Bismillahirrahmanirrahim

Bir Hakikat olarak İnsan kimdir? Bir soruyla başladım yazıma. Sorularımız olmasa idi dünyamızın bir anlamı kalır mıydı acaba? Sorularımız bize Hakikatin cevaplarını bulmamızda en önemli yol işaretleridir. Ve her insan mutlaka hayata dair hakikate dair mutlaka sorular sormalıdır. Bu soruların başında da İnsan nedir gelir?

Hepimiz bir insan olarak hayatımızın sonuna kadar belki de bu sorunun cevabını arar dururuz. Bulabilir miyiz bilmiyorum,  bunun bir nasip olduğuna inananlardanım. İnsan Allah c.c. yarattığı en nadide eseridir cevabı bize bir şeyler mutlaka söyleyecektir. Ama bize yetecek mi? Hayır. İnsan Âlemin efendisidir. Bundan da hiç şüphemiz yok. Peki, kimdir insan?

İnsan bütün âlemin bir özeti denmiştir. Ne demek özeti? Tüm âlem, insanda cem edilmiş denmiştir bir diğer ifade ile. Yani âlem açılmış insan demektir. İnsan bir araya getirilmiş âlem demektir. Ya şu güzel söze ne demeli; “her insan bir âlemdir”. Kafamız biraz karıştı mı? Ama bir taraftan da bize genişlik ve özgürlük verdiği muhakkak.

Şimdi bir başka cümleye geçiyorum, “insan bir berzahtır.”  Bu berzah nedir diye sorduğunuzu duyar gibiyim. Berzah kelimesini mutlaka duymuşsunuzdur. Ölenin intikal ettiği âlem. Evet, Berzah diye de bir âlem var. Ölünce hepimizin ahiretten önceki gideceğimiz âlemin adı. Ama bu cümlede bu mana kast edilmemiş. Ne demek istenmiş öyleyse, şu iki âleme de ait demek. Yani ölenler üzerinden söylersek, bir tarafı dünyaya diğer tarafı ahirete bakan demek. İki âleme de ait değil.

Biraz daha açarsak, insanı tanımak için kullanılmış, yani daha önce mevcut değil iken insan vücuda getirilmesinden kinaye yapılmış. Cümlenin çok felsefi olduğunu sanmayın ama başka bir cümle kuramazdım. İnsanın işte daha önceden yok olmasından dolayı bir yönü ile yokluğa, diğer yönü ile de vücuda/mevcuda/varlığa bakmasından dolayı kendisine berzah denmiştir. Ve de hep öyle kalacaktır. Hem dünyada hem de ahirette.