“Hiç kimse sana karşı değil herkes kendinden yana. “ Mevlana.
Yıllar önce yakın bir arkadaşım bana en çok kendimi seviyorum demişti. Şaşırmakla kalmayıp içten içe kınamış, ben de durumlar böyle olmadığı için kendimi takdir bile etmiştim. Sanıyordum ki kendimden daha çok sevmeliyim değer verdiğim herkesi… Yoksa eksik kalırdı sevgim. Bencillikti bu. İhanetti sevdiğim herkese. Birinin bana ihtiyaç duyduğu an hastaysam ya da işim varsa bir şekilde koşa koşa giderdim yine de. Namık Kemal diyor ya “Ne bileyim… Ben böyle her şeyi düşününce her şey de beni düşünür sandım” diye… İşte ben de öyle sandım. Kırılırsam söyleyemez susardım. Ufacık bir hata payı bulduysam kendimde karşı tarafın bana ne söylediğinin önemi olmazdı. Cezayı en çok kendime verirdim ve en kötüsü hiç ağır gelmezdi bu cezalar bana… Bir tebessüme, kısık sesle içten edilmiş bir özre tav olurdum. Affederdim ne hissetmiş olursam olayım. Kimseye küsemezdim. Hayatımdan çıkaramazdım. Kendimi dünyanın en iyi insanı sanıyordum bir de bu özelliğimden ötürü. Katı kurallarım bir tek kendi hatalarımaydı. Sonra zamanla insanları gözlemledim, daha çok kitap okudum, yazmaya başladım, kendimle yüzleştim, ilk defa küstüm, barışmadım üstelik, içim içimi yedi ama yine de yenilmedim kendime. İsteseler canımı vereceğim çoğu insanı hayatımdan çıkardım çünkü yokluklarına üzülmek yaptıklarına üzülmekten daha kolay, diyor Sabahattin Ali. Ben de kabullendim. Kendini seven, kendine değer veren herkesin ışığının başka olduğuna inanıyorum artık. İnsan kendi gönlünü hoş tutmadan başkasınınkini de tutamıyor bunu da öğrendim.
Nil Karaibrahimgil’in “Nil’den İyi Gelen Sesler” albümünü dinliyorum şu sıralar. “Düşünceni Değiştir” şarkısında, düşüncesini değiştiren, hayatını değiştirir diyor. Kendimi ritme bırakıyorum. Dünyamın yönünün değiştiğini fark ediyorum.
Bu yazıyı okuyan herkese sesleniyorum, bunları tıpkı eski ben gibi düşünenlerin olduğunu bilerek yazıyorum. Etrafımda kendini sevmeye cesareti olmayan herkes için söylüyorum. İnsanın kendini sevmesi bencillik değil dozunda olduğunda tam bir özgürlük. Hadi gelin kendimizle kavgamızı bitirelim. Sağlıklı ve mutlu bir yaşam için sevelim kendimizi doya doya…
İsmet Özel’in de dediği gibi:
“Benim gençliğimden beri takip ettiğim prensiptir: Tek başına bir şey değilsen başkalarıyla bir şey olamazsın. Tek başına bir "şey" olmak zorundasın.”