Sakaryaspor’un rakibi dün, iki puanla grubunda son sırada olan ve bugüne değin yaptığı 34 karşılaşmada sadece iki puan toplayabilen, tamamı genç oyunculardan kurulu Karabükspor idi…
Zayıf rakibi karşısında alacağı puandan çok, üç dönemdir döndüğü play-offta güçlü rakipleri karşısında ne yapabilir gözüyle ile seyrettim “Mutlak kazanılacak” dediğimiz maçı…
Öyle ya…
Klasmanda ikinci sıraya yükselen yeşil siyahlı ekip, ilk beş takım arasına girip play-off oynama hakkını net olarak kazanmış olmasa da play-off kapısını aralayan en şanslı takım yine de…
İşte o gözle ve de erkenden geleceğe yönelik bir fikir edinmek amacıyla maçı yerinde, yani stadın basın bölümünde dikkatli ve alıcı gözle izledim…
Daha üst sıralarda bulunan ve daha güçlü olan Antalya Serik Belediyespor’u 3-0 gibi tartışma götürmez bir skorla deplasmanda yenip gelen yeşil siyahlıları, işte bu anlayış içerisinde seyrettim, beklenmedik şekilde zorlu ve sıkıntılı geçen maçta…
Maçın ilk yirmi dakikası içerisinde santra çizgisiyle rakip ceza sahası arasına hapsettiği rakibi oyundan düşürecek tek gol ne yazık ki ilk yarı boyunca geliştirilen şuursuz ataklar sonucu bir türlü rakip filelerle buluşamayınca, kazanmaya yönelik ümidimiz ikinci yarıya kalıyordu…
Aynı 11 ile ikinci yarıya başlayan yeşil siyahlı ekip, ilk yarıya benzer oyun anlayışıyla devam edince, bir türlü beklenen gol gelmedi ve sinirler had noktaya taşındı…
Takımın aceleciliği ile kaybedilen her top, acemi ve genç çocuklar tarafından hafif yollu da olsa tehlike oluşturacak pozisyonlara yol açtı…
Ve hiç beklenmeyen bir şey oldu!
Stadı, takımı, hakem de dahil herkesi adeta şoka sokan, yediğimiz gol, çoluk çocuktan oluşan Karabük takımına inanılmaz direnç enjekte ediyordu…
Sıkıntı uzayıp gitti bu nedenle…
Ve nihayet 87. dakikada Burak Öksüz, 89. dakikada Ali Özgün ve 90+5’te Oğuzhan Kayar’ın golleri Sakaryaspor’u bu dakikaya kadar içine düştüğü korkunç bunalımdan çıkarıp hayata döndürdü adeta…
Bunca senelik spor ve yazarlık hayatımda böylesine sinirlendiğim, bağırıp çağırdığım bir maç ne oynadım ne seyrettim desem, yeri var…
Şimdi gel de bu takımın play-offta başarıya ulaşacağını düşün ve yaz, kolaysa!
Ama bir şey var ki…
Zaman zaman istisnai hallerde ortaya çıkan, sürpriz bir yana anormal sonuçlar gelince aklıma ve de “futbolda olmaz olmaz” sözünü hatırlayınca yıllar sonra yeniden, hiç olmazsa play-off ümidiyle bir müddet yola devam edelim duygusuyla sevindim, son dakikalara sığan ve peş peşe gelen gollerden dolayı…
Evet…
Yarınlara işte bu duygu taşıyor beni, dünkü kahırlı 90 dakika sonrasında…
Bu duygularla “Gazanız mübarek olsun” deyip, hata yapmak adına birbiriyle yarışan futbolculara ve başındaki hocaya uyarı çiçeği “Zambaklar” gitsin istedik…