Bugün köşemizde, insanın niyeti doğrultusunda neler elde edebileceğini göstermesi yönüyle önemli olan, duygu dolu ve ilgiyle okunabilecek bir alıntı var…

İstedim ki insanı derin derin düşündürecek bu kıssadan hisseyi, Bizim Bahçe’nin tiryakileriyle paylaşayım…

Önce okuyalım…

Kefilim beni aldı, malının zekatını dağıtmak için fakir köylerin bulunduğu güney hattına götürdü.

Dağıtılacak zekat parası zarfların içine konulmuştu. Ve her bir zarfta 5000 riyal vardı. Köyün birinden çıkıp Cidde

- Cezan hattına doğru giderken yolda yaşlı ama dinç ve sağlığı yerinde, 70 - 75 yaşlarında bir adamın yürüdüğünü gördük.

Arkadaşım:

- Bu adam bu vakitte bu çölde ne yapıyor? dedi.

Şoför:

- Kesinlikle Yemenli bir kaçaktır. dedi.

Durduk ve adama selam verdik.

- Neredensin?

- Yemen'den..

- Nereye gidiyorsun?

- Kabe'yi özledim!..

- Ziyaret için iznin var mı?

- Yok vallahi, izin almadım.

- Niçin izin almadın?

- 2000 riyal ödemem gerekiyor; bende ise sadece 200 riyal var. 100 riyal araba parası versem geri 100 riyalim kalıyor.

Arkadaşım:

- Tamam amca. Ne kadardır yürüyorsun? dedi.

- 6 gündür. dedi.

- Yemek yedin mi?

- Hayır, oruçluyum.

Arkadaşım:

- Buraya kadar en az 5 polis kontrol noktası geçtin. oralardan nasıl geçtin? dedi..

- Vallahi ben onların yanından geçerken hiç kimse bana bir şey sormadı.

Ben, çalışmak için mi geldin? diye sordum.

- Hayır. Vallahi Kabe'yi özledim. Umre yapmak için Mekke'ye gidiyorum.

Arkadaşım:

- Sen bu yolda yürürken polis devriyeleri seni iyi yakalamadı!?..

- Yarım saat önce yaklaşık 50 km geride bir devriye beni tuttu ve buraya 1km uzaktaki şubeye götürdü. Bana nereye gittiğimi sordular. Onlara Kabe'ye gitmek istediğime yemin ettim ve beni bıraktılar. Dedim ki kendi kendime 'Subhanellah, Rabbim seni bu yere bir an önce ulaştırmak ve işini kolaylaştırmak için güvenlik görevlilerini gönderdi.'

Arkadaşım kalktı ve ona iki zarf verdi.

- Al; bu zekat parası..

Adam zarfları aldı ve:

- Allah razı olsun. dedi.

Tabi adam içinde ne kadar olduğunu bilmiyordu.

- Suudi parasını tanıyor musun? dedim.

- Evet

- İyi, zarfları aç ve parayı kemerine koy kaybolmasın..

Zarfları açtı ve içinde 10000 riyal olduğunu görünce:

- Bunun hepsi benim mi!? diye sordu.

- Evet senin dedik.

Adam bayılarak arabanın üzerine düştü. Arabadan indik ve adama su serptik. Kendine gelince bağırarak:

- Bunun hepsi benim mi? bunun hepsi benim mi? diyordu.

Oturdu ve çok derinden ağlamaya başladı. Arkadaşım onu biraz ileri götürelim dedi. Bizimle arabaya bindi ve biraz dinlendikten sonra; niye bu kadar ağladığını sordum:

- Benim Yemen'de bir evim var. Evimin yanında da bir parça arazim vardı. orayı Allah rızası için hibe ettim. Ben ve ailem orada taş ve çamurdan bir cami inşa ettik. inşaatı bitti ancak içini donatacak bir kaç basit eşyaların alınması kalmıştı. Düşünüp duruyordum bu caminin tefrişatını nasıl yapacağım diye...

Hepimiz ağladık..

Peygamber (S.A.V.)'in sözü aklıma geldi.

"Kimin derdi ahiret olursa dünya ayağına gelir" Ve yine bir Hadisi şerifte: " Kimin arzusu ahiret olursa, Allah onun kalbine zenginliğini koyar ve işlerini derli toplu kılar, artık dünya boyun eğerek onun peşinden gelir. Kimin hedefi de dünya olursa, Allah iki gözünün arasına fakirliği koyar, işlerini darmadağınık eder. Neticede dünyadan da eline, kendisine takdir edilmiş olandan fazlası geçmez."

Bu sırada arkadaşıma ona biraz daha vermesi için işaret ettim. Arkadaşım ona iki zarf daha verdi ve miktar 20000 riyal oldu.

Adam arabadan inmeden önce kekeleyerek dua ediyor ve ağlıyordu.

Ve yine sevgili Peygamber (S.A.V)'in sözü aklıma geldi:

"Siz gerçekten hakkıyla Allah'a tevekkül edebilseydiniz. Allah, sabah aç gidip akşam tok dönen kuşları rızıklandırdığı gibi sizi de rızıklandırırdı."

İnancın, insan için ne denli önemli olduğunu anlatan bu müthiş yazıyı okuyan ve bu duyguları paylaşan okuyucularımıza,  “Peygamber çiçekleri” gitsin istedik…