Refah Partisi ile 1990’lı yılların ortalarında tanıştım…
O günleri, haftaları, ayları unutmam mümkün değil…
O zamana kadar tüm partileri araştırmıştım…
Gazeteci olarak hangisinin yanında yer almam ve hangi düşünceye hizmet etmem konusunda hayli uzun süre düşündüm…
Karar kıldığım parti ve vardığım durak; mütedeyyin, inanmış insanların peşinden koştuğu, rahmetli Prof. Dr. Necmettin Erbakan liderliğinde, farklı bir anlayışla yola koyulan Refah Partisi oldu...
1994-99 dönemi için yerel seçimler kapıdaydı…
Benim ilgim dikkatlerini çekmiş olacak ki zamanın il başkanı Nezir Aydın ile Gazeteci Ömer Yaşar ve partide her zaman tek geçtiğim, güler yüzlü, bugünün il başkanı Fahrettin Abay’dan oluşan bir ekip, bana partilerinin belediye başkan aday adayı olmam için teklifte bulundu…
Bu konu uzun…
Zamanı gelince anlatılacak bir anı olarak kaldı hayatımda…
Ankara’ya bildirilen belediye başkan aday adayları arasında Aziz Duran ve Tahsin Kodalak da vardı, benimle beraber…
Çok geçmeden aday ismi belirlendi, bize de meclis üyeliği düştü…
Üniversite profesörlerinden Ömer İnan’ın başkanlık yaptığı bir seçim karargahı oluşturuldu ve yoğun bir çalışma dönemi başlatıldı…
Zira halkın önemli ölçüde sevgisini ve saygısını kazanan bir başkan olarak, karşımızda Ünal Ozan vardı…
Mahalle mahalle, semt semt, kahve kahve dolaşarak yaptığımız konuşmalara rağmen işin zorluğunu biliyorduk…
Ancak azimle yola devam ediyorduk ve son günlere doğru moralimiz hayli yükselmişti…
Çünkü kazanacağımıza yönelik ümit ışıkları yanıp sönmeye başlamıştı…
Daha önce SATSO’da genel sekreterlik görevi yapan Aziz Duran’ın, giderek yoğunlaşan destekten kaynaklanan moralle zaferin kazanılacağına yönelik duygular pekiştikçe, daha da yüzü gülüyordu…
Gün geldi, halk sandığa koştu…
Ve zafer Refah Partisi’nin olmuştu…
Coşkulu kalabalık bulvarı zafer turlarıyla dolduruyordu…
Evet…
Halkımız kararını vermişti…
Belediyecilikte farklı bir hizmet anlayışıyla yepyeni bir dönem başlıyordu…
Dualarla kurbanlar kesilerek göreve başlayan Aziz Duran özellikle ilk dönemde sağlanan başarının getirdiği moralle iki dönem daha belediye başkanı olarak, Sakarya belediyecilik tarihinde “Üç kez üst üste başkan olmak” gibi bir onuru yakalamıştı…
Aziz Duran başkan, ben ise başkan vekili olarak hizmet verdiğimiz ilk dönemde zaman zaman da olsa bazı konularda ters düşsek de birbirimize olan saygıyı hiçbir zaman yitirmedik…
O dönemde Adapazarı Belediyesinde sağlanan hizmet, daha sonraki kazanımların yolunu açıyordu adeta…
Bu büyük başarıda eşi Nesrin Duran’ın adını da zikretmeden geçmek olamazdı elbette…
Duyduk ki her ikisi de Koronavirüs denilen sıkıntının içine düşmüş…
Eşinin durumunun hafif, Aziz Başkan’ın ise sıkıntılı olduğuna yönelik haberler geliyordu…
Dün sabaha Aziz Duran’ın vefat haberiyle uyandık…
Yaptıkları ve yapamadıklarıyla üç dönem bu şehre hizmet eden Aziz Başkan’a karşı bundan gayri bize düşen görev, ardından hakkımızı helal etmek ve rahmet dilemek…
Bu duygularla Duran ailesinin tüm mensuplarına başsağlığı, Aziz Duran’a ise yüce Mevla’dan rahmet diliyoruz…