Okullar açılıyor…

İlk, orta ve lise; hatta buna üniversiteyi de eklersek yüz binlerce öğrencinin eğitim gördüğü binaların öncelikle sağlıklı ve kullanılabilir olduğuna yönelik bilirkişilerce titiz bir inceleme sonucu verilmiş sağlam ve kullanılabilir raporları yeniden ve titiz bir şekilde gözden geçirilmelidir…

Buna şehrin bütününde yer alan konutları da katarsak depreme karşı hazır olup olmadığımızın bir değerlendirmesini yapmanın gerektiğine inanıyorum…

Eğitim binaları başta olmak üzere tüm konutların inceleme ve araştırmadan geçtiğine dair o unutulmaz deprem öncesi ve sonrası tutulmuş raporların bir kez daha gözden geçirilmesi bilmem gerekir mi!

Ancak böyle kapsamlı bir değerlendirme sonucu insanın içi rahat eder sanırım…

Zira bu konu yüz binlerce insanın hayatını ilgilendirdiği için en ufacık bir ihmal ve boşluk tanımaz!

Zamanla bu konu üzerinde çok duruldu…

Süre uzayıp bu günlere geldi…

Bu şehrin kaderidir 25-30 yılda bir büyük yıkımlara yol açacak depremler yaşamak…

Hani kaba da olsa dillerden düşmeyen bir atasözü vardır: Eşeğini sağlam kazığa bağla!

Tedbirini al, gerisini Allah’a bırak!

Bizi yaklaşmakta olan depreme karşı güvenli hale getirecek tedbirleri almak kaçınılmaz olmalıdır…

Geleceğe güvenle bakmak ve sorumluluktan kurtulmak için bunu yapmak öncelikli görevimizdir hiç kuşkusuz…

Bu konu en ufacık ihmali dahi kaldırmaz elbette…

Nasıl ki deprem ülkesi olarak bilinen Japonya’yı ve Japonları bu doğrultuda örnek gösteriyorsak, konunun sadece kâğıt üzerinde kalmayıp gereğinin yapılması da gerekir…

Deprem gerçeğiyle yaşamayı ayrı bir sanat ve yaşam tarzı haline getiren Japonlar bu konuda bizim için takip edilecek en önemli ve doğru yolu göstermesi açısından dikkate değer…

Evet, aradan çok zaman geçti…

Üzerimize düşen görev yerine tam anlamıyla getirilebildiyse ne ala!

Yok, bir eksik var ise tez elden giderilmesi adına tüm gücümüzü kullanmanın zamanıdır bugün…

17 Ağustos 1999 depremini sadece her yıldönümünde kaybettiğimiz canlar yönüyle anmak, üzülmek yetmez…

Yıldönümleri bize bir daha böyle acılar yaşamamak için gereğinin yapılmasını da anlatır olmalıdır…

Resmi kurum ve kuruluşlar yanında halkımızın da bu doğrultuda üzerine düşen yetki, sorumluluk ve görevler vardır…

O da Japonya örneğinde olduğu gibi depreme uygun bir dünya oluşturmaktan geçer ancak…

O nedenle yapmamız gereken bir kez daha deprem gerçeğini gündeme taşıyarak bu konuda geleceğe eksiksiz hazırlanılması adına üzerimize düşen her görevi noksansız ve titiz bir inceleme süreci içerisinde düşünmek ve ona göre yaşamak olmalıdır…

Zaman bir su gibi akıp geçiyor…

Acaba bu doğrultuda yaşamak adına ne gibi tedbirler aldık, geleceğe nasıl hazırlandık…

Bunun bilinci içerisinde hazırlıklı olup olmadığımızı değerlendirmenin zamanıdır sanırım…