İnsanın/kulun Allah ile buluşması, günde beş kez Allah’ın huzuruna varması, “Buyur Allah’ım, huzuruna geldim, emir ve yasaklarına harfiyen uyacağıma söz vermeye,

            Hayatıma tatbik edeceğime, yalnız senin emirlerine uyacağıma, yalnız senden yardım dileyeceğime, yalnız senin önünde eğileceğime söz vermeye,

           Sözümü yenilemeye, tazelemeye ve sana olan kulluk vazifemi, verdiğin binbir çeşit nimetlere teşekkürümü ödemeye geldim” demek olan bir ibadet olduğu her Müslüman tarafından bilinmektedir.

            Buna rağmen ya kılmamakta, ya  kılmakta acele etmekte ya da huşu için ve tadili erkan dahilinde namaz kılamıyor, namazı aradan çıkarılması gereken bir engel, yük görüyoruz?

           Oysa, “Hz. Ali’nin ayağına ok saplanmış, Hz. Ali ‘ben namazdayken oku çıkartın’ demiş. Oku çıkardıklarında Hz. Ali dış dünyadan o kadar çok bağlantısını kesmiş ki o acıyı hissetmemiş.” Kıssası, namazın nasıl kılınacağına dair bize yol göstermektedir.

            Mevzu ile ilgili M. Okuyan hocamız, “Neden namaz kılamıyoruz” sorusuna, neden kılamadığımız, namazın önemi ve gayesi konusunda bakın ne diyor:

           “Namaz sadece bir ritüel gibi görünüyor.

           Bir şey yapıyor ama bunu niye yaptığının çok farkına varmıyor.

           Böyle olunca da İBADETTEN, ADETE evriliyor.

           Halbuki İBADET ADET olmaz, ADETTEN İBADET olmaz.

           İbadet, her bir tanesi müstakil bir eylemdir ve bu Allah için, Allah’ın hatırı için ve sonuçta insana faydası dokunacağı için, ahirette ödüllendirileceği için, Allah’ın emrettiği ve BÜYÜK BİR KUDRETİN bize sunduğu sayısız NİMETLERE bir TEŞEKKÜRDÜR.

            Zar ve zor zamanınızda biri size çok büyük bir yardımda bulunsa. Bazan ona nasıl teşekkür edeceğinizi bilmezsiniz. Yani ne yapsam acaba diye, ne yapsam da hakkını ödemeye gayret etsem diye.

            Rabbimiz bize verdiği sayısız nimetlerin teşekkürünün aslında ibadetle olacağını, ibadetle bu teşekkürün gerçekleşeceğini söylüyor.”

            24 Ocak 2025 Tarihinde Cuma hutbesinde “Namaz” konusunda bakınız ne söylendi:

           “Beş vakit namaz, aceleye getirilecek, ertelenebilecek, araya sıkıştırılacak, aradan çıkarılacak ya da son vakte bırakılacak bir ibadet değildir.

          Zira namazsız Müslümanlık olmaz.

          Müslüman namaz kılar, namaz da insanı insan kılar.

          Bir kişinin hayatında geçirebileceği en kıymetli vakit, namazını eda ettiği vakittir.

          Namazsız geçen bir ömür, ziyan edilmiştir.

          Dolayısıyla Müslüman, dinen geçerli bir mazereti bulunmadıkça namazını terk edemez, ‘Sonra kılarım!’ düşüncesiyle kazaya bırakamaz.

          Müslüman’a düşen, işlerini namaz vakitlerine göre tanzim etmektir.

          Nitekim Peygamber Efendimiz (s.a.s), “Namaz dinin direğidir.” buyurarak konunun önemine dikkat çekmektedir.

           Hutbeme başlarken okuduğum ayet-i kerimede Yüce Rabbimiz şöyle buyuruyor:

          “Kitaptan sana vahyedilenleri oku, namazını da özenle kıl. Çünkü namaz hayasızlıktan ve kötülükten alıkoyar...”

          Evet, hayatımızın gayesi kulluk; kulluğumuzun amacı da iyi bir Müslüman olmaktır.

          Bu sebepledir ki, namazlarımız bizleri haramlardan alıkoymalıdır.

          Dilimizi yalandan, kalbimizi kinden, elimizi kötülükten uzak tutmalıdır. Her türlü günahtan arındırmalıdır.

         Şayet namaz kıldığımız halde kötülüklerin esiri olmuşsak; o zaman kalbimizi, kazancımızı ve hayatımızı Kur’an ve sünnete göre yeniden gözden geçirmeliyiz.

        Bir defasında Peygamber Efendimiz (s.a.s), “Kalk ya Bilâl! Bizi namaza çağır! Namazla bizi ferahlat!” buyurmuş, hayatın yoğunluğunun ancak namazla hafifleyeceğini ümmetine hatırlatmıştır.

        O halde, namazlarımızı bir külfet değil, gündelik meşgalelerle yorulan ruhlarımıza sekinet veren bir nimet olarak görelim.

        Geciktirmeden, geçiştirmeden, sünnetlerine ve tadili erkânına riayet ederek huşuyla kılalım.

        Namazın olgunlaştırdığı örnek müminler olalım.

        Namaz kıldığı halde hata ve yanlışlara devam eden kardeşlerimizi uygun bir dille uyaralım.

        Beş vakit namazımızı camilerde kılmaya gayret gösterelim. Şayet camide kılamıyorsak evimizde ailemizle beraber cemaatle kılalım.

         Yüce Rabbimizin, “Ailene namazı emret, kendin de namaz kılmaya devam et.” emrine uyarak, çocuklarımızı ve gençlerimizi tatlı dil, güler yüz ve sabırla namaza alıştıralım. Kendimizi ve ailemizi namaz gibi ulvî bir ibadetin bereketinden mahrum bırakmayalım.

         Bugün, namazlarını ihmal eden bütün kardeşlerime seslenmek istiyorum: Geliniz, içinde bulunduğumuz şu mübarek günleri fırsat bilerek bizi hata ve günahlardan arındıran, Allah katındaki değerimizi artıran beş vakit namazımızı kılmaya karar verelim.

         Peygamber Efendimiz (s.a.s)’in, “Kim, Allah’ın bir emri olduğunu kabul ederek; rükûlarına, secdelerine, vakitlerine ve abdestlerine özen göstererek beş vakit namazı kılmaya devam ederse cennete girer.” müjdesini aklımızdan çıkarmayalım. 

         Unutmayalım ki, namazsız bir kazanç bereketsiz; ibadetsiz bir yuva mutsuz olur.”

          Evet. Başta şahsım olmak üzere namazı, aradan çıkarılması gereken bir yük gibi görüyoruz. Tıpkı dünyevi hayatımızda ve vatan savunmasında çok önemli yeri alan askerliği, aradan çıkarılması bir engel, yük gördüğümüz gibi.

            Aradan çıkarılması gereken bir yük olunca da, huşu içinde kılamıyor, Allah ile görüşür, O’nun huzurunda imiş gibi bir namaz kılamıyor, namaza doğrulduğumuzda tüm dünyevi işler ile kafamızı meşgul ediyor, bir türlü aklımızı ve beynimizi namaza, Allah’a odaklandıramıyoruz. Birde, okuduklarımızın anlamını bilemememiz eklenince, işin özü tümüyle ortadan kalkıyor ve ritüele dönüşüyor!

              Böyle olunca da, Okuyan hocamızın yukarıda belirttiği gibi namaz “ADET” haline geliyor, “ibadetten ise adet olmaz, adetten de ibadet olmaz” gerçeği ile karşı karşıya kalıyor, NAMAZ BİZİ KÖTÜLÜKLERDEN ALIKOYMUYOR, DAHA İYİ BİR İNSAN, DAHA İYİ BİR MÜMİN YAPMIYOR.

              Ne mutlu namazı ibadet gibi kılanlara.

              Ne mutlu namazı Yaradan ile görüşür, O’nun huzurunda imiş gibi,

              Kötülüklerden alıkoyan bir namaz kılanlara!