Miras deyince akla hep mal mülk gelir…
Bu dünya için yaşayanların aklına bunların gelmesi gayet doğal…

Ama Hüseyin abi (Selim Gündüzalp) ve onun gibi dava adamlarının miras diye bıraktıkları tek şey, onlardan istifade etmiş gençlerdir...
Evet, Hüseyin abi de o bahtiyar miras sahiplerindendir…

Ondan ilim ve irfan manasında istifade etmiş yüzlerce gencin her salih amelinden nasibini alıp ahirete yatırım yapmış bir  dava adamıdır Hüseyin abi…
Hizmet ettiği zaman içinde yanında bulunduğumuz yıllarda zekât için, burs için, hizmet için verilen her bir kuruşu sanki cebinde para olurmuş gibi aynı cepte taşımamaya özen gösterirdi…

Hatta o paraları cebinde dahi tutmaz, emaneti sahiplerine vermeden uyuyamazdı…
Tüm hayatında gerçek mirasın Efendimize (sallallahu aleyhi vesellem) ait olduğuna ve emaneti Üstadımızın taşıdığına inanmış ve bu emanetin muhafazası için hayatını dünyasına tercih etmiş biriydi Hüseyin abi…

Bizleri de bu emanete kıyamete kadar sahip çıkabilecek durumda yetiştirmiş, ardında böylesi gençleri miras bırakmıştır...

Anlayacağınız onun etrafındaki dünyalıklar aynı efendisinden emanet gibi emanetti kendisine…

Ne yerdeki halı, ne tavandaki avize, ne raflardaki bir kitap ona aitti…

Hepsi çoluk çocuğunun rızkından kesip ahirete yatırım yapmak isteyenlerin emanetiydi…

Bir gömlek-bir atlet ile yaşamayı davası gören Hüseyin abimizin tüm bu mirası korumak adına raflarından bir kitabın alınmasına tahammül etmediği gibi, hizmet adına istifade edilen hiçbir makinenin haricen kullanılmasınada gönlü razı olmazdı…

Hatta bir bardak kırıldığı zaman bir takım alınmasını öğütleyen bir emanetçiydi kendisi…
Vakıf malının ateş olduğunu bilir; israfın, hürmetsizliğin, herhangi bir suiistimalin onu yapana misliyle geri geleceğinden korktuğu için her fırsatta uyarırdı etrafını…
“Dünya mirası dünyada kalır, hep ahirete yatırım olsun” diye prosedürün dışında hiçbir şeyi yoktu anlayacağınız…

İstemedi de…

Mala mülke tamah etmez, emanete hıyanet etmezdi...

En azından kendisi bilerek hizmet adına dünyayı tercih etmemiştir…

Davasına son ana kadar sahip çıkmış, onu dünyaya yedirmemiştir...
İnşallah hayatını ahiret adına emanetçi bilen bu dava adamının Efendimizden bu yana gelen emanetini emin ellerde muhafaza etmek dava kardeşlerine de nasip olur…
Kimilerinin ışığın, kimilerinin gölgenin peşine düştüğü şu günlerde ışığın gerçek sahibinin farkına varılması duası ile...
Allah emin emanetçilerden razı olsun…
Ama bu şarkı burada bitmez, bu da iyi bilinsin!