Çağın hastalığı iletişimsizlik. Toplumda bir kişi anya diyorsa diğeri konya diyor. Hani İngilizce için derdimi anlatacak kadar biliyorum diye bir tabir var ya heh işte onu kendi dilimiz için de yakında kullanmaya başlayacağız gibime geliyor. Derdini anlatabilen ve anlatılanı doğru anlayan sayısı günden güne azalırken, insanları birbirlerinin gözlerinin içine bakmadan konuşur halde görüyorum. Kimse telefonundan başını kaldıramıyor oysa hani gözler kalbin aynasıydı diye soruyorum kendi kendime. Ben mi çok Türk sineması vari bir insanım ya da değişen zamana ayak uydurmaktan mı acizim onu hiç bilemiyorum ama bakmak, dinlemek, gülümsemek, konuşmak... Hepsi iletişimin farklı bir unsuru bunu biliyorum. Biri bile eksik olduğunda kusurlar ortaya çıkıyor bunu gözlemleyebiliyorum. Zihnimde sözler dolaşadursun aklımdan Konfüçyüs’ün o meşhur sözü geçiveriyor.
“İnsanları geçimsiz yapan sevgisizliktir. Birbirine düşman eden iletişimsizliktir. Güzellikten yana ne varsa yok eden ilgisizliktir.” Belki de dünyanın merkezindeki düşmanlıkların temeli budur kim bilebilir diye düşünüyorum.
Aslına bakarsanız hepsi sözcüklerin gücüne dayanıyor. Kelimelerin ağırlığı olduğunu hissediyorum. Söylediklerin ağır geldi veya söylediklerinin altında ezildim deriz ya işte bunlar beden dili ve sözcüklerin önemini örtülü anlamla ifade eden cümlelerdir. Seslerin kaybolmadığı uzay boşluğunda biriktiği bilimsel olarak kanıtlanmış bir gerçek iken nasıl olur da sözlerimize dikkat etmiyoruz hiç anlayamıyorum. Kendi adıma neyin hakkında büyük konuşursam onunla karşılaştığımı hatta imtihan olduğumu söyleyebilirim. Bunu fark ettiğimden beri ağzımdan çıkanlara dikkat etmeye çalışıyorum.
“İnsan dilinin altında gizlidir.” demiş Hz. Muhammed. Yani sözcükler insanları ele veriyor. İnsan kelimelerin esiri oluyor ve sonra gökyüzünü o sözcüklerin yaydığı hava kaplıyor. Bakın nerede iyi bir aile hayatı, mükemmel anlaşan iki arkadaş, birlik beraberlik , düzen varsa orada ağzından çıkanı kulağı duyan insanlar göreceksiniz. Bir yandan da ne kadar anlatırsan anlat karşındakinin anladığı kadarsın, diyen Mevlana’yı düşünüyorum. Bunun için Sevgili Okur, içimden gelenleri size söylüyorum. İLETİ benden YORUMu sizden olsun.