Günümüzde yoksulluk ve beslenme sorunları daha sık konuşulur hale gelse de, “gizli açlık” kavramı çoğu zaman göz ardı edilmektedir. 
Biliyoruz ki; gizli açlık, bireylerin yeterli miktarda gıda tüketememelerine rağmen, onurundan, şerefinden feragat edip söyleyememe durumudur.
Hükümetimiz, bu sosyal duruma yetkili organları vasıtasıyla çözüm üretmesi elzemdir. 
Bu durum sadece bireysel sağlık sorunlarına yol açmakla kalmaz; 
Toplumların sosyal ve ekonomik yapısını da derinden etkiler.

Gizli Açlık Nedir?

Gizli açlık, genellikle düşük gelir gruplarında görülse de, yalnızca bu kesimle sınırlı değildir. 
Hükümetimiz bu duruma duyarsız kalmamalıdır.
Şerefiyle, onuruyla yaşayan insanlar, günümüz şartlarında çok sıkıntılı bir süreçten geçmekte.
Pazarlar ateş pahası, mevsimsel sebze almak lüks oldu, meyveleri düşünemiyorum bile.
Emeklilerimiz çok zor şartlarda yaşamaya çalışıyor.
Kirada oturan emeklilerin hali içler acısı, yardıma muhtaç durumdalar.
Yoksulluk sınırının çok altında yaşamaya terk ettiğimiz emeklilerimizin acilen yüzünü güldürecek tedbirler alınıp uygulanması gerekir.
Asgari ücretlinin, ücret iyileştirilmesi %70 oranında olması, piyasa şartlarına göre mecburiyet halini almıştır.
Bu ekonomik şartlar içerisinde emekliler ve asgari ücretlilerin maaşlarının insan onurunu zedelemeyecek oranda olması Hükümeti’mizin olmazsa olmazıdır.
Maalesef görüyoruz ki;
Suriye olayları, Devletimize ekonomik olarak ciddi yükler yüklemiş,
Ülkemiz 13 yıldır Suriye meselesinin ekonomik sıkıntılarını ciddi oranda çekmektedir. 
Hükümetimizde bu ekonomik sıkıntılardan mustariptir sanırım.
Sonunun ne olacağı kestiremediğimiz bir meseleyle yüz yüzeyiz.
Bu kadar çok fazla ekonomik yükle mücadele ediyor olmak, başlı başına hesapsız fedakârlık olur.
Ayrıca, böylesine bir elzem meselede ısrar ediyor olmak halkımıza yaptığımız en büyük eziyet olacağı kanısındayım.
Kadirşinas Türkiye’nin yaptıkları şahsına münhasır, hiçbir dünya ülkesinin yapmayacağı ölçüde, takdire şayandır.
Gizli Açlığın Toplumsal Etkileri
En önemlisi ve düzeltilmez etkisi ahlaki yozlaşmaya sebep olmasıdır.
Gizli açlık, özellikle çocuklarda büyüme ve gelişme geriliklerine yol açar
Gizli açlık, sağlık harcamalarını artırır ve iş gücü kaybına neden olur. 
Mikro besin eksikliklerinden kaynaklanan hastalıklar, sağlık sistemlerine yük bindirirken, üretkenlik kayıpları da ekonomik büyümeyi yavaşlatır.

Gizli Açlıkla Mücadele
Bu sorunun çözümü, hükümetimizin ekonomik tedbirlerinden ziyade yalnızca bireylerin değil, toplumun tamamının bilinçlendirilmesini gerektirir. 
Bize göre atılması gereken bazı adımlar:
    •    Eğitim ve Farkındalık
Toplumda sağlıklı beslenme bilinci oluşturulmalı, bireyler günlük ihtiyaç duydukları vitamin ve mineraller hakkında bilgilendirilmelidir.
    •    Gıda Çeşitliliğinin Artırılması
Kamu politikaları, sağlıklı ve besleyici gıdalara erişimi kolaylaştıracak şekilde düzenlenmelidir. Yerel üretimin desteklenmesi, sebze ve meyveye ulaşımını ve tüketimini artırabilir.
    •    Gıda Zenginleştirme Programları
Un, tuz ve süt gibi temel gıdaların demir, iyot ve D vitamini gibi mikro besinlerle zenginleştirilmesi, gizli açlıkla mücadelede etkili bir yöntemdir.
    •    Toplumsal Destek Programları
Düşük gelir gruplarına yönelik sosyal yardımlarda, sadece gıda miktarı değil, besin değeri de göz önünde bulundurulmalıdır.
Yardım kuruluşları, insanın onurunu rencide etmeden yardım organizeleri yapmalıdırlar.

Gizli açlık, görünmez olduğu kadar derin etkiler bırakan bir sorundur. 
Sağlıklı bir toplum için sadece tok olmak yetmez; dengeli ve yeterli beslenmek esastır. 
Bu sorunun çözümü, öncelikle sosyal devlet olgusunun sorumluluğunda olmakla beraber bireylerin bilinçlenmesinden devlet politikalarına kadar geniş bir yelpazede, ortak bir çaba gerektirir. 
Gizli açlığı görmezden gelmek, gelecekte toplumun fiziksel, zihinsel ve ekonomik sağlığını tehlikeye atmak anlamına gelir.
Toplum olarak bu sorunun farkına varmalı ve harekete geçmeliyiz; çünkü gizli açlık, aslında hepimizin sağlıklı bir geleceğini tehdit eden bir krizdir.
Selam ve Dua İle
Ne Zaman İnsan Oluruz
’’Komşusu açken, tok yatan bizden değildir’’
Hadisini hatırladığımızda…