Sosyal basın yoluyla bize ulaşan Cihannüma derneği Genel başkanı Av. Rıza Yorulmaz’ın, muhasebe ya da özeleştiri diyebileceğimiz ve bendenizin de onayladığım bu mühim konuşmasını dikkatlerinize arz ediyoruz
“Türkiye’de Müslümanlar olarak ilk defa bu kadar güçlü ve uzun süreli bir iktidar süreci yaşıyoruz.
Öncelikle şu tespiti yapalım. Milli Görüş geleneğinde siyaset, toplumun dönüşmesi konusundaki taşıyıcı unsurlardan biriydi. Bir taraftan siyasetle ilgilenirken, diğer taraftan sivil toplum aracılığıyla insanların kalbine, gönlüne dokunulması gerekiyordu. Ancak, iktidara gelince siyasete yüklediğimiz misyonu unuttuk, BİZ TOPLUMU DÖNÜŞTÜRECEKKEN, SİYASET BİZİ DÖNÜŞTÜRDÜ.
SİYASETİN TAHAKKÜM EDİCİ YÖNÜ SİVİL TOPLUMU DA İÇİNE ALDI VE KAMULATIRDI, Devlet; sivil toplum eliyle yapılan işlere el attı, bursları belediyeler verdi, iftar sofralarını belediyeler kurdu, öğrenci yurtlarını KYK’lar yaptı.
Ama burada bir şey unutuldu; STK’lar bu hizmetleri milleti doyurmak, öğrencileri barındırmak için değil; bunları vesile kılarak adam yetiştirmek için yapıyordu. Hayırseverlerden para topluyor tasadduk ve infak kültürünü canlı tutuyordu. Gençliğe konforu değil, yüke omuz vermeyi öğretiyordu.
Ve geldiğimiz noktada; 5 yıldızlı otel konforunda hem de bedavaya kalan öğrenciler en ufak bir aksaklıkta isyan bayrağı çekiyorlar.
BİZ eskiden SİYASETİ ALLAH’IN NİZAMININ yeryüzünde HAKİM kılınması için yaparken, artık NEFSİMİZ için, kişisel KARİYER planlarımız için yapıyoruz.
Dün bir partimiz vardı. Bugün üç beş tane var. Siyasetin doğasında rekabet vardır. Rekabetin olduğu yerde nefisler devreye girer. Bugün bırakın rakip partilerle yarışmayı, siyasiler kendi içerisinde bile küçük iktidar alanları oluşturup, bunu ihlal eden kendi partilisini düşman olarak görüyor ve onu bertaraf etmek adına yapmadığını bırakmıyor. Böylelikle düşmanımın düşmanı dostumdur düşüncesiyle akıl almaz ittifaklara şahit oluyoruz. Bir bardak kirli suya bir damla temiz su dökseniz o bardaktaki su temizlenmez ancak bir bardak temiz suya bir damla kirli su dökseniz o bardaktaki su kirlenir.
Bu tablo her birimizin ciğerini yakıyor. Ayrılarak büyümek mümkün değildir.
Ya birlikte var olacağız, ya da tek tek yok olacağız.
Yeryüzünü, selam ve adalet yurdu yapma sorumluluğumuzdan dolayı, Cihannüma’ya düşen misyon, birbirinin kalesine gol atan değil, aynı takımın oyuncusu olduğunu fark edip rakip kaleye yüklenen bir anlayışı hakim kılmak ve böylelikle bu partiler arasındaki ihtilafları yok etmek, ittifakları ve ittihadları temin etmektir.
Bizler, bir vakıf medeniyetinin çocuklarıyız. Vakıf demek; hayatın olağan akışını durdurmak, dünyadaki tükenişin yeniden varoluşa döneceğini hatırlamak, iyiliğe açılan kanatlarla ötelere bir yol inşa etmek demek.. Fedakarlığı, diğergamlığı, kardeşliği, birlikte başarmayı, karşılıksız iyiliklerin türbedarlığını üstlenmek demek..
HAYAT dediğimiz şeyin, altında biraz eğleştiğimiz bir AGAÇ GÖLGESİ olduğunu unuttuk. (Sözlerimin bundan sonrası nefsimedir.)
Birçoğumuz bu dönemde makamla mevkiyle, parayla, pulla tanıştı. Siyasetin getirdiği seçkincilik, bürokrasinin getirdiği hiyerarşi, paranın getirdiği konfor alanları, eskiye dair pek çok HASLETİMİZİ KAYBETMEMİZE, bizi biz yapan pek çok değerimizi YİTİRMEMİZE sebebiyet verdi.
Biz eskiden kararlarımızı istişare ile alır, kulis yapmaz, kulis yapanlarla bir arada bulunmazken, bugün teşkilat istişaresi adı altında ADAM HARCAMA usulleri geliştirdik. Biz eskiden gıybet etmez, kardeşimizin etini çiğ çiğ yemezken, şimdi o eti envai çeşit sosla servis ediyoruz. Biz eskiden davamıza bir kişi daha kazanalım diye adam adama markaj uygularken, şimdi çalım ustası olup, ADAM EKSİLTİYORUZ.
Biz eskiden daracık evimizde bol bol misafir ağırlarken şimdi kocaman evlerimize misafir sığdıramıyoruz. Evlerimiz genişledi, gönüllerimiz daraldı.
Biz eskiden kendimiz için bir şey istemez, isteyemez; mağdur olsak bile fark edilmesin diye uğraşır, hasbelkader fark edilirse utanırken; Bugün bir basamak yukarı çıkmak, bir kıdem almak için varını yoğunu ortaya koyan, bütün ilişkilerini kullanan bir hüviyete büründük. Ve daha ötesi, bu uğurda olası rakiplerimizi bertaraf etmek adına hakkında tezvirat ürettik.
Her bir arkadaşımıza dünyevi taleplerle ilgili çok sayıda müracaat geldiğini biliyorum. Derdi dünya olanın dünya kadar derdi olur. Bu kişileri, istediğini yapsanız da memnun edemezsiniz. Çünkü o makamın da bir üstü vardır mutlaka.
Ve etrafınızdan, sizlerin ne kadar önemli kişiler olduğunuzu, yıllardır bu teşkilatın içinde bulunmanıza rağmen hala yerinizde saydığınızı, fırsat eldeyken kendinizi bir yere atmanızı tavsiye ve telkin ederek, nefislerinize yönelik ağır tahrikler geldiğini de tahmin ediyorum.
Cihannümayı kariyer planlama merkezi olarak gören bu anlayışa, bu bakış açısına kapılarımız kapalıdır. Şayet teşkilatlarımızda böyle düşünen kimseler varsa kalplerini gözden geçirsinler.
Bırakın bize enayi desinler, bırakın beceriksiz desinler, bırakın bir işimize yaramadı desinler. Yeter ki; ADALETSİZLİK yaptı, HAKSIZLIK yaptı, YANLIS yaptı veya bunlara ORTAK OLDU demesinler. Son kullanma tarihi hiç geçmeyecek olan birtakım değerler vardır ve Cihannüma bu değerlerin bekçisidir.
Cihannüma; amaca ulaşmak için her yolu mübah gören bir anlayıştan beridir. Cihannüma; kendi nefsinin aleyhine de olsa ADALETTEN ayrılmayacaktır.
Cihannüma; nöbet yerini terk etmeyecektir, GANİMETpeşinde koşmayacaktır.
Cihannüma; hiçbir REELPOLİTİGE teslim olmayacaktır. Cihannüma; her şeyini kaybetse de, ruhunu kaybetmeyecektir. Cihannüma olarak birinci gündemimiz GAZZE’dir. Ta ki oradaki mezalim bitene kadar. Gazze’nin kurtuluşunun anahtarı birbirimizi sevmekten geçmektedir.
Gelin, bu işe baştan başlayalım. Gelin; makamı, mevkiyi, parayı, pulu değil birbirimizi sevelim. Türk ve Kürt kardeşimiz birbirleriyle samimiyetle kucaklaştığında, misafirsiz sofraya oturmadığımızda, ADALETİ başımıza tac ettiğimizde,
Yurdunu, yuvasını, vatanını, bayrağını terk ederek, ülkemize sığınan Suriyeli ya da başka memleketten kardeşlerimize karşı Ensar olduğumuzda; İnanan kadrolar amasız ve fakatsız olarak başkalarıyla değil birbiriyle ittifak yaptığında;
Yemen’de, Sudan’da, Afganistan’da Müslümanlar silahlarını birbirine değil de ortak düşmana çevirdiklerinde; Mesele kökünden çözülecektir.
Bu sevgi olursa, aradaki nifak tohumları kuruyacak, herkes birbirini doğru anlayacak, sınırlar kalkacak, insanlar kucaklaşacak, gönüller birleşecektir. Bu birleşme olunca; Müslümanlar birbirleriyle ticaret yapacak, birbirlerine yaslanacak, birlikte büyüyecek ve birlikte güçleneceklerdir. İşte o zaman; Türkiye, her alanda dünyada lider bir ülke haline gelecek; gelecek yüzyıl Türkiye yüzyılı olacaktır. İşte o zaman, adalet üzerine yeni bir dünya kurulacaktır. İşte o zaman İsrail’e öyle bir tokat vuracağız ki, bütün hayatı Gazze şeridi gibi gözlerinin önünden geçecektir.
Vakit; kalbimizi yeniden inşa etme vaktidir. Vakit; yeniden ihya hareketi başlatma vaktidir. Vakit; çağın dezanformasyonlarıyla kirlenen zihnimizi temizleme, bozulan dengemizi bulma vaktidir.
Vakit; yeniden besmele çekme vaktidir. Vaktin kıymetini bilenlere selam olsun.”