Çark Mesire’nin hareketli ve hararetli ortamlarında, hikmetli sözleriyle Avukat Haluk Hağur’u ilgiyle izleyenler arasında yer alırdım zaman zaman…
Sevilip sayılırdı… Aynı zamanda geniş bir çevreye sahipti… Geçen hafta aramızdan ayrılıp yalancı dünyaya konup göçenler kervanına katıldı Av. Haluk Hağur…
Sakaryamız’da bir süre görev yapan Donatım Park’taki kütüphanenin kurucusu olarak bilinen, eski vali muavinimiz Orhan Alimoğlu Sakarya’dan ayrılıp ülkenin en sıkıntılı illerinde başarıyla yürüttüğü valilik hizmeti dönemlerini takiben, dönüp geldiği şehrimize yerleşti…
Haluk Hağur, O’nun çok değer verdiği, aynı zamanda oğlunun meslek büyüğü bir hukukçu idi…
Ardından “Şeyh Şâmil Milletinden Av. Halûk Hağur Bey” başlığıyla kaleme aldığı buram buram duygu dolu bir yorum gönderdi Bizim Bahçe’ye…
Önce okuyalım hep birlikte, sonra diyelim son sözümüzü…
“Üstad Tahir’ül Mevlevî merhum ‘Dağıstan ulemayı fazılasından’dır dediği Muhammed Tahir el Karahî’nin eserini tercüme etmiş’Kafkasya Mücahidi Şeyh Şamil’in Gazevatı’ adlı eserinin mukaddimesinde Şeyh Şamil’i şöyle anlatıyor:
‘Dağıstan müdafilerinden Şeyh Şamil gibi bir mücahid-i bî muâdilin sît-i bülendini (yüce nâmını) içimizde işitmeyen yoktur sanırım. Fakat Rusya gibi zorlu bir hükümeti rub (çeyrek, dörtte bir ) asırdan ziyade uğraştıran bu İslam kahramanının, menakıb-ı hamasetini lâyıkıyla bilenimiz de nadirdir zannederim.’
Şeyh Şamil esaretten sonra İstanbul üzerinden Hicaz’a gitmiştir. Merhum Halistin Kukul Hocamız Şeyh Şamil Destanı adlı manzum eserinde, Eminönü rıhtımında kendisini Sultan Abdülaziz Han’ın karşıladığını, kucaklaştıkları anda ‘Babam mezardan kalksa ancak bu kadar sevinirdim’ diyerek kendisini mazharı izâz ve ihtiram ile hususi misafir ettiğini ifade eder. Medine’de vefat ederek (1871) Cennetü’l Baki’de kubbe-i ehlibeyt civarına defn olunmuştur.
İşte bizim 28 Mart 2021 günü dâr-ı bekâya uğurladığımız Avukat Halûk Hagur Bey, Şeyh Şamil milletinden ve onu çok sevenlerdendi. Kendisiyle 2004 yılında oğlumun avukatlık stajı sebebiyle tanışmıştık.
Sakin, itidalli, nüktedan, müeddeb, nazar ber-kadem, bir güzel âdem olup, uzun boyuna rağmen başı önde, mütevazi, mütebessim, mütehayyir bir zât idi.
Hilmi Kayın İş Merkezindeki yazıhanesine fırsat buldukça uğrar kendisiyle hak-hukuk, kültür edebiyat sohbetleri yapardık. Muteber neşriyatı takip eder, altını çizdiği yerleri bize de okurdu. Bu sebeple oğlumun da en has-dost abilerinden olmuştu. Onlar benden çok daha sık görüşürlerdi.
Eslafa imtisalen yaptığı bir kutlu işi daha kaydetmek lâzım. Bir müddet bir mekânını Mesnevi Şerif okumaları için tahsis etmişti. Doç. Dr. Sezai Küçük hocamız orada Mevnevi okuma an’anemizi ihya etmiş, hazirun da musikî fasıllarıyla eşliğinde dinleyerek ferahlamıştı. Salgın günlerinde hasretini çektiğimiz dost sohbet ve muhabbetleri yârânı mesrur etmişti.
Daha sonra Serdivan’a naklettiği yazıhanesinin birinci katında yine zaman zaman görüştük, aynı güzel hali devam ediyordu. Hukuki yardıma ihtiyacı duyulan şartlarda, hîni hâcette dürüst, cesur, emin, hak-hukukperest müdafi olarak bulunması, tanıyanlar için teselli kaynağıydı. Mazlum ve gariplerin darûl emanıydı. Bir hakikat talibi ve yolcusu idi.
Merhum Amil Çelebioğlu hocamız, Fethi Gemuhluoğlu ağabeyin irtihali üzerine yazdığı manzumede ‘Bîvefa olduğun âhir bize bildirdi felek’ der. Halûk beyin ciddi bir rahatsızlığı olduğu haberi bize ‘Gelimli gidimli dünya son ucu ölümlü dünya’ hakikatini hatırlattı. Çok dua ettik. Sonra bir ara iyilik haberi ile sevindik. Ama sonunda hazin haberi aldık.
Bundan sonra Fatihalar göndererek bayramlarda kandillerde yeni adresinde (İkizce Osmaniye Kabristanı) dostlarla ziyaret edip güzel hatıralarını yad ederiz inşallah. Muhtereme annesine ve eşine, oğluna, kızına, kardeşlerine ve dostlarına sabrı cemil niyaz ederiz. Merhumdan temiz bir nâma ve hatıraya sahipler. İnşallah onun hayat tarz ve üslubunu geliştirerek devam ettirirler.
Risaletpenah efendimiz ‘Kişi dünya ve ahirette sevdikleriyle beraberdir’ buyurmuş. Biz de Halûk bey dostumuzun Resûlullah Efendimizin sancağı şerifi altında Şeyh Şamil ve benzeri bütün sevdikleriyle beraber olmasını ümid ve niyaz ediyoruz. O çelebi insan engin gönlüyle bütün aşina ve dostlarına hakkını helal etmiştir kanaatindeyiz.
Hatırladığımız kadarıyla Halûk Bey, az bulunan dostlardan hekimi hâzıkandan Opr. Dr. Sadık Canlı merhuma da hürmet, muhabbet besler ve onun tarafından da sevilirdi. Hatta Dr. Hasan Salih Sağlam ve Dr. M.Akif Çakar hocalarımız, eşraftan Rahmi Sak ve Şadi Tanış beyler, mahalli basından kıdemli gazeteci delikanlı Zeki Aydıntepe de onun için ‘Bizim Hâluk’ derlerdi.
Başta hukuk mesleğindekiler olmak üzere gençlerimize, çevresindeki çerakise ve diğer dostlarımıza bir güzel örnek, bir numune-i imtisal olarak hatıralarda yaşayacağına inanıyoruz.
Trabzonlu Muallim Cûdî merhumun şu kıt’ası da Halûk beyin haline tercümandır:
“Yâdında mı doğduğun demler
Sen ağlardın gülerdi âlem
Öyle bir ömür sür ki olsun
Mevtin sana hande halka matem”
Keza Şeyh Galib merhum da ne güzel söyler:
“Gele bir devr bu Galib’i yâd eyleyeler
Fırsat-ı sohbeti ahbab ganimet bilsin”
Dostlarla sohbet fırsatlarını kaçırmamaya dikkat ve gayret edelim. Üstad Yahya Kemal merhumun beytiyle de tamamlayalım sözlerimizi:
“Tekrar mülakî oluruz bezm-i ezelde
Evvel giden ahbaba selâm olsun erenler”
Aziz ruhu ve sevdiklerinin ruhları için Fatihalar yollayalım.”
Bütün bu veciz ifadelerden sonra, daha ne söylenebilirdi o güzel insanın ardından… Ona böyle duygu dolu ifadelerle seslenen dostlarının sesini duyuyordur sanırım, yattığı yerde sevgili Haluk…
Haluk Hağur’a yüce Mevla’dan rahmet dilerken, değerli valimiz Orhan Alimoğlu’na da “Peygamber çiçekleri” gitsin istedik bu vesileyle…