*Siyasette ve idarede, gösterilene değil gösterilmeyene, öne ve vitrine koyulana değil arkadakine bakınız ki gerçeği görebilesiniz.
Siyasette ve idarede;
Gösterilene değil, gösterilmeyene, önümüze koyulana değil, koyulmayana,
Konuşulana değil, konuşulmayana, vitrine koyulana değil koyulmayana,
Sahne önündekine değil, sahne arkasındakine,
Söylenene değil, söylenmeyene bakılırsa GERÇEKLER GÖRÜLEBİLİR.
Tıpkı, lokantada vitrine koyulan yemeklere değil, mutfağa,
Fırında cama sıralanan ekmeklere değil, hamur yoğurma yerine,
Tezgah da öne dizilen meyvelere değil, altındakilere bakmamız gerektiği gibi.
Milyonlar; gösterilene bakar, çok az insan da gösterilmeyene, perde arkasına bakar, bakabilir.
SİYASETÇİLER VE İDARECİLER DE, MİLYONLARA HİTAP EDER, onları dikkate alır, onları oy deposu görür, PİLAN VE PIROJELERİNİ, KONUŞMA VE POLİTİKALARINI MİLYONLARA GÖRE, SADECE ÖNE KOYULANI GÖRENLARE GÖRE YAPAR!
*Şu anda yeryüzünde, Yahudiler, Hristiyanlar, Müslümanlar ve bilumum Allah inancı olan gruplardan hiç birisi Allah'a şirk koşmuyor. Bilakis Allah'ı (c.c.) kendi ilahlarına şirk koşuyorlar. Kimisi mezhep imamını, kimi tarikat şeyhini, kimi cemaat liderini, kimi siyasi liderini, İlah veya rab edinmiş durumda. Alıntı
* "Cevşen" veya benzeri muskaların insanı koruması veya şifa vermesini beklemek, doktorun yazdığı reçeteyi muska yapıp boyuna asarak, ondan şifa beklemeye benzer. Alıntı
*Bu ülkede bütün olumsuzlukları namaz kıldırma memurlarına ve diyanete bağlayan bir zihniyet var. Hep diyorlar ki "ülkede şu kadar cami, şu kadar imam, şu kadar din görevlisi var ama hırsızlık, ahlaksızlık, kadın istismarı vs. hep artıyor, hiç eksilmiyor." iyi de bu işleri yapanların neredeyse hiçbiri camiye gitmez ki din görevlileri onları iyi eğitmemiş olsun. Ama hepsi okula gitmiştir. Neden fatura öğretmenlere değil de imamlara kesiliyor? O imamları cinim kadar sevmem ama bu adaletsiz saldırıya da sessiz kalamam. Alıntı
*YERYÜZÜNDE ÇÖP ÜRETEN TEK VARLIK İNSANDIR. İsraf açlığı çeken, yeterince israf edemediği için isyan eden bir varlıktır insan. Köylümüz şehirlimiz toptan israfa soyunmuş, duçar olduğumuz konfor hastalığının tezahürü tüketim çılgınlığı ile karaları ve denizler fesada uğratan üretime ve karbon salınımına sebep olduğumuzdan mevsimleri değişir. Bu konfor hastalığı ve israf o boyuta varmıştır ki; köyde oturanlarımız bile fırınlarımız boş durur, set üstü ocak kullanır, ekmeğini fırından, yumurtayı, yoğurdu, tereyağını marketten alır, meyve bahçesinde oturduğumuz halde soframızda meşrubat vardır. Bu israf sadece dünyamızı değil, ahiretimizi de kapsar. Bu israfın ve ifsadın elbet hesabı sorulacaktır. Alıntı
* "Lidere tapınma zavallılığı, gerçekte putperestliği de karakterize eden soyutlama yeteneksizliğinin göstergesidir."( Cündioğlu) Bu doğru söz, herkeste "lidere tapınma zavallılığı" olarak tezahür etmeyebilir. Kendi olarak zavallılıktan kurtulamamış kimselerde kişiden kişiye değişerek ama mutlaka bir şekilde açığa çıkar. Bu; "vatana", "millete", "ırka", "dile", "dine", "mezhebe", cemaate", "futbol takımına", "bayrağa", "kitaba", "peygambere" vs. tapınma şeklinde de olabilir. Alıntı
*DURAĞANLIK; DEFORMASYONU VE KOKUŞMUŞLUĞU GETİRİR.
*Statik (durağan) din, zamanla kirlenen durgun su gibidir. Din statik olunca; bid'at ve hurafelerle kirlenmek zorunda kalıp, mezhep, tarikat, başka din ve ideolojilerin (Demokrasi vb.) istilasına uğrayarak, atalar dinine dönüşür. Dinamik din akarsu gibidir. Bidat ve hurafe barındırmayacağı gibi mezhep, tarikat, başka din ve ideolojilerin (Demokrasi vb.) etkisinde kalmaz. Alıntı
*Mandayı konağa bağlayınca manda bey olmaz, konak ahır olur. İmam meyhaneye gidince meyhane cami olmaz, imam sarhoş olur. Rahibe geneleve gidince genelev manastır olmaz, rahibe orospu olur. Ermiş meclise girince meclis tekke olmaz, ermiş tek ayak üstünde kırk yalan söylemeye başlar. Alıntı
*İnsandan çocukluğunu alan tek şey günahlardır. İlk günahta masumiyet gider çocukluk biter.
*Paylaşılmayan fikirlerin, toprağa gömülüp çürütülmüş kâğıt para kadar bile sahibine ve insanlığa faydası yoktur.
*Aklını kullanmayanlar, akılsızlıklarını örtmek için, aklını kullananları, akıllarını İlah edinmekle itham ederler. Bu akla ve aklını kullananlara büyük bir iftira ve aklın mahiyetini bilmediklerinin kanıtıdır. Akıl insandaki, doğruyu yanlıştan ayıran bir furkan, muhakeme ve muhasebe kabiliyeti olduğu halde, kendisinin ilah edilmesi gibi bir yanlışa nasıl izin verir. Alıntı
*Diliniz ve dininiz İsrailiyat, elinizde, evinizde, işinizde İsrail malları, lideriniz İsrail dostu ama siz İsrail'e düşman öyle mi Kesin öyledir! Alıntı
*Açlıktan karnına taş bağlayan peygamberin; bir lokma bir hırka edebiyatı yapan, göbeği yarım metre önde şikemperver ümmeti (!) olmuşuz.
*Bir söz; siyasi, dini, toplumsal ve nefsi bir otoriteye tabi olmaya davet ediyor eşya, hayvan, doğa ve insana zararlı vicdan, akıl, fıtrat, adalet ve tevhide aykırı bir ayet ise tevil edilir, hadis ise terk edilir. Alıntı
*Sorgulamak, şüphe etmek değil, hikmetin peşine düşmektir, zira sorgulamadan edinilen iman taassuptur.
*Bilgi; vicdan, akıl, fıtrat, adalet ve tevhid süzgecinden geçmedikçe ilme dönüşüp sahibini bilge değil, bilgi hamalı yapar.
*Kavala kararının düşündürdükleri!
HÜKÜMETİ DEVİRMEYE ÇALIŞANA AĞIRLAŞTIRILMIŞ MÜEBBET YANİ ESKİ HALİYLE İDAM, TÜM TÜRKİYE'YE, DEVLETE, TÜM MİLLETE KASTETMEYE ÇALIŞANA
(Caro) ve YEDİ SENEDİR BU KASTI İŞLEYENE HİÇBİR ŞEY YOK! NELER OLUYOR?!
NOT: Ramazan bayramınızı tebrik eder, birlik ve beraberliğe, kardeşliğe, Allah’ın ipine topyekün sarılmaya, doğruluğa, dürüstlüğe, adalete, ahlaka, uyanışa, dirilişe, titreyip kendimize gelişe ve mutlak kurtuluşumuza vesile olmasını Rahman’dan niyaz ederiz.