Trafik sıkışıklığının yaşanmadığı, yayaların zorlanmadığı, havanın kirlenmediği, araç sayısının böylesine alabildiğine alıp başını gitmediği, o sakin, o temiz, o derli toplu Adapazarı’nı bilirim, mazide kalan…
Bir şey daha bilirim; hiçbir şeyin yerinde saymayacağını, her şeyin canlı-cansız günün birinde değişime uğrayacağını…
Orhan Camii ile Migros binası arasında ve Adapazarı eski hizmet binasının kuzey kısmında “birevlekolda” sıralanmış yağız atların çektiği faytonlar durağını bu ilde bilen, yaşayan insan sayısı sanıldığı kadar çok değildir…
Şunu anlatmak istiyorum; O yıllarda (1950-60) otomobil sahibi zenginlerin sayısı ismen bilinir ve sayılırdı…
Bugün için böyle bir şey asla söz konusu değil…
İlimizde değişmeyen neredeyse hiçbir şey kalmadı…
Eskiden vasıta sahipleri araçlarını Serdivan, Erenler, Karaağaçdibi ve benzeri uzak semtlerden merkezdeki işyerlerine gelmek için istisnalar dışında kullanmazlardı…
Bunun yerine ya yürürler ya bisiklete binerler ya da gerekirse faytonları tercih ederlerdi…
Böylece daha sağlıklı ve selamlı bir yaya trafiği oluşurdu…
Şimdi özellikle genç ve orta kuşak başta olmak üzere belli bir yaşa gelmiş herkes özel otoları ile gelir oldu işyerlerine…
Şehiriçi trafiği de döndü Arap saçına…
Cadde, sokak ve kaldırımlar otopark haline geldi…
Bugün işçisi-işvereni, fakiri-zengini arabası olmayan yok gibi…
Bir dostun ifade ettiği gibi, “arabası olmayanı dövüyorlar” neredeyse…
Hal böyle olunca bir zamanlar şehir dışına gidişlerde garajlardan çıkarılan araçlar, günümüzde şehir merkezinde trafiği kilitleyip sıkışıklıklara yol açar duruma geldi…
Bilirim, bizim toplumun hayatında önce ev, sonra vasıta önemli bir yer işgal eder…
Artık ev ve otomobil almak zor değil…
Çalışan herkes bu imkana kavuşabiliyor bir şekilde…
Üzerinde durduğumuz konu, dün belli şartlarda kullanılan araçlar bugün günün her saatinde ve her mesafede rahatlıkla ve düşüncesizce kullanılır hale geldi…
Hal böyle olunca kazalar, masraflar ve hava kirliliği hayatı neredeyse çekilmez hale getirdi…
Teknolojinin ve yaşam koşullarının getirdiği kaçınılmaz değişiklikler bir yana otomobil kullanmada gelinen nokta, şehrimizin ve dahi ülkemizin en önemli sorunu olarak gündemde…
O nedenle diyoruz ki, bu hayati konuda önlemler alınsın tez elden…
Aksi halde çözümü zor bir sürece doğru savruluyor şehirlerimiz…
Gelin araçlarımızı kullanmada aile içi bir planlama yaparak başlayalım işe…
Göreceksiniz o zaman sadece araç sahipleri değil, araçsız olanlar da mutlu olacak…
Ve hayatı daha renkli, anlamlı ve yaşanılır kılacak…
Bu duygularla, herkese ve her kesime yola çıkmadan evvel bir kez daha düşünmesi dileğiyle...