Geçenlerde AKM önünden geçerken, bir gurup vatandaşın, ellerinde bayrak ve filamalarla basın açıklaması yaptıklarını gördüm.
Vatan partisi’ne ait bu açıklamayı kenardan dinledim ve sonunda da yazılı metnini aldım.
Barzani’nin referandum bölücülüğünü ele alan ve biraz uzun olan basın bildirisinin hemen hepsine katılmakla beraber, köşemize sığabilecek, konu ile ilgili teşhis/ tanı ve tedavi bölümüne ait paragrafları aşağıda sunuyorum.
“ Barzani, 25 Eylül 2017 günü, ABD’NİN Kuzey Irak’ta kurdurduğu sözde devletin, özünde 2.İzrail’in bağımsızlığı için referandum yapacak. Bu referandum Türkiye’nin bağımsızlığı, egemenliği ve bütünlüğünü tehdit ettiği için kabul edilemez.
1991 Yılında Irak’ın ABD tarafından işgaliyle kendisine alan bulan ve 2003 yılındaki işgalle, Irak’ın kuzeyinde “bölgesel yönetim” sıfatını alan Barzani yönetimi, PKK ile birlikte ABD’nin Türkiye, İran, Irak ve Suriye’yi istikrarsızlaştırma ve bölme pilanının teşeronu konumundadırlar.
Bu girişim, ABD ve İzrail’in, sürekli kaybettikleri Ortadoğu coğrafyasında, yeni bir mevzi kazanma, İzrail dışında yeni bir dayanak yaratma çabasıdır.
İzrail, sözde bağımsızlık referandumunun her yerindedir. Hem İzrail başbakanı B.Netanyahu, hem İzrail Adalet bakanı, hem de İzrail G.kurmay başkan yardımcısı, sözde bağımsızlık referandumuna desteklerini açıkça beyan etmişler, dahası, bağımsız Kuzey Irak’ın İzrail’in büyük çıkarlarına uygun olduğunu belirtmişlerdir.
YILLARDIR FİLİSTİN TOPRAKLARINI BM KARARLARINA RAĞMEN GASP ETMEKTE ISRAR EDEN VE ONBİNLERCE MASUM FİLİSTİNLİYİ KATLEDEN İZRAİL’İN, BARZANİ’YE OLAN BU SEVGİ VE İLGİSİ, HERKES İÇİN UYARICI OLMALIDIR. Bu yönüyle referandum, yalnızca bölge ülkelerini değil, BÜTÜN İNSANLIĞI TEHDİT ETMEKTEDİR.
Bir yandan Kerkük ve Musul’un doğal kaynakları, ABD ve İzrail eliyle gasp edilirken, bir yandan da, Türkiye, İran, Irak ve Suriye’nin toprak bütünlüğünü tehdit edecek bir terör koridoru oluşturulacaktır.”
Basın açıklamasının devamında, Türkiye’nin milli güvenliği açısından en mühim kırmızı çizgilerinden biri olan Irak’ın kuzeyindeki sözde devlet girişimine karşı acil eylem pilanı önerilmekte ve bu pilanda da şu hususlara yer verilmektedir:
“1-Ankara’daki Erbil temsilciliği derhal kapatılmalı ve temsilciler sınır dışı edilmelidir.
2-Barzani yönetiminin nefes borusu konumunda olan Habur Sınır Kapısı’nın, referandumdan vazgeçilmediği takdirde üç gün içinde kapatılacağı ilan edilmelidir.
3-Barzani yönetiminin Türkiye üzerinden yaptığı petrol sevkiyatının, referandumdan vazgeçilmediği takdirde üç gün içinde durdurulacağı ilan edilmelidir.
4-Hükümet, TBMM’ni acilen toplantıya çağırmalı, TBMM söz konusu referandumu tanımayacağını ve Türkiye’nin milli güvenliği için her türlü tedbiri alacağını ilan etmelidir.
5-Hükümet, Suriye yönetimi ile sorunlarını bir kenara bırakarak, İran, Irak ve Suriye hükümetleriyle bir araya gelerek, bu girişimi durdurmak için, her türlü seçeneği görüşmelidir.
6-Türkiye’nin ulusal çıkarlarıyla hiçbir ilgisi olmayan ve ABD, İzrail, PKK ve Barzani’ ye hizmet eden Adana’daki İNCİRLİK ÜSSÜ, ABD’ NİN KULLANIMINA KAPATILMALI VE ORDUMUZUN DENETİMİNE VERİLMELİDİR.”
Evet. Doğruya doğru demeliyiz. Doğru kimden gelirse gelsin, tasdik etmeli, kim söylerse söylesin, itibar etmeli, dikkate almalı, değerlendirmeliyiz.
Sağır sultan da biliyor ki, BOP, 2003 yılında Irak’ın hunharca ve barbarca işgaliyle, hatta, Afganistan işgaliyle yürürlüğe girmiş ve bu güne değin adım adım yol almıştır.
Pıroje kapsamında Müslüman coğrafya işgal, iç çatışma, ırk ve mezhep kışkırtmalarıyla yerle yeksan edilmiş, bin parçaya bölünmüş, gücü sıfırlanmış, bütün yer altı ve yer üstü kaynakları sömürülmüş, milyonlarca insanı katledilmiş, tarihin en ağır soykırımı uygulanmış, milyonlarca insana yeri, yurdu, vatanı terk ettirilmiştir.
Referandum da o pırojenin devamı, küçük parçalara ayırma, kolay yutulur lokma yapma ve Arz-ı mevud’a, büyük İzrail’e hazırlamanın bir parçasıdır.
Osmanlı Devleti’ni parçalayıp, Müslüman Alem de oluşturdukları sömürge devletlerin akıbeti ne olduysa, Kuzey Irak’ta, Suriye’de, Libya’da, Yemen ve diğer ülkelerde de kuracakları sözde devletciklerin akıbetleri de aynı olacak, emperyalizme ve ziyonizme kolay yutulur küçük lokma haline geleceklerdir. Ama bunca bela ve musibete rağmen uyanan yok!
Müslüman Alemin daha fazla bölünmeye ve parçalanmaya tahammülü yoktur.
İslam Alemi’ nin ve tüm ümmetin pırojesi, “BİRLEŞME” OLMALI, TÜM ÇABASINI BU YÖNDE KULLANMALIDIR.
Önceden belli olduğu ve malum odaklar tarafından pilanlandığı gibi, ertele ( yanlış)ve iptal et çağrılarına rağmen referandum yapılmış, Türkiye, İran ve Irak ittifakına aldırış edilmemiştir.
Bundan sonra da, referandum hemen yürürlüğe koyulmayıp, biraz zamana bırakılacak, soğuması, alışılması, kanıksanması, hazmedilmesi, unutulması sağlanacak, tiribünlerin gazı alınacak ve yeni bir izrail’in alt yapısı hazırlanacak, devamında ise, başta Suriye olmak üzere, yeni bölgelerin katılması entrikaları başlayacaktır. Ne yazık ve ne acıdır ki, süreç çok yanlış işletilmiş, hatalar zinciri bu günü doğurmuştur.
Bölgesel yönetim, eyalet, özerk yönetim, otonom idare ve benzeri aynı anlama gelecek idare şekillerinin sonucunun da, bölünme ve parçalanmaya, ayrı devletçikler oluşmaya gittiğini, Barzani bölgesel yönetimi, Kuzey Irak eyaleti ile bir kez daha görülmüştür.
İşin ta başında tedbir alınmalı, bu günlere gelmeden nifakın önü kesilmeli, Arz-ı Mevud’a, büyük İzrail’e zemin olacak “BÖLGESEL YÖNETİM” baştan engellenmeli, dini, tarihi, coğrafi ve kadim kardeşimiz olan bölge halkı, ABD, izrail ve diğer şer güçlerin kucağına itilmemeliydi ve hala da itilmemelidir.