Biliyorum, herkesin referanduma kilitlendiği bir zamanda aşktan, şiirden, sanattan söz etmenin fazla bir anlamı olmayacak. Farkındayım, yarınki seçimin sonuçları kahir ekseriyetin en çok merak ettiği konu. O yüzden ben de bugün sizlere Türkiye’de yarın yapılacak oylama ile ilgili görüşlerimi arz etmek istiyorum.

Evet mi çıkacak hayır mı? Bu konuda rivayet muhtelif. Evetçiler yüzde altmışı bulmuş, tersine, hayırcılar açık ara öndeymiş yahut başa baş gidiyorlarmış vs..Peki sonuç ne olacak? Bu soruya, tıpkı benim gibi ne olacağını kestiremeyenlerin konuyu derinlemesine analiz ediyormuş gibi yapıp gizemli bir edayla söylediği “Hiç belli olmaz!” cevabını vereceğim. Ve geçeceğim. Öbür soru daha mühim: Evet çıkarsa neler olacak? Hayır çıkarsa yaşantımızda ne değişecek? Bunlarla ilgili öngörülerimse aşağıdaki gibidir:

Evet çıkarsa ne olacak? Bir kere Türkiye’de ve dünyada güneş doğudan doğmaya ve batıdan batmaya devam edecek. Yazın ülkemize Basra üzerinden sıcak, kışın Balkanlar üzerinden soğuk ve yağışlı havalar gelecek, daha önceki yıllarda olduğu gibi. İklim değişip Akdeniz olmayacak yani. Yemek ve evlendirme programları televizyonlarda tüm hızıyla sürecek ama yine çok az kişi iyi yemek ve mutlu bir evlilik yapmayı başarabilecek. Keşke öyle olmasa… Ama bir evet’ten de bu kadar çok şey beklemeyin!

Başka neler olacak evet çıkarsa? Türkiye’de bir kişi yıllık ortalama bin üç yüz doksan dokuz kez sigara tellendirirken aynı yıl içinde toplam sadece yedi tane kitap okuyacak. Aynı kişi, televizyona günde altı, internete üç saat ayırırken kitaba da altı saat verecek… Ama yılda! Yeni romanlar çıkacak; ismi Pi, Mi, vb. olan. Şiirse yine, sadece internetten okunacak. Bu arada, şiir, hep sokakta durmayacak, evlere de girebilecek.Facebook’ta Mevlana’nın sözünün altına Goethe, Tanpınar’ınkinin altına Shakespeare yazılacak. Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olanlar kendi aralarında hırlaşıp küfürleşecekler, sonra bir kısmı barışıp arkadaş olacaklar. Kütüphaneler yalnızca öğrencilerin vize ve final zamanlarında dolacak. Öğrenciler vize sonrası ilk hafta kafa tatili yapacak.

Canan Karatay’ın tavsiyeleri, Cem Yılmaz’ın esprileri bol bol konuşulacak. Aziz Yıldırım seneye Fenerbahçe başkanlığını bırakacağını açıklayacak. Trabzonspor 2011 lig şampiyonluğunun kendisine verilmesi için Birleşmiş Milletler’e gidecek! Kahve dükkânlarında diz üstü bilgisayarlarıyla oturanların sayısı artacak ama bir kahvenin hatırı birkaç dakikayı geçmeyecek.

Gülse Birsel yeni bir diziye başlayacak, Şahan Gökbakar Recep İvedik filminin yedincisini çekecek, Flash TV’de halaylı coşmalı programlar son hız devam edecek…

Peki, hayır çıkarsa neler olacak? Cevabı, yukarıdaki satırlarda yazıyor. Yani evet çıktığında olacakların aynısı!

Kısacası sevgili okurlar, yarınki seçimin sonucu evet de çıksa hayır da çıksa hayat devam edecek. Önemli olan bizim o hayata yakışabilmemiz, evet’e de hayır’a da mahkûm olmayan bir dünya kurabilmemiz. Nerede evet nerede hayır diyeceğini bu ülkede yaşayan herkes çok iyi bilir aslında. O yüzden sonuç ne çıkarsa çıksın unutmamamız gereken bir gerçek var: Türkiye’de yaşadığımız! Ay ve yıldızı gökyüzünde yan yana görünce heyecanlanmamız, İstiklal marşımızı dinlediğimizde ürperen vücudumuz, Çanakkale’yi, Sakarya’yı hiç aklımızdan çıkarmamamız… Türk’üz biz.Evet’i, hayır’ı, var mıyız yok muyuz’u bizden iyi kim bilir? Gereken yerde gereken cevabı vermek en çok bize, Türkiye’ye yakışmıyor mu? Öyleyse gelsin 16 Nisan!