Salgın bahanelerine hazırlık yapıldığı günlerde, planın ekonomik olarak ülkeleri sıkıştırmak olacağını, o zamanlarda aklını kullananlar izah etmişti…
“Bu hastalıktır, salgın değil! Gereksiz korku, kapanma, ülke ekonomilerini zor duruma sokacaktır. Stokçuluk, tekelcilik artacak, üretim el değiştirecek, ekonomi değişecek ve bütün bunlar hazinelerinizi boşaltmanıza sebep olacak. Dikkat edin” diye epeyce uyarıldık...
“Hastalıkla mücadele kapatmayla değil, kişisel bakım ve desteklerle olur. Üretime, ticarete ara verilmemeli” gibi uyarılar yapıldı, öngörüler söylendi...
Ama bilim kurulu akıl kurullarına galip geldi ve bir sigaradan daha az can alan virüs bahane edilerek ikinci plan şu an uygulamada; o da ekonomik savaş olarak kendini gösteriyor…
Amaç hükümetlere karşı milleti isyan ettirmek…
Peki, bu isyan hangi yoldan zihinlerde yer ediniyor?
Aç kalırsak, işsiz kalırsak; yiyecek yok, yağ yok, un yok, petrol yok, yok yok…
Önce şuna iman gerekir ki rızka kefil Allah’tır…
Ama rızık dediğiniz sizin hayatta kalmanız için kâfi olanlar olmalı…
Yoksa siz rızkı sigara, alkol, kebap, AVM, lüks arabalar, tatil olarak algılayacaksanız Allah’ın kefil olduğu rızık onlar değildir, karıştırmayın...
Şuna gözlerinizi açmanız lazım, hükümetler gelir gider ama devlet bu topraklarda yaşayanlardır…
Devleti zora düşürenler kendi geleceklerini dara sokarlar…
Hükümettekilerin tuzu kurudur…
Kızacağınız ve refleks göstereceğiniz müessese farklıdır; kendi ayağımıza kurşun sıkmayalım…
Hükümet vaktiyle gereken önlemi almamış, dolara hâkim olamamıştır…
Her şey zincirleme harekete geçmiştir…
Demek ki devletin müdahalesi gerekir…
Yani halkın…
Peki, ne demek bu:
Bakın, 15 Temmuz’u vakti ile hükümetin alamadığı önlemlerin neticesinde yaşadık…
Fakat olaylar devletin yani milletin feraseti, fedakârlığı ile büyümeden önlendi…
Polisin, askerin yapamadığını millet yapmış ve düşmanı yerle yeksan etmiştir…
Millet aktif olmasaydı şu anda nasıl olurduk hesap edin...
Şimdi de aynı durum var…
Ekonomik bir savaş var ve bu dolar üzerinden geliyor…
Hükümet dışarıdan müdahaleye aciz kalıyorsa, devletin yani milletin vakti gelmiş demektir…
Fakat görüyoruz ki millet topraklarını sadece silahlı müdahalede korumaya programlanmış ve bu operasyona karşı ne yapacağını bilmiyor ya da işine böyle geliyor...
Hükümet diğer ülkelerden 5-10 milyar ayarlamaya çalışırken, içeride milletin milyar dolarları kenarda bekliyor…
Bu nasıl iştir!
Millet kredi çekip dolara yatırıyor, altın alıyor, araba stokluyor, gıda stokluyor, içeriye değil yurt dışına satmaya çalışıyor…
Stokçuluk yapılıyor ve milletin zamların altında ezilmesine zemin hazırlanıyor…
Kimi insanlar yarın bir gün savaş çıksa yan yana savaşacağı insanlara “nasıl kazık atarım”ın derdine düşmüş bir vaziyette…
“Hükümet bu duruma müdahale etmesin de daha çok kazanalım” düşüncesi genelde hâkim oluyor…
Belayı çağırıyoruz belayı!
Dolar dediğin iş adamının, sanayicinin elinde olursa rakipleriyle denk olur…
Bırak onların eli dışarıya karşı güçlensin anlayışı olması lazım iken, bizde çaycısı, çorbacısı, bakkalı eline geçeni dolara yatırıp piyasayı daraltıyor...
Kendi ayağımıza sıkıyoruz!
Paradan para kazanmanın, hazır para rahatlığının zeminini kendimiz oluşturuyoruz…
Sonra da neden zam geliyor diye dertleniyorlar!
Senin aç gözlülüğün, senin akılsızlığında başka bir şey değil bu mesele…
Ama milletimizin hatırı sayılır kısmı bunu keyifle yapıyor…
15 Temmuz’da tanımadığı adamla ölüme gidenlerimiz şimdi birbirlerine kazık atma peşinde…
Her şey pahalı da “sigarayı nasıl alırız” planı yapılıyor…
Sigarayı bırakmak gerektiği akla getirilmiyor…
Savaştayız diyoruz lakin tatildeymiş gibi yaşıyoruz…
Buzdolaplarınızı açın bakın, yarısı bir sene eve sokmazsanız hiç ölmeyeceğiniz ıvır zıvırla doludur…
Çöpe atılan yemekler cabası…
Savaş şartlarındaki mütevazılık, kanaat artık yok…
Biraz konfordan kısalım, ayağımızı biraz toplayalım düşüncesi, bulduğumuzu bir şeylere yatıralım, biriktirelim, stoklayım düşüncesiyle yer değiştirmiş…
Hâlbuki ihtiyacımız dışındakini stoklamak Müslümanca bir davranış değildir…
Stoklama âdeti Yahudi âdetidir…
Lanetlenme ile neticelenecek bir huydur bu!
Nasıl oldu da daha dün ölüme kol kola gidenler şimdi Yahudi gibi birbirine kazık atma derdinde!
Bu haletten bir an önce kurtulmamız gerekiyor…
Ayet uyarıyor: Ey iman edenler iman ediniz…
Bir an önce Allah’ın çizdiği sınırlara gelmemiz gerekiyor fakat biz sistemin sınırlarını tercih ediyoruz ve bunun sorumlusunu dışarıda arıyoruz...
Aldığınız eşyalar ne kadar sizi hayata bağlıyor, yediğiniz yemeklerin kaçı zaruri, attığımız ekmek kimlerin rızkı; bunları hesap etmeden yaşıyoruz…
Sonra dolar fırladı, benzin uçtu!
Benzinin uçması senin her gün AVM’ye gitmeni engellemiyorsa daha nerede kullanacaksınız aklınızı…
Hâsılı savaş şartlarında yaşamayan milleti bu hükümet kurtaramaz…
Herkes elindekini ortaya döksün, israf etmesin, iktisat etsin, keyfilikten geri dursun…
Aksi halde on Reis de gelse, mezardan Fatih de çıksa bu millet kendini değiştirmediği müddetçe adım adım mezarımızı kazmaktan öteye gidemeyeceğiz…
Zarara razı olana merhamet edilmez…
15 Temmuz’daki ruh, şimdi bencil bir ruh olarak meydanlarda…
Maalesef verdiğimiz savaş, yaz aylarında daha rahat tatile çıkabilmek için mazlumun elindeki rızkı alma savaşıdır…