Salgınla mücadele tüm hızıyla devam ediyor ve bir müddet daha sıkıntılılarla iç içe yaşamaya devam edeceğiz. Hafta sonları uygulanmak ta olan sokağa çıkma kısıtlaması, vaka sayısında artışın önüne geçtiği hatta birazda gerilettiği tespitleri yapılmakta.
Tümden kapama yapamıyorsanız ki bu ekonomik şartlarda çokta mümkün gözükmüyor, bu takdirde kontrollü iktisadi yaşama izin vermek zorunluluğu doğuyor.
2021 yılı Bütçe görüşmeleri TBMM’de tamamlandı ve öngörülen bütçe açığı iki yüz kırk beş milyar olarak ilan edildi.
Dolayısıyla bu bütçe kalemi ile iktisadi yaşama finansa etme ihtimali yok, daha anlaşılır bir ifade ile berbere de karşılıksız kaynak aktarımı yok sanayi tesisine de.
Bugüne kadar uygulanan kredilendirme ve borçlandırma anlayışı devam edecek, sosyal devlet anlayışı karşılık bulamayacak, gerekçe bütçe tükendi Merkez Bankası rezervleri eksi bakiye vermekte.
AKP Hükümetlerinin 19’ncu bütçesi yani kendilerinin hazırlayıp TBMM’ne sundukları bütçe kalemleri söylüyor.
İki önemli kalem var ki 2021 yılının özeti niteliğinde;
Yatırıma ayrılan pay, 89.1 milyar,
Faiz giderlerine ayrılan pay 179.5 milyar.
Yatırıma ayrılan pay göstermekte ki merkezi bütçeden çark caddesi esnafına da organize sanayilerinde faaliyet sürdüren sanayicilere de, karşılıksız hibe niteliğinde kaynak aktarılmayacak.
Hele ki asrın illeti ile mücadele verildiği Sağlık Bakanlığına 18.5 milyar gibi düşük bir kaynak ayrıldığı düşünüldüğünde, ne ile karşı karşıya olduğumuzu kıyaslayarak görme olanağına sahibiz.
Bu açığı yerel yönetimler kaynaklarının elverdiği ölçüde gidermeliler ancak şu güne kadar bu hususta yeteri oranda kaynak aktarımı yapmadıkları da ortada.
Adapazarı Belediyesi esnafa yönelik hediye çeki ve kumanya dağıtımı yaptı, salgının ilk dönemlerinde ve geçtiğimiz günlerde alışveriş çeki dağıtımı gerçekleştirdi.
Yeterli mi değil tabii ki çok daha fazla kaynaklara ihtiyaç varken…
Geçtiğimiz hafta 3 aylık süre için açıklanan nakdi ve kira yardımı, simgesel bir nitelikte öte gitmeyecek büyüklükte.
Özellikle bizi kıskanıldığı düşünülen Batı Devletlerinin hibe kaynak aktarımı düşünüldüğün de kıyas bile yapılamayacak boyutlarda.
Merkezi hükümet bütçesi ve ne getireceği ortada, esnaf ve yatırımcı kaderine terk edilmiş durumda, sosyal devlet desteğini bu şartlar altında arkasında hissetmesinin tek adresi yerel yönetimler.
Sosyal belediyecilik, belediyeleri sadece alt yapı çalışmaları yapan bir kurum olarak görmeyen, özellikle belediye sınırları içerisinde yaşayan insanları sosyo- kültürel yapısına katkı koyan ve yaşamı kolaylaştıran sosyal boyut içeren katkılar koymaları hususunda sorumluluk üstlenilen kurumlar olarak tarif edilmekte.
Unutulmamalı ki bu süreçten en çok etkilen hiç şüphe yok ki işyerlerini kapatmak zorunda kalan küçük –büyük esnaf ve sanayici.
Ve bu hususta en büyük sorumlulukta Sakarya Büyükşehir belediye başkanı Ekrem Yüce’ye düşmekte, bugüne kadar sorumluluğunun gereğini yerine getirdiği söylenemez.
Esnafa yönelik kayda değer katkı sunmadı, salgınla mücadele etkin bir şekilde sürdürülmeye devam ediyor, mücadeleyi esnaf kendi imkanları ile vermekte.
20 bine yakın esnafın kepenk kapattığı düşünülürse, esnafın içinde bulunduğu durumu sanırım daha iyi anlatacak bir başka ifade bulmaya gerek yok.
Ve belki de hepsinden önemlisi şehir kendi iç dinamikleri ile yerel esnaf desteklenmeli, alışverişini komşundan yapmalısın.
Birbirimizin yaşamına destek olalım, bize bizden başka yardım olacak yok.
Hele ki bu bütçelerle hayal kurmaya da gerek yok, devlet bize yetişemeyecek.
Biz bize yeteriz . . . .