Geçtiğimiz Çarşamba günü ( 4 Ekim ) saat 14.00’ de, SAÜ Kongre Merkezi salonunda, genç kuşak belgesel yazar yönetmeni Mahmut Rıfkı Ünal kardeşimizin, “ 3İstasyon 1 Ömür” belgesel filminin “Galasında” idim.
Üniversite yıllarından ve aynı dönemden tanıdığım, değerli insan, arkadaşımız ve kardeşimiz olan Prof. Dr. Arif Ünal beyin de mahdumları olan M.Rıfkı Ünal’ın, daha önce de “ Adapazarı Tıren İstasyonu” yani “Gar” ile ilgili bir “fotoğraf sergisi” olmuş ve onu da takip etmiştim.
Çok genç yaşına ve meslekte yeni olmasına rağmen, belgesel filmini başarılı buldum.
Rıfkı kardeşimiz, sadece Sakarya için değil, ülkemiz için fevkalade önemli olan demiryolu ulaşımının ve özellikle de tıren yolculuklarının başladığı “gizemli istasyonların,” her birinin insan yaşamındaki önemi ve şahit oldukları anıları, birbirine yakın Adapazarı, Arifiye ve Sapanca üçlüsünde belgesele aktarmış ve başarılı bir şekilde işlemiştir.
Senaryosunu da kendisinin yazıp yönettiği, “ 3İstasyon 1 Ömür” belgeseli; ömrünü Adapazarı, Arifiye ve Sapanca Garlarında geçiren, bu istasyonlarda tıren yolcularına simit ve pişmaniye satarak geçimini sağlayan, halen hayatta ve 80 yaşlarında olan “Orhan Okur” un, bu istasyonlarda ve tıren de gördüklerini, yaşadıklarını, acı ve tatlı anılarını anlatan, çok tabii, etkili ve babacan konuşmaları merkeze alınarak yapılmış.
Şüphesiz demiryollarının, tıren ve istasyonların ( Garların), ülkemizde hizmete başladığı ilk tarihlerden başlayarak, ülke ve insanımız için önem ve etkilerinin anlatıldığı geniş bir giriş bölümünden sonra.
Belgesel, emek verilmiş başarılı bir eser olması yanında, Ada Tıreni ve Adapazarı Garı’ını da yeniden gündeme taşımış, bu şehrin tarihinde, ulaşımında, kültür ve medeniyetinde, hepsinden mühimi Sakarya insanı üzerinde ne denli önemli olduğunu da hatırlatmış ve bir kez daha, tırenin Gar’dan kalkması ihtiyacını ve özlemini dile getiren bir pilatforma dönüşmüştür.
Issızlaşan Adapazarı Gar görüntüleri, böyle devam ederse Gar’ın da tarihe karışacağı, asırlık hatıralarla beraber tarihe gömüleceği hüznüyle filmi seyrederken, nerdeyse saat başı kalkan ve H.Paşa-Sakarya Merkez arasında karşılıklı düzenlenen seferler aklımıza gelmiş ve Gar’ın o canlı günleri bir film şeridi gibi gözümüzün önünden geçmiştir.
Film gösterimi bittikten sonra, “söyleşi” bölümünde söz alan hemen her katılımcı, belgesele ait olumlu görüşlerini belirtikten sonra, mevzuyu “Gar’dan uzaklaştırılan Ada tırenine getirerek,” tırenin merkezden kalkması üzerindeki görüş, öneri ve arzularını dile getirmişlerdir.
Gala’ya katılan öğretim görevlisi hocalarımız, Gar müdürü, filmin seslendirmesini/ anlatımını yapan Y.Bakır dahil olmak üzere, söz alan herkes aynı konuda birleşmiş, “bağcıyı dövmeden” sadece “üzüm yeme” iradelerini ve haklı taleplerini, büyük bir olgunlukla izaha çalışmışlardır. Koca salondan, aksine tek bir görüş dile getirilmemiştir.
En son sözü de bendeniz alarak, genç kardeşimizi tebrik ettikten ve filmin kazandırdıklarını anlattıktan sonra, salondakilerin tırenin merkezden kalkmasına dair talep ve duyarlılıklarından memnuniyetimi belirterek,
Hedefimizin “hasta” değil, “hastalık” olduğuna vurgu yaparak, konunun önemi üzerinde durmaya çalıştım.
Herkes tarafından bilindiği gibi, ülkemizin, başta İstanbul olmak üzere tüm şehirlerinde ve dünya kentlerinde Gar binaları şehir merkezinde bulunmakta ve tırenler merkeze kadar gelmekte, merkezden kalkmaktadır.
Sadece İstanbul örneği, Sirkeci ve H.Paşa Garları bizim için yeterli numuneler olarak şehir merkezinde durmakta, ötelenmeleri ile ilgi bir talep ve tartışma yaşanmamaktadır.
Konu ile ilgili mahalli ve merkezi yetkili ve sorumluların, bu gerçek üzerinden hareketle,sadece Ada Tıreni değil, YHT’nin de, Sakarya kent merkezi bağlamında mutlaka ele alınması, bu büyük fırsat ve imkandan, bir asırdan fazla istifade eden Sakarya halkının, her ikisinden de faydalanacak şekilde düzenlenmesi yönünde çaba harcaması umumi bir talep olarak yürürlükte her daim kalacaktır.
Önümüzdeki günlerde AKM’de de gösterilecek filme, bütün yurttaşlarımızı davet ederken, asırdan fazla iç içe oldukları “Ray-Tıren ve Gar” ile ilgili bir nostalji yaşamalarını, bu ve benzeri çalışmaların, her biri içinde binbir yaşam macerası barındıran tüm istasyon ve Garlarımıza yaygınlaştırılmasını, başta Kültür Bakanlığımız olmak üzere, yerel idarelerimizin de bu tür çalışmalara destek vermelerini öneriyor, önemli buluyoruz.