Birçok özelliğimizde, davranış ve eylemlerimizde olduğu gibi, bırakınız Müslümanca tavrı, asgari insani erdeme ulaşamadığımız bir tarafımız da, düşünce ve ifadeye saygı duymak ve saygı çerçevesinde cevap vermek, düşüncemizi insanca ortaya koymak ve HAKARETE başvurmamaktır.

            Hususen yazılı basında yer alan haber ya da köşe yazıları ile sosyal basında yer alan paylaşımların altına yapılan çirkin, gayri insani ve gayri İslami yorumlarda bu rezil yönümüzü hemen her gün görmek mümkün.

            Kısa ve öz ifadeyle, MÜSLÜMANLIK şöyle dursun, İNSAN OLAMAMA halimiz!

            Beğenmediğimiz bir görüş, yazı ya da yorum gördüğümüzde, beyan bizim istediğimiz yönde değilse, bizim düşündüğümüz gibi düşünmüyor, bizim sevdiğimizi sevmiyorsa, hemen hakarete, aşağılamaya, terör çevreleri ile yaftalamaya, tehdit ve tacize başlıyor, bırakınız Müslüman olduğumuzu, insanlığımızı bile unutuyoruz.

            Hatta öylesine bağnaz ve tutucu bir tavır var ki, karşıt görüşteki birinin doğru bir sözünü bile paylaştığınızda, hemen o kişinin safına itiliyor, onun adamı imiş gibi algılanıp yaftalanıyor, hakarete uğruyorsunuz!

          Oysa, SÖYLEYENE DEĞİL, SÖZE BAKIP, SÖZÜN DOĞRU YA DA YANLIŞLIĞI İLE İLGİLENMEMİZ, sözün bu yönü üzerinde durmamız gerekmez mi?

             Söz doğru ise, sahibine, kimin söylediğine bakmayız, bakmamamız lazım.

             Yanlış adam doğruyu söyleyebilir, sözün sahibini değil, doğru olan sözünü alır ve kabul ederiz.

              Doğru adam yanlış söz söyleyebilir, adamın doğruluğuna bakmadan yanlış sözünü  reddederiz.

              YANLIŞ ADAM SÖYLEDİ DİYE, DOĞRU SÖZ YANLIŞ OLMAZ.!  DOĞRU ADAM SÖYLEDİ DİYE DE, YANLIŞ SÖZ DOĞRU OLMAZ! ALTIN ÇAMURA DÜŞÜNCE DEĞER KAYBETMEZ!

              Hususen siyasette ve Dini çevrelerde nice doğru adamlar biliriz ki, akıl almaz yanlış sözler söyleyebiliyor, çok yanlış uygulamalar yapabiliyor.

              Nice adamlar da biliriz ki, kendisi yanlış olduğu halde, doğru sözler söyleyebiliyor ve doğru işler yapabiliyor.

              Doğru sözü paylaştığımızda, söyleyen adamı değil, sözü tasdik ettiğimizi akl-ı selim olan herkes bilir ve anlar.

             Onun için, paylaşılanlarda, ileri sürülen fikir ve beyanlarda, söyleyene değil, söze bakılmalıdır!

             Tasvip etmediğimiz, yakınlık duymadığımız birçok insanın doğru sözünü paylaştığımızda, adamı değil, sözü paylaştığımız, sözü tasdik ettiğimiz, söze değer verdiğimiz anlaşılmalı iken, sözün sahibine değer verdiğimiz, onu onayladığımız şeklinde anlaşılıyor ve hemen hakaret ve yaftalamalar başlıyor.

               DEFALARCA YAZDIK VE BİR KEZ DAHA YAZALIM!.

              SOSYAL BASIN VE YAZILI BASIN YORUMLARININ ALTINA YORUM YAPAN, BU ŞEKİLDE HAREKET EDEN, HALA HAKARET ETMEYE DEVAM EDEN, KENDİ AŞAĞILIK KARAKTERİNİ ORTAYA KOYAN, KENDİ VASIFLARINI BAŞKALARINA YÜKLEYEREK VE LANETLİ KAVME BENZEYEREK YORUM YAPAN ALÇAK, VE ÇUKUR SAYFA MÜNTESİPLERİ HALAVAR ve azımsanacak düzeyde de değil.

              Bunlara öncelikle şunu diyoruz! YAHU ÖNCE BİR ASGARİ İNSAN OLUN!

MÜSLÜMANLIK ZATEN SİZE ÇOK ÇOK UZAK!

              Bir İNSANA hakaret eden, kendine ediyor, kendi kimliğini ortaya koyuyordur.

             Böylelerinin bu tür hareketlerine üzülmek ve cevap vermek yerine, ibretle seyretmek gerek!

             Hz. Peygamber bir Hadis-i Şeriflerinde: 'Bir kimsenin kendi ana babasına sövmesi büyük günahlardandır'' buyurmuştu. Ashâb–ı kirâm: Yâ Rasûlallah! İnsan kendi ana babasına hiç söver mi? deyince: “Evet, tutar birinin babasına söver, o da onun babasına söver. Birinin anasına söver, o da onun anasına söver'' buyurmaktadır

                 Bu konuya, hakaret edeni kastetmeden ve hakaret etmeden şu örneği vermeliyiz:

                BİZE HAVLAYAN , BU HAKARET EDEN İNSAN GÖRÜNÜMLÜ NE İDÜĞÜ BEELİRSİZ TİPLERDEN ÇOK ÇOK DAHA SEVİMLİ VE SEVDİİMİZ KÖPEKLERE, BİZDE HAVLIYOR, HAVLAYARAK KARŞILIK VERİYOR MUYUZ?

             "KÖPEKTİR, ELBETTE HAVLAYACAK, TABİATI/FITRATI GEREĞİDİR, VAZİFESİNİ YAPIYOR" DEYİP, MUHATAP ALMAYIP YOLUMUZA DEVAM ETTİĞİMİZ GİBİ,

              AYNEN ÖYLE DE, HAKARET DİLİNİ KULLANANLARI YANİ İNSAN OLAMAYANLARI DA MUHATAP ALMAYARAK, ASLA CEVAP VERMEYEREK YOLUMUZA DEVAM ETMELİ, KENDİ KİNİYLE BAŞBAA BIRAKMALIYIZ. O tiplere cevap vermek ve muhatap almak, onlar gibi olmak, sözü zayi etmek, taşa laf anlatmak gibidir.

                 ZİRA KARAKTERLERİNİN, alçak kişiliklerinin GEREĞİNİ YAPIYORLAR.

              YAPACAĞINIZ İŞ SAYFANIZDAN TARD ETMEK, SAYFANIZI KİRLİLİKTEN KURTARMAK OLMALIDIR.

              ANCAK, HAKARETLERİ KAYIT ALTINA ALINIZ Kİ, YARIN BİRGÜN YARGIDA LAZIM OLABİLİR!

               Bilgi sahibi olan, bilgisini ortaya koyar, hakaret değil, fikire fikir, söze sözle cevap verir.

                  Bilgisi, fikri olmayanlar, bir şey bilmediği, vereceği cevabı olmadığı için hakarete başvurur. Yani bu durum CEHALETİN, KAPKARA CAHİLLİĞİN, AHLAK YOKSUNLUĞUNUN, İNSAN OLAMAMANI işareti, belgesidir.

                  Aynı zamanda bu tip insanlar; “KALP KIRMAK, KABEYİ YIKMAK GİBİDİR” gerçeğinden de haberi olmayan gafillerdir.

                  Peygamber efendimiz; “Bir müminin kalbini incitirseniz, kırarsanız, yetmiş kere Kâbe’yi yıkmaktan büyük günaha girersiniz.” buyuruyor. Hakaret dilini kullanıp, kalp kıranlara duyurulur!

              Esas bizi şaşırtan ve üzen ise, ben insanım diyenlerin , yanlış olduğunu bile bile ve vicdanları zerre sızlamadan, bu yola cömertçe başvurabilmeleridir.
               Çok çok daha vahim  ve kahredici  olanı ise, yukarıdaki  hadis de açıkça emredilmesine rağmen, BEN MÜSLÜMANIM DİYENLERİN BU YOLA DAHA DA CÖMERTÇE BAŞVURABİLMELERİDİR.