Ha pandemi, ha pandomim; ikisi de aynı gösteri…
Olmayan bir şeyi varmış gibi gösterebilme kabiliyeti ya da şovu…
Bizimkiler de baya marifetliymiş…
Sakın hastalığı küçümsediğimi zannetmeyin; asla!
Hastalık hak ediş ile gelir, ölümün keşif kolları gibidir...
İlahi mesaj ve dünyevi kusur taşır ama mesajı alana kusurunu düzeltene gelir geçer, almayana salgın olur ezer geçer…
Ben “Hastalık vardır, salgın yalandır” diyenlerdenim…
Bunu derken de “Aklınızı kullanmayacak mısınız” ayetini bilerek söylüyorum; aklımızı kullanıyoruz…
Aşıdan başka bir seçenek yok diyenlere Allah’ın aşıları da mı yok diyoruz sadece…
Ama ilaç firmaları ile anlaşamıyoruz; mesele bu…
Mesela dünya genelinde 10 ölümün 7’sine kalp hastalıkları, üst solunum ve akciğer hastalıkları ve erken doğumların ya da zorla doğurtulmaların sebep olduğunu biliyoruz…
Virüsler, salgınlar sıralamada çok yer teşkil etmiyor anlayacağınız…
Bunu da yüce konsey dünya sağlıksız örgütünün verilerine dayanarak söylüyorum…
Aklımı kullanıyorum yani; istatistikler yalan söylemez her akşam izliyorsunuzdur…
Yine aynı kaynaklar şeker ve kalp hastalıklarından 2019 yılında 1.000.000 kişiden fazla kişinin öldüğünü söylüyor…
Rakamla yazdım, güncel pandomim rakamlarının yanına yazıp karşılaştırırsınız…
Ama bu bir yıllık, pandomim iki yılı geçiyor karışmasın…
Yani spor yapmazsanız, yemeği hızlı yer ve karıştırırsanız, doğru nefes almaz sigaradan vazgeçmezseniz, yemeği yer televizyon karşısında sadece aşı beklerseniz, kanınızı yenilemez eklemlerinizi hareket ettirmezseniz, bir oturuşta bir ekmeği bitirip ne idüğü belirsiz gıdalar tüketmezseniz, zeytinyağlı yiyemem ama GDO’lu mısır özünden vazgeçmem demeye devam ederseniz pandomim bahanesiyle daha çok ezer geçerler…
Daha da bitmedi…
Şimdi sahte korkulara yenilen milletleri, üretemeyen, çalışamayan, kriz ve keriz arasında bırakılarak sömürülen gençleri kullanarak açız aç naraları attırıp birbirlerine kırdıracaklar…
İngiltere güneş batmayan imparatorluğu ışığını market raflarında söndürmeyle niyetini açık etti…
“Kıtlık olur, iklim bozuldu sebep aha da bu inekler” diyerek iki ayaklı inekleri kendi gıdalarına mahkûm etmeyi amaçladıklarını anlaşmış bulunmaktayız…
Bunu da aklımızı kullanarak çıkarıyoruz merak etmeyin…
Zaten adamlar açık açık söylüyor…
Millet olarak internet sitelerinden, tiktoklardan, instagramlardan, yemek paylaşanlardan kafamızı kaldırırsak belki anlarız…
Maksat hasıl olmuşken bir hadis ile bitireyim…
İster hadis deyin ister uydurma…
Eskiler bir şeyin hadis olup olmadığını anlamak için aklınıza, kalbinize, vicdanınıza sorun üçünden itiraz gelmez ise hadistir derlermiş…
Bırak kimin söylediğini, kimden geldiğini…
Ama o akıl akıl, kalp kalp, vicdan vicdan ola elbet…
Hadis şu; kaynağını merak etmem kalben efendimiz dememiştir de demem şöyle buyuruyor: “Bir gün gelecek insanlar pencerelerden dışarısını seyredecek ve boynuzları çıkacak. Geriye kafalarını sokamayacak orada kalacaklar” Şimdi doğru yerlerden beslememişseniz ne alakası var diyeceksiniz; ne boynuzu, alın size manası…
Efendim der ki; pencereler bu zamanın Windowsları watsappları, tiktokları, instagramları, facebooklarıdır; elinize telefonu, bilgisayarı bir aldığınızda pencerelere bir kafayı soktuğunuzda ne namaz kalır, ne zaman kalır, ne iş, ne güç, ne irade, ne şuur…
Boynuzlayanlar, inekleştirenler, öküzleştirenler olarak bırakır bizi…
Hadi şimdi bunu Efendimiz söylememiştir deyin…
İnsan olmamamız için ellerinden geleni yapıyorlar ve biz de onlara tabi oluyoruz…
Sonra kalkıp maskeye, aşıya mesafeliyim diye “Allah akıl etmez misiniz” demiyor mu diye akıl yürütüyorlar…
Yahu git aklını al öyle gel kardeşim!
He bu arada Kur’an’daki akıl hep kalbe atıftır; bunu da hocalarınız bilmez, sorun bakalım kalbiniz ne diyor…