Peygamber Efendimiz (s.a.v) şöyle buyurmuştur: ‘’Yalan rızkı azaltır.’’(Ebuşşeyh, İsfehani)
Peygamberimiz bir Hadis-i Şerifinde de şöyle buyurur: ’’Şu üç şeyden biri kimde bulunursa, o kimse, namaz kılsa da, oruç tutsa da münafıktır: Yalan söylemek, sözünde durmamak, emanete hıyanetlik.) (Ebu Davud)
Peygamber Efendimiz (a.s) yine bir Hadisinde: ’’Yalan söyleyenin ağzının bir taraftan kulağına kadar demir çengelle yırtılacağını, diğer tarafa geçildiğinde, önceki yırtılan tarafın iyi olacağını, sonra da iyi olan tarafın tekrar yırtılarak bu şekilde kıyamete kadar, kabrinde azabın devam edeceğini bildirmiştir.(Buhari)
Yalan kötü bir alışkanlıktan ibarettir. Aslında bir hastalıktır. Eğer yalan söylediğinde bir kazancın olmuşsa, yalana devam etme hastalığına yakalanıverirsin. Eğer bu konuda birkaç ayet veya hadis öğrenmişsen nefsinin mücadelesi başlar. Allahtan korkman seni doğru yola ulaştıracaktır.
Şeytan insanlara sürekli kötülüğe çağırırken melek de sürekli iyiliğe çağırır. Şükürler olsun ki Rabbimiz bizi seviyor da bizi şeytan ile baş başa bırakmıyor, hatta bizi korumak için etrafımıza bir çok melek yolluyor.
Ölüm gerçeğini unutmadığımız zaman dünyalığın gözümüzde hiçbir değeri kalmıyor. Dünyaya maddi manevi yatırım yapma isteği sona eriyor. Her öleceğini hatırladığında fazlasına ne gerek var deyip duruyor ve olanla yetinme hissiyatı ruhuna iyi geliyor. Dünya hırsını bir kenara bırakmak hiç de zor olmuyor.
Çocuk yetiştirirken evladımızı nasıl terbiye ediyoruz düşünmek gerekiyor. Evlat öyle bir şey ki senin devamın niteliğinde. Ben bu dünyada neysem evladım da arkamdan onu devam ettirecek. Rabbimiz evlatlarımızı bize emanet ettiğinde nur topu gibi tertemiz bir defter olarak verdi. Bu tertemiz defteri nasıl doldurduysak o deftere ne yazdıysak onunla sorumlu olacağız.
Evlatlarımıza yalanı nasıl öğretiyoruz, acaba farkında mıyız?..
Evladımıza önce kendimiz örnek olmalıyız. Telefon çaldığında,’’ annem müsait değil’’ kapı çaldığında’’ babam evde değil’’ gibi yalanları söylemeye teşvik edilen kişi bu gün anne babasını kurtarmak için yarın da kendini kurtarmak için yalan söyler. İki kardeş arasındaki tartışmada anne babanın görevi yalan söyleme ihtimaline karşı uyanık olmalı doğru söyleyeni teşhis edip takdir etmelidir. Ağzından çıkan her sözü önemsemeli asla unutmamalı ve mutlaka verdiği sözde durmalı. Bu doğru sözlü olma durumunu sık sık gündeme getirerek dosdoğru olmanın ne kadar önemli olduğunu hissettirmelidir. Kendisi yalan söyleyen bir ebeveyn nasıl olur da evladına yalan söylememeyi öğretebilir. Çocuk gördüğünü bir bant kaydı gibi kaydeder ve zamanı geldiğinde bunu uygular. Eğer yalan konusu önemsenmezse çocuk günü kurtarmanın keyfini yaşar ve yalan hastalığına yakalanır. Ölüm gerçeğini unutmamalı ve unutturmamalıyız.
Beş vakit namazın olmazsa olmaz olduğunu öğretmeliyiz. Eğer kişi günde beş kez namaz için Yaratıcı’sının karşısına çıkarsa Rabbinden utanır ve yalan söyleyemez.
Anne babaların isteklerini gözlemliyorum. Anne babaların en çok şikayeti evladının derslerine çalışmadığı, kitabını okumadığı gibi dünyaya faydalı olmasını istedikleri durumlar. Evladından memnun olanların cümleleri de : ödevlerini yapıyor, kitabını okuyor, bilgisayarda sessizce takılıyor, kimseyi rahatsız etmiyor…’’ Rabbimizin bizden istediklerini dünya telaşından unutursak bize emanet verilen yavrularımızı dünya hevesi ile büyütürüz ve Rabbimizi gücendiririz. Hiç bir konuda hiçbir zaman hiçbir şartta yalan söylenmemesi konusunda çocuklarımıza örnek olalım.
Evladınızın yalancı biri olmasını istiyorsanız onun yanında yalan söyleyin. O anlık kazandığınızı gördüğünde YALAN söylemeye alışacaktır.