ilişkileri bozuluyor.
Evladımız, canımızdır. Çok sever çok merhamet ederiz. Evlatlarımızın mutlu olması için çabalar dururuz. Ama onların duygusal gelişimini doğru veremezsek bu durumun bize kötü olarak döneceğini, hem evladımızın hem de bizim mutsuz olacağımızı unutmamalıyız Çocuklarımızın bir daha geriye dönüşü olmayan yıllarını doğru ve yeterli eğitim alarak geçirmelerini sağlamalıyız. Bunun için de onlara yeterince vakit ayırmalıyız.
Evlatlarınızın şımarık, doyumsuz ve mutsuz olmasını istiyorsanız, onların her istediğini yapın!..