Bismillahirrahmanirrahim

Her bir müslüman batınında bu soruyu mutlaka sormuştur. Dünya neden bir sınav yeridir? Allah (.C.C.) neden âdemoğlunu sınava tabi tutar? Sınava tabi tutmadan Cennetine koyamaz mıydı? Bir sorunun veya bir iddianın cevabını mı öğrenmek istemektedir Zül Celal Vel İkram olan Rabbimiz?

Evet. Öyle olmalı.

Eğer öyle olmasa idi dünya hayatı dediğimiz “her anı” adeta cevabı öğrenilmek istenircesine, bitmez tükenmez durumlar, olaylar, haller devamlı surette sürmekte, akmakta, sonu gelmeyen bunca konum, adeta bir cevap aramaktadır!

Dikkatli olan bir göz bunu hemen fark etmiş olmalıdır! En azından bizim tarafımızdan bir tuhaflığın olduğunu. Yaşadıklarımız adeta bir araya getirilip tamamlanmakta olan yap boz oyunu gibi, daha önceden kimsenin belirleyemeyeceği ilahi bir yazgının, kaderin kaçınılamaz parçaları.

Unutmayalım, Ruhlar Aleminde henüz bedeni ile tanışmamış iken vermiş olduğumuz bir sözümüz var.

Sözümüz - Bela (evet). Sen bizim Rabbimizsin. Bu sözümüz bizim, Rabbimizi (C.C.);  her şeyden en çok, en fazla sevdiğimiz, ilan etmek anlamına gelmiyor mu? Aynı zamanda bir iddia anlamına geldiğinin ise henüz tam olarak farkında değil idik sanırım. Ama bütün sözler gibi bu sözümüzün de bir kanıta bir ispata ihtiyacı olduğu muhakkaktı. Sonra hüküm verildi Ta ki bilelim…” Rabbimiz “bilmek” istiyordu. Mülkün Sahibi Bilmek istiyor. Bundan ötesini bilemiyoruz. “Bilelim” derken çoğul eki kullanılmış. O Mutlaka Ezelden biliyordu. O ve Biz. Yani Birlikte. Bizim de bu seçimde (ispatta), kesin bir dille iştirak edeceğimiz çok kesin bir hüküm olmalı. Bu hükme kimsenin itirazı olamaz artık.

Allah’a verdiğimiz sözünde duran ve ispatını yapabilen, rızasına erebilen kullarından eylesin İnşallah. Amin.