Ne mutlu onlara…
Her camide, her hayır müessesesinde karşımıza çıkar böyle isimsiz kahramanlar.
Bizim Ağa Camimizinde böyle mübarek insanları var çok şükür.
Gönüllü olarak koşturuyorlar her işe, hem de seve seve.
...
Ağa Camimizde malûm Ramazan'da teravihler hatimle kılınır.
Caminin üst katı da bayanlara aittir.
Bu yıl da her yer lebalep doldu.
Cemaat dışarılara kadar taştı.
Ihlamur ağacının mis gibi kokuları altında namazlarımızı kıldık çok şükür.
...
Bahçedeki hasırların serilmesinden toplanmasına, bahçedeki ışık ayarlarına, su, lokum ve dondurma ikramlarına kadar hemen herşeyiyle ilgilenen üç güzel insan var: Dolmuşçu Turan, Veysel ve Gömlekçi Niyazi abiler.
Yakın dostlarım, kıymetli abilerimdir onlar.
Tam bir orkestra ahengi içinde, yanlış notaya basmadan çalıştılar Ramazan boyunca.
Ağa Camii ile adeta özdeş hale gelmiş bu güzel insanlara gönülden bir teşekkür borcumuz olduğunu düşünüyorum. Rabbim hizmetlerini mergup ve mebrur eylesin.
Sihhat ve afiyet ile iman selâmeti lütfeylesin inşaallah onlara.
...
Bir işin, bir hizmetin bereketi nerede saklıdır diye sorsalar, cevabımız şu olurdu: Seve isteye, gönülden ve dahi yüzlerin gülerek yapılmasında.
Onlar bu uyumu gösterdiler.
Bu konuda da bizlere gerçekten örnek oldular, fiilen ders verdiler.
Görülesi bir manzaraydı.
Ahlâken olgun tavırları, her daim gülen neşeli yüzleri, sabırlı, cömert ve daha da önemlisi huzurlu halleri, iç dünyalarının ne kadar bereketli ve güzel olduğunu gösterdi bize.
Allah razı olsun bu değerli abilerimizden.
Ramazan başında Niyazi abi kalp krizi geçirip, bir iki hafta istirahat edince gözümüz hemen aradı onu.
Herşeye rağmen, her türlü riski göze alıp yine ekibin arasında oldu maşallah.
Görevini hasta haline rağmen hakkıyla ifa etti.
Adapazarlı biri olarak hemşehrilerimin hayır işlerinde yarışmalarıyla her zaman iftihar etmişimdir.
Şehrimizi hayır liginin en üst sıralarına taşıyanlara selam olsun.
Bu abilerime vefa borcumuzu, dua makamında hepiniz adına ödeyelim istedim.
Bu işler kolay değil dostlar.
Allah kalbe koymasa hemen her gece ve dahi günde beş vakit bunu yapabilmek basit bir iş değil, özel bir ihsan-ı İlahidir bu. Ne güzel de birbirini bulmuşlar bu mübarek insanlar.
Birkaç yıl önce Turhan abi de kalp rahatsızlığı geçirmişti o da yine Niyazi abi gibi babacan hali ile görevini aksatmadı.
Allah aramızdan ve başımızdan eksik etmesin hiçbirini. Onlara yardımcı olanları da.
Sevgili Ali Hocamızdan da Allah razı olsun, cemaat hiç azalmadan bir ay boyunca aşk ile, şevk ile devam etti.
Müezzin ve hafız kardeşlerimiz ve hizmet ekibimizde çok yoruldular, gerçekten haklarını helal etsinler.
Ağa Camii Ramazan'larda cemaati almaz oldu, gelecek yıllar için şimdiden yeni tedbirler almak gerekiyor.
Köfteci Arif kardeşimin özel olarak hazırladığı özel kabaklı zencefilli lokum tatlısını da unutmayacağız.
Her türlü lokum ve dondurma ikramlarını bolca yapan kardeşlerimizden de Allah razı olsun.
...
Hayatım ve gençlik yıllarım Ağa Camii ve çevresinde geçti.
Kur’an okumayı burada öğrendik.
Üzerimizde çok hakkı vardır başta rahmetli Halit Hocamızın, Hafız İsmail Efendilerin ve daha nicelerinin.
Bize hep dostça, kardeşçe muamele eden ve camiyi, namazı sevdiren esnaf cemaatimizden de ahirete göç edenlerin ruhlarına dualar ve Fatihalar olsun.
Rahmet-i Rahman'a kavuşmuş cami civarındaki birçok dükkan komşumuz gibi, rahmetli babacığım da, bu camide elinden geldiğince hayır işlerinde koşturur dururdu.
Biz de çocuk ruhumuzla onlardan gördüğümüz bu hali hemen benimser, seve seve onlara yardım ederdik.
Şimdi hangi camide bir yerde bir hizmet olsa, elimiz ya da gönlümüz değiyorsa bunu o ruha ve o insanlara borçluyuz.
...
Cemaat namazı kılar gider ama bu kahramanlar geride kalıp etrafı tertemiz etmeden işlerine ya da evlerine gitmezlerdi.
Bu âdet hep böyleydi.
Halen de devam ediyor çok şükür.
Eskiden kamıştan dokunmuş hasırlar daha da ağır olurdu.
İki kişi ancak bir hasırı dürüp toparlardı.
Bunun ne kadar meşakkatli bir iş olduğunu biraz olsun yapan bilir.
İşin içinde sevgi olunca her iş tatlı oluyor.
Bu ruh, Ağa Camiimizden hiç eksik olmadı çok şükür.
Büyüklerimiz ne güzel bir yol, bir çığır açmışlar.
Bir hayra sebep olan onu işlemiş gibidir.
Şimdi yapılan her hayırdan onların her birinin ruhları da istifade ediyordur inşallah.
Ne bahtiyardır bu insanlar.
Rabbim onlardan eylesin bizi de.
Vefat edenlere gani gani rahmet olsun, hayatta olanlara da sıhhat ve afiyetler temennisiyle inşallah.
BİR ŞİİR HAYATIMI DEĞİŞTİRDİ
İlk defa İstanbul'a gençlik yıllarında adım attığımda şaşaalı bir hayat her türlü manevi değerleri hiçe sayarak bizi kendi anaforuna çekmeye çalışıyordu.
O güne kadar kazandığımız maneviyat adına ne varsa bu dalga karşısında eriyordu.
Nefsimizde karşı safta yer tutuyor kalbimize yardımcı olmuyordu.
Bu dalgalanmalar içinde yuvarlanıp giderken sanırım Kılıç Ali Paşa Camii’nde bir öğlen ya da ikindi namazı kılıp camiden çıkarken kapının sol tarafındaki cam panonun içinde işte bu şiire rastladım.
Ruhuma öylesine hitap etti ki o mübarek adam bir dede gibi şefkatli ve yiğit sesiyle ufkumu genişletti, kalbimdeki yaralara derman oldu, manevi bir kuvvet oldu.
Bu hamur çok su götürür.
Ancak herkesin hayatında dönüm noktaları vardır.
Bu şiirde benim dönüm noktalarından biridir.
Öyle ki, bu vefa borcunu yıllar sonra Mehmet Akif Ersoy'un hayatını belgelere dayalı olarak yazmakla ifa etmeye çalışacaktım.
Rabbim ondan razı olsun.
İşte panoda yazılı o şiirin tamamı:
"İhtiyar amcanı dinler misin, oğlum, Nevruz?
Ne büyük söyle, ne çok söyle; yiğit işde gerek.
Lafı bol, karnı geniş soyları taklid etme;
Sözü sağlam, özü sağlam, adam ol, ırkına çek."
Hilvan, 15 Teşrînisânî 1348
(15 Kasım 1932)
...
Hiçbir iyilik unutulmuyor, kim bilir hangi insan o şiiri oraya yazdı.
DUAMIZ onun ruhuna erişir.
Nefsimize de bir ders hiçbir iyiliği küçük görme.
Allah için olsun yeter ki…
Balık bilmezse Hâlık bilir.
Allah için oldu mu zerre kadar küçük bir şey yıldız gibi olur.