İnsanlık, ABD’nin  Kızılderili, Zenci, Vietnam, Kore, Kamboçya ve daha birçok yerde yaptığı soykırım, işgal ve katliamlarda ölmüştü! 

           Fransa’nın Cezayir’de, İtalyanların Libya’da, bütün  Batılı emperyalistlerin Afrika’nın tamamında ve geçmişte daha birçok yerde yaptığı soykırımlar da insanlık ölmüştü! 

            İnsanlık 1. ve 2.  dünya savaşlarında ölmüştü. 

            İnsanlık; Batılı “Tek dişi kalmış canavarların” Osmanlı devletine leş kargaları gibi üşüşüp, paramparça ettiklerinde, Balkanlar’da, Kafkaslar’da, Yemen ve Hicaz çöllerinde İngilizlerin ve müttefiklerinin yaptıkları katliam ve soykırımlar da ölmüştü. 

             İnsanlık 1944’de  Kafkaslar da, Kırım’da ve Sovyetler Birliği’ndeki  Müslümanlara uygulanan soykırım ve sürgünlerde ölmüştü. 

             Yakın geçmişte ise insanlık; Çeçenistan’da, Afganistan ‘da, Irak’ta, Libya’da, Suriye’de, D. TÜRKİSTAN’da, Yemen’de, Arakan’da, Keşmir’de ve bütün bir Afrika ülkelerin de emperyalistlerin  yaptığı  işgal, taciz, tecavüz, katliam, sömürü, birbirlerine kırdırma ve savaştırdıklarında ölmüştü. 

             İnsanlık; “Arap felaketi”nin başlatıldığı tarihte, “Ziyonist İzrail’e bahar” olan  BOP İLE BİR KEZ DAHA ÖLMÜŞTÜ! 

            insanlık 70 yıldan beri, ABD yönetimlerinin desteği ile Ziyonist terör örgütünün Filistin’de sürdürdüğü işgal, taciz, tecavüz, gasp, sürgün, katliam ve soykırımlarla defalarca ve tekrar tekrar ölmüş, insanlık öldürülmüştür. 

           Ve insanlık son kez ve bir kez daha, önce Kudüs’te, 10 Mayıs’tan beri de Gazze’de ölmüş, toprağa gömülmüş ve cesedi kaybolmuştur! 

           En başta Müslümanlar olmak üzere, tüm insanlık, her zaman olduğu gibi  İMTİHANI KAYBETMİŞ, sıfırın da çok altında bir derece ile sınıfta kalmış, küme düşmüştür. 

           Şu hale bakınız ki; hiçbir Müslüman ülkenin idaresini işgal ve gasp etmiş, ayak altında olması gerekirken baş olmuş tek bir lider, ziyonist vahşi canilere en küçük bir müeyyide/yaptırım uygulayamamış, zerre kadar bir fiili adım atamamıştır. 

            İç hukuklarına ve uluslararası hukuka uygun olan en küçük bir adım ve müeyyideyi dahi devreye sokamamış, meşru haklarını bile savunamamış, tümüyle teslim olmuş bir görüntü vermektedirler. 

             Atamamıştır, çünkü; ellerini, kollarını, sakal, bıyık, saç ve tüm bedenlerini emperyalist ve ziyonist kan emicilere kaptırmış, kıskıvrak ele geçirilmişlerdir. 

              Sisi dahil, Müslüman ülkelerin  başını gasp etmiş sözde liderlerin hiçbirisinin bu mezalime kalplerinden ve gönüllerinden onay verdiklerine ihtimal vermiyoruz. 

              Hepsi, malum mihrakların esiri, kölesi olmuş ve dört koldan teslim alınmış olduklarından, hareket etme şöyle dursun, kıpırdayamamalarındandır. 

               Hepsinin saltanatı Amerikan yönetimlerinin desteğine ve gücüne dayanmakta, meşruiyetlerini, halklarından değil, emperyalist ve ziyonist canilerden almaktadır. 

              Kınamaları, bir şeyler yapar gibi görünmeleri, tamamen kendi halkları karşısında meşruiyetlerini sağlama, gaz alma, yürekleri soğutma, öfkeleri dindirme, zaman kazanma ve bilahare unutturma çabasından başka bir şey değildir. 

              Nasıl olsa savaş biter bitmez, birkaç gün içinde bütün bu olanlar unutulacak, gündemden tamamen düşecek ve sözde liderler, “Bu fırtınayı da atlattık” deyip  rahatlayacak, ABD ve İzrail  katilleri ile her türlü ortaklığa ve onlara emir eri olmaya devam edeceklerdir. 

              Zira bu durumu; yıllardır İzrail terör çetesinin her Filistin katliamında görmekte, kınamalarını, sözden öte bir şey yapmayıp, tabanın gazını alıp, terör saldırıları bitince, tekrar ABD ve izrail ile her türlü siyasi, askeri, iktisadi, ticari, diplomatik, ulaşım  ve benzeri tüm ilişkileri sürdürdüklerini gördük ve birebir yaşadık. 

            Lanetli çete, Gazze’yi yerle yeksan edip, ya tamamen işgal, ya bir daha ayağa kalkamayacak duruma getirme, ya da o mübarek şehitlerin zaferi ile saldırılarını sonlandırdığında  da aynı durum olacak, dışa bağımlı liderler, hiçbir şey yokmuş gibi, halkın da unutmasından yararlanarak, ABD ve Ziyonist canilerle  her türlü ilişkiye gireceklerdir. 

           Hatta bu gaspçı liderlerin kahir ekseriyeti, Ziyonist canilerin Gazze’yi tamamen işgal ile, Hamas ve diğer mücahit gurupları tümüyle imha edip, her ziyonist saldırıda kendi halklarına karşı zor duruma düşmekten ve onların saltanatını sarsan bu beladan!  kurtulmayı bile yeğlemekte, ama bunu dillendirememektedirler. 

            ABD ve Batı’nın değişmeyen çirkin, çok çirkin, kapkara, kömür karası yüzleri de bir kez daha görülmüş, bekleneni yapmış, malumu bir kez daha ilan etmişlerdir. 

             BM’ in de hiçbir işe yaramadığı, beş daimi üyenin oyuncağı olduğu, meşruiyetini tümüyle kaybettiği de bir kez daha görülmüş, ALTERNATİF BİR “BİRLEŞMİŞ MİLLETLERİN” KURULMA ZARURETİ ÇOK AÇIK BİR ŞEKİLDE ORTAYA ÇIKMIŞTIR. 

            Bundan sonra, ne ABD ve ne de AB ile hiçbir ortaklığın, beraberliğin ve müttefikliğin hukuki ve insani bir geçerliliği yoktur, olmamalıdır. 

            Ne yazık ve ne acıdır ki; Gazze’yi tümüyle işgal etmez, yerle yeksan edip, ateşkes sağlanırsa, ya da oradaki şehitlerin mucizevi zaferi ile ziyonistler ateşkes isterse, her zaman olduğu gibi ENKAZI KALDIRMAYI, YARALILARI PANSUMAN İLE, GAZZE’NİN ONARIM VE İMAR HADEMELİĞİNİ DE BİZLERE, YANİ MÜSLÜMAN ÜLKELERE YAPTIRACAK, BEDELİNİ KENDİLERİ ÖDEMESİ GEREKİRKEN, BİZLERE ÖDETTİRECEKLERDİR. 

             YARADAN, Kainatta dengeyi kurmuş, bütün yaratılmışları insanın emrine vermiş, akıl denen nimeti de yalnız insana vererek, doğru ve eğri yolu göstermiş ve bizi, MUTLAK HESAP GÜNÜNDE hesaba çekmek üzere, hür irademizle İMTİHANA TABİ TUTMUŞ, ama bu imtihanı; yukarıda sıraladığımız ülkelerde mezalim ve soykırımlar devam ederken, HEPSİNDE VE ŞİMDİ DE KUDÜS ve GAZZE’de kaybetmiş bulunmaktayız. 

            Dünyanın her ülkesinde,  meydanlara inerek bağırmaktan öte bir şey yapamayan, Müslüman ve Müslüman olmayan, ama insan kalabilmiş, vicdan sahibi  bir avuç insan dışında ( Onlar da sadece meydanlara inme dışında yapmaları gereken diğer vazifeleri, ülkelerindeki yetkilileri harekete geçirme, liderlerine fiili müeyyide de bulunma baskısı ve maddi yardım gibi ) tüm dünya gaspçı liderleri  ve herkes imtihanı kaybetmiş, MUTLAK HESAP GÜNÜNDE altından kalkamayacakları çok ağır bir yük almışlardır. 

              İMTİHANIN TEK KAZANANI İSE; ÖLSELER VE ZAHİREN SAVAŞI KAYBETTİ GÖRÜNSELER BİLE, ÜMMETİN VE İNSAN OLMANIN ONURUNU, İZZET VE ŞEREFİNİ  KURTARAN, KÜRESEL EMPERYALİZME VE ZİYONİZME KARŞI KORKMADAN VE YILMADAN 70 YILDIR MÜCADELE EDEN, BİR DÜNYA GÜCÜNE, DEV BİR ZALİME KARŞI KARINCA HÜKMÜNDE BİLE OLMAYAN  BİR AVUÇ FİLİSTİNLİ, GAZZELİ YİĞİT MÜCAHİT OLMUŞTUR, OLACAKTIR. 

               Bu makale 21 Nisan sabahı gazeteye gönderilene kadar, önce izrail tek taraflı ve sonrada Hamas olmak üzere, gece 02’de ateşkes sağlanmış, ziyonist puştlara güvenilmez ama, verdiği onca şehitlerin hürmetine Hamas’ın zaferi diyebileceğimiz bir sonuca gidilmiş, Müslüman ülkelerin tepesindekiler ise, hala kınamaktan öteye geçememişlerdir. 

                    AMA GÖRECEKSİNİZ Kİ; TEK YANLI ATEŞKES İLAN EDEN VE ARDINDAN YİĞİT MÜCAHİTLER TARAFINDAN DA İMZALANAN BU ANTLAŞMAYA KAHPE ZİYONİSTLER UYARSA, HAMAS’IN  BU DESTANSI  ZAFERİNİ, TÜM MÜSLÜMAN ÜLKE BAŞINDAKİLER SAHİPLENMEYE ÇALIŞACAK, “YALNIZ BİZİM ÇABALARIMIZLA OLDU” diyecek, kendi halklarına karşı meşruiyet sağlama ve taraftar toplama çabasına girişeceklerdir. Hatta “Gizlice, ordumuz oradaydı” bile diyebilecek, sansasyonel haberler yayacak, algı manipülasyonları yapacaklardır. 

                      Oysa ve eğer doğru ise ( öyle görünüyor ki, doğrudur ve Gazze’ye İran’dan başka silah verebilecek başka bir devlet gücü yok gibidir), bu silahları ve teknolojisini Gazze’ye sokan, yıllardır cani şebekesi ile siyasi, iktisadi, ticari, sosyal, kültürel, diplomatik tüm ilişkilerini kesen, kırk yıldır vahşi ABD ambargosuna ve binbir sabotaja maruz kalan İran dışında fiili bir çabayı başka hiçbir ülke gösterememiştir. 

                      Mısır’a açılan tek kapı olan REFAH SINIR KAPISI’NINDA, MISIR’A BAĞLI OLDUĞU UNUTULMAMALIDIR. 

                      Ülkemizin de, eli kolu bağlı halde fiili olarak bir şey yapamadığını, ama uluslararası diplomatik çabalarını da not edelim.